Translate
"inn"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
inn
han
inn
han, otel, konakçı
inn
otel
inn
i. han, otel; Londra’da bazi binalarin isimlerinde talebe yurdu manasina gelir. innkeeper i. hanci, otelci. Inns of Court Londra’da avukatlik stajini yapma hakkini veren dort belli cemiyet; bu cemiyetlere ait binalar.
innards
1. iç organlar, 2. mide ve bağırsaklar
innards
i., cog., k.dili ic kisimlar, ic organlar (makina, vucut).
innards
iç kısım
innate
(nitelik) doğuştan
innate
doğuştan
innate
s. tabii, yaradilistan olan, dogustan, tanri vergisi. innately z. dogustan olarak. innateness i. dogustan olma.
inner
1.iç, içerdeki, 2.merkeze en yakın, iç
inner
dahili
inner
gizli
inner
iç
inner
ruh
inner
vicdan
inner automorphism
iç otomorfizm
inner bark
iç kabuk
inner brake
iç fren
inner bushing
iç kovan
inner circuit
iç devre
inner city parking situation
Şehiriçi otopark durumu
inner conductor
iç iletken
inner conical bearing
iç konik yatak
inner cordon
en içerideki güvenlik kordonu
inner dead point
iç ölü nokta
inner diameter
iç çap
inner dimeter
iç çap
inner ear
iç kulak
inner ear
içkulak
inner keel
iç omurga
inner layer
iç katman, iç tabaka
inner loop
iç döngü
inner marker (IM)
iç marker
inner nucleus
iç çekirdek
inner orientation
içsel yöneltme
inner person
iç insan
inner planets
iç gezegenler
inner port
iç liman
inner potential
iç potansiyel
inner product
iç çarpım
inner product
sayıl çarpım, iç çarpım
inner product space
iç çarpımlı uzay
inner shell electron
iç kabuk elektronu
inner surface
iç yüzey
inner synchromesh disk
iç senkromeç disk
inner tube
iç lastik
inner tube
şambriyel, içlastik
inner world
iç dünya
inner world
içsel dünya
innermost
en iç
innermost
en içerdeki, en içteki
innermost
en içerideki
innermost
en içteki
innermost thoughts
en özel kişisel duygular
inner-sphere reaction
iç-küre tepkimeleri
innervate
sinir sistemine bağlamak
innervate
sinirle donat
innervate , innerve
canlandırmak
innervate , innerve
f. sinirlerini kuvvetlendirmek; metanet ve cesaret vermek; canlandirmak.
innervation
sinir sistemine bağlama
innervation
sinirle donatma
inning
i.,( beysbol) her iki taraf oyuncularinin birer vurus sirasi, beysbolda iki tarafin sira ile vurucu mevkiine gelmesi. innings i., (kriket) bir tarafin on oyuncusu oyun disi edilinceye kadar vurus siralari; bir parti veya bireyin iktidar mevkiinde bulundug
inning
nöbet
inning
sıra
innings
kriket bir takımdaki on oyuncunun oyun dışı edilinceye kadar vuruş sıraları
innings
sıra
innkeeper
hancı
innkeeper
otelci hancı
innocence
1. suçsuzluk, günahsızlık, 2. cahillik, cehalet
innocence
i. masumiyet, sucsuzluk; safiyet, saflik.
innocence
masumiyet
innocence
safiyet
innocence
saflık
innocence
suçsuzluk
innocent
1.masum, suçsuz, 2.zararsız, 3.saf, temiz kalpli
innocent
azade
innocent
günahsız
innocent
hilesiz
innocent
kabahatsiz
innocent
masum
innocent
s., i. masum, sucsuz, kabahatsiz, gunahsiz, zararsiz; saf, akli ermez; azade; kanuni, hilesiz; i. masum kimse veya cocuk; aptal kimse. innocent emusement zararsiz eglence. innocently z. masumca, saflikla.
innocent
saf
innocent
suçsuz
innocent
zararsız
innocent of
den masum
innocent victim
suçu olmayan ama suçun cezasını çeken kimse
innocuous
s. zararsiz, incitmeyen. innocuously z. zararsizca.
innocuous
zararsız
innocuous
zararsız, incitmeyen
innocuous virus
iyicil virüs
innominate
adsız
innominate
adsız, isimsiz
innominate
s. adsiz, isimsiz. innominate bone anat. kalca kemigi.
innominate bone
kalça kemiği
innovate
f. yenilik cikarmak, degisiklik yapmak. innova’tion i. yenilik; icat. in’novator i. yenilik cikaran kimse.
innovate
yenilik getirmek, değişiklik yapmak
innovate
yenilik yap
innovate
yenilik yapmak
innovation
yeni metod
innovation
yeni metot veya alet
innovation
yeni şey
innovation
yeni usul
innovation
yenilenme
innovation
yenilik
innovation
yenilik, buluş
innovation
yenilikçilik
innovational
yenilikçi
innovative
yenilikçi
innovative design
yenilikçi tasarım
innovative feature
yenilikçi özellik
innovative mobile content
yenilikçili gezer içerik
innovator
yenilikçi
innoxious
s. zararsiz, zarar vermez. innoxiously z. zararsizca. innoxiousness i. zararsizlik.
innoxious
zararsız
innuendo
i. ima, kinaye; imleme, dolayisiyle anlatma; huk. hakaret davasinda aciklama.
innuendo
ima
innuendo
imleme
innuendo
kinaye
innuendo
olumsuz bir şey ima eden söz
innuendo
sezindirme, ima, dokundurma, kinaye
innumerable
haddi hesabı yok
innumerable
hesapsız
innumerable
s. sayilmaz, sayiya gelmez, hesapsiz, pek cok. innumerably z. sayisiz olarak.
innumerable
sayılmaz
innumerable
sayısız
innumerableness
sayılmazlık
innutrition
i. gidasizlik. innutritious s. gidasiz.