Translate
"nod"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
nod
(f.) (ded, ding) (i.) kabul veya dogrulama ifade etmek icin basini egmek; (uyuklarken) basi one dusurmek; dikkatsiz davranmak; (i.) basin one egilmesi. get the nod ABD, argo izin almak; secilmek.
nod
1.başını sallamak, 2.başıyla selam vermek, 3.uyuklarken başı öne düşmek, uyuklamak, 4.baş sallama
NOD
BAŞ İŞARETİ
NOD
BAŞI İLE ONAYLAMAK
NOD
BAŞI ÖNE DÜŞMEK
nod
başıyla selam vermek
NOD
BAŞIYLE SELÂM VERMEK
NOD
HATA YAPMAK
NOD
KAFA SALLAMA
NOD
KAFA SALLAMAK (OLUMLU)
NOD
SALLAMAK (BAŞ)
nod
seçilmek
nod
v.başını eğ:n.başın öne eğilmesi
NOD OFF
UYUKLAMAK
nod through
ne pahasına olursa olsun bir yasadan/karardan yana oy kullanmak
nodal
(s.) dugume ait. nodal points titresim halinde bulunan bir ip veya telin hareketsiz noktalari.
nodal
1. düğüm ile ilgili, 2. düğüm noktası
NODAL
BOĞUM
NODAL
DÜĞÜM
Nodal
Düğümsel
nodal
nodal
nodal line
düğüm çizgisi
nodal period
düğümsel dönem
nodal plane
düğüm düzlemi
Nodal planes
Düğüm düzlemleri
Nodal point
Dü ğ üm noktası
Nodal point
Düğüm noktası
nodal point of emergence
çıkışın düğüm noktası
nodal point of incidence
düşüşün düğüm noktası
nodal surface
düğüm yüzeyi
noddle
(i.), (k.dili) bas, kafa.
NODDLE
BAŞ
noddle
baş, kafa
noddle
kafa
noddy
(i.) ahmak veya budala kimse; bir deniz kirlangici.
NODDY
AHMAK
noddy
bir deniz kırlangıcı
NODDY
BUDALA
NODDY
DENİZ KIRLANGICI
node
(i.) dugum; (bot.) dugum, nod; (astr.) bir gokcismi yorungesinin ekliptigi kestigi noktalarin her biri; (tib.) romatizmadan meydana gelen katilik, yumru, sis; (fiz.) titresim halinde bulunan bir ip veya telin hareketsiz noktalarindan her biri; merkez nokt
node
1) düğüm (devre, çizge, ağ) ; 2) boğum (duran
Node
1) Düğüm noktası 2) Yumru; Düğüm (tıp)
NODE
BOĞUM
node
düğüm
node
düğüm, boğum
node
şiş
NODE
YUMRU
node admittance matrix
düğüm geçiri matrisi
node analysis
düğüm yöntemi
node cycle
düğüm noktası devri
node id
düğüm tanıtıcısı
node of a curve
boğum noktası
node of a network
ağ düğümü
node of a standing wave
duran dalganın boğumu
nodeB
düğüm B
Nodical
Düğümsel
nodical month
düğüm noktası ayı
nodical month
ejder ayı
nodical period
düğüm noktası periyodu
nodose
(s.) dugumlu, bogumlu.
NODOSE
BOĞUMLU
nodose
boğumlu, düğümlü
NODOSE
DÜĞÜMLÜ
NODOSITY
BOĞUMLULUK
NODOSITY
DÜĞÜM
nodosity
(i.) dugumluluk, dugum.
nodosity
düğüm
nodosity
nodozite
Nodular
1) Yumrulu, yumrusal, küresel;2) Düğümlü, boğumlu
nodular
1. yumrulu, 2. düğümlü
NODULAR
BOĞUMLU
nodular
nodüler
NODULAR
YUMRULU
nodular cast iron
küresel döküm
nodular cast iron
sfero döküm
Nodular cast iron (Nodular iron)
Küresel (grafitli) dökme demir; Sfero
Nodular cast iron roll
Küresel dökmedemir merdane
Nodular eutectic
Yumrulu ötektik, yumrulu kolayerir (küresel d.d.)
Nodular eutectic microstructure
Yumrulu ötektik içyapı, yumrulu kolayerir içyapı (küresel d.d.)
Nodular Fireclay (Burley, Burley flint)
Yumru ateşkili; Yumru şamot
Nodular form
Yumru biçim
nodular graphite
küresel grafit, yumru grafit
Nodular graphite
Yumru grafit; Küresel grafit
Nodular iron
Küresel dökme demir
nodular iron
yumrulu demir
Nodular metal powder
Yumrulu metal tozu
Nodular pearlite
Yumru perlit (çelik)
Nodular powder
Yumrulu toz
nodule
(i.) ufak ve yuvarlakca yumru veya dugum, ufak bogum; (tib.) ufak sis veya yumru, dugum, dugumcuk, bezecik; (jeol.) yuvarlakca maden parcasi. nodular (s.) yumru veya dugume ait; yumrulu, dugumlu. ’
Nodule
1) Yumru; boğum, düğümcük2) Şişkinlik (tıp)
NODULE
BEZECİK
NODULE
DÜĞÜM
nodule
nodül
nodule
şişlik, yumru
nodule
yumru
nodule (obsolete)
torbaya veya bir parça kumaşa sarılmış az miktarda tıbbi malzeme
Nodulizing
Yumrulaştırma(Mg katımı-küresel d.d.)