Translate
"late"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
Late
1.GEÇ 2.SONU -
late
1.geç, gecikmiş, I’m late., 2.(saat, zaman) geç, 3.son, yeni, taze, 4.geç olarak, geç, 5.sonuna doğru, sonlarında, 6.sabık, eski, rahmetli
LATE
ESKİ
late
gecikme
LATE
GECİKMİŞ
late
geç
LATE
GEÇ KALAN
late
geç ölü rahmetli
LATE
GEÇEN
late
geçenlerde
late
merhum
late
sabık
LATE
SON
LATE
SON ZAMANLARDA OLAN
late afternoon
öğleden sonra geç saatlerde
Late Finish (LF)
Geç Bitiş
Late Finish Date (LF)
Geç Bitiş Tarihi
late frost
geç donmuş
late greek
ortaçağ yunan kültürü
late ignition
gecikmeli ateşleme
late latin
ortaçağ latin kültürü
late night hour
gecenin geç saatleri
Late payment
Geç ödeme
late read
geç okuma
late spark
gecikmeli ateşleme
Late Start (LS)
Geç Başlangıç
Late Start Date (LS)
Geç Başlangıç Tarihi
late target channel keyup
gecikmiş hedef kanal anahtarlaması
Late this evening
Akşam geç vakit
late time
geç zaman
late-breaking information
son bilgi
late-breaking information
son bilgiler
late-breaking information
son dakika bilgileri
latecomer
(i.) gec gelen veya gec kalan kimse.
lateen
(s.) latin yelkeni sistemine ait. lateen sail latin yelkeni, uc koseli yelken. lateen yard latin yelken sereni.
lateen
üçgen yelken
lateen rig
üçgen yelken teçhizatı
lateen sail
üçgen yelken sereni
LATELY
SON GÜNLERDE
lately
son günlerde, son zamanlarda, yakınlarda
lately
son zamanlarda
lately
yakın zaman önce
latency
gecikme
latency
gecikme süresi
latency
gizli kalma, gizlilik
LATENCY
HENÜZ ORTAYA ÇIKMAMIŞ OLMA
latency
yataklık süresi, gecikme süresi
latency time
bekleme zamanı
latency time
gecikme zamanı
latency time
gecikme zamanı, bekleme süresi
lateness
gecikme
LATENESS
GEÇ KALMA
lateness
geç olma
latent
(s.) gelismemis, gozukmeyen, belirti gostermeyen. latent heat (bak.) heat. latent period mikroplarin kulucka devresi. latency (i.) kuvveden fiil haline gecmemis olma. latently (z.) gozukmeden.
Latent
1) Gizil; Gizli; Saklı 2) Parmak izi
LATENT
BELİRTİ GÖSTERMEYEN
latent
çıplak gözle tespit edilemeyip ancak toz veya dumanla görünür hale gelen, kimlik tespiti için kullanılan parmak izi
latent
gelişmemiş
LATENT
GİZLİ
latent
ortada olmayan, gizli
latent
örtülü
latent diabetes
latent diabet
Latent hardening
Gizil sertleşme
latent heat
erime sıcaklığı
Latent heat
Gizil ısı
latent heat
gizli ısı
Latent heat of evaporation
Buharlaşma ısısı
Latent heat of fusion
Erime gizil ısısı
Latent heat of sublimation
Uçunum gizliısısı
Latent heat of vaporization
Buharlaşma ısısı
latent image
gizil resim
latent image
gizli görüntü
latent image
görünmeyen resim
latent image
görünmeyen resim, gizli görüntü
latent neutron
gizli nötron
Latent period
Gizil süre (tıp)
latent period
gizli zaman
latent period
latent dönem
latent period
mikrop kuluçka devresi
latent period
mikropların kuluçka dönemi
latent representation
gizli betimleme
latent root
karakteristik kök
latent semantic analysis
gizli anlambilimsel çözümleme
latent semantics
gizli anlambilim
Latent solvent
Gizil çözücü
latent value
gizli değer
latent value
karakteristik değer
latent variable
gizil değişken
latent variable
gizli değişken
later
adv.daha sonra:adj.sonraki
later
daha sonra
later
sonra
Later
sonraki,daha sonra
Later ask again
Sonra bir daha sorunuz
later on
daha sonra
later than
den daha sonra
later than
-den daha sonra
later than expected
beklenenden daha geç
later than usual
alışılmışdan daha geç
later this week
bu hafta içinde
later this year
bu yıl içinde
later today
bugün geç saatlerde
later today
bugün ilerleyen saatlerde
Later, after, post
Sonra
lateral
(s.), (i.) yana ait; yanal, yanda bulunan; yandan gelen; yana dogru; (i.) yandan biten dal; yana uzanan elektrik teli. lateral thinking etraflica dusunme. later ally (z.) yandan, yana dogru.
LATERAL
YAN
LATERAL
YAN DAL
lateral
yan, yanal
lateral
yanal
Lateral
Yanal; Yana doğru
lateral acceleration
yanal ivme
lateral area
yanal alan
lateral bud
yan tomurcuk
Lateral burner
Yatay yakıcı; yatay brüler
Lateral casting cracks
Yatay döküm çatlakları
Lateral chromatic aberration
Yatay renkser sapınç (optik)
lateral chromatic oberration
yanal kromatik sapınç
lateral clearance
yan aralık
Lateral crack
Yatay çatlak
lateral deviation
yanal sapma
lateral discharge
yandan boşaltma
lateral edge
yanal kenar
lateral erosion
yandan aşınma
lateral erosion
yandan aşınma, yanlama aşınma
Lateral extrusion
Yanlamasına sıkma;yanlamasına eksrüzyon
lateral face
yanal yüz
Lateral force microscopy
Yatay kuvvet mikroskopisi
Lateral friction
Yanal sürtünme
lateral gain
yanal kazanç
Lateral gas pass
Çapraz gaz geçişi (kızdırıcılarda)
lateral inversion
yanal terslik
lateral line
balığın her iki yanında ve deri içinde uzanan sudaki titreşimleri sinir sistemine ileten duyu organı
lateral line
yan yol
Lateral magnification
Yatay büyütme
lateral moraine
yan moren
Lateral movement
Yanal kayma, yanal hareket
lateral pass
yandan geçiş
lateral piston clearance
yanal piston aralığı
lateral pressure
yanal basınç
lateral refraction
yanal refraksiyon
lateral section
yan kesit
lateral separation
yatay ayırma
lateral shift
yanal öteleme
Lateral spherical aberration
Yatay küresel sapınç (optik)
lateral spillway
yan dolusavak
Lateral stroke cylinder
Enine çalışma pistonu
Lateral stroke spring
Yan çalışan yay
lateral surface
yanal yüzey
lateral thrust
yanal basınç
lateral thrust
yanal itiş