Translate
"prob"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
prob
kis. probable, probably, problem.
prob
problem
PROBABILITY
İHTİMAL
PROBABILITY
OLASILIK
probabilism
i., fels. olasicilik, probabilizm.
probabilism
probabilizm
probabilistic
olasılığa dayanan
probabilistic
olasılıksal
Probabilistic Analysis
Olasılıksal Analiz
probabilistic bit
olasılıksal ikil
probabilistic computer
olasılıksal bilgisayar
probabilistic database
olasılıksal veritabanı
probabilistic Petri net
olasılıksal Petri ağı
probabilistic variable
olasılıksal değişken
probabilistik vertical obstruction data ( pvod )
muhtemel düşey engel verileri
probability
i. olasilik, ihtimal; muhtemel sey. in all probability her ihtimale gore. What are the probabilities? Tahminler nedir?
probability
ihtimal
probability
ihtimal, olasılık
Probability
Olabilirlik
probability
olasılık
probability
olasılık, ihtimaliyet
Probability and Impact Matrix
Olasılık ve Etki Matrisi
probability calculus
olasılık hesabı
Probability curve
Olasılık eğrisi
probability density
olasılık yoğunluğu
probability density function
olasılık yoğunluk işlevi
Probability density function
Olasılıkyoğunluk işlevi
Probability distribution
Olasılık dağılımı
probability distribution function
olasılık dağılım işlevi
Probability Distributions
Olasılık Dağılımları
Probability element
Olasılık ögesi
probability error
olasılık hatası
Probability function
Olasılık işlevi
Probability integral transformation
Olasılık tümlev dönüşümü
probability internal
olasılık aralığı
probability of acceptance
kabul olasılığı, onama olasılığı
probability of attempt
deneme olasılığı
probability of rejection
red olasılığı
probability of success
başarı olasılığı
Probability ratio test
Olasılık oranısınaması
probability theorist
olasılık teorisyeni
probability theory
olasılık kuramı
probability theory
olasılık teorisi
probability value
olasılık değeri
probability/impact matrix
olasılık-etki tablosu
PROBABLE
AKLA YATKIN
probable
galiba
PROBABLE
MAKUL
probable
muhtemel
probable
muhtemel, olası
PROBABLE
MÜMKÜN
probable
olası
probable
olası
probable
olasılı
probable
s. olasili, muhtemel. It is more than probable... Buyuk bir ihtimalle... probably z. belki de, galiba.
probable cause
muhtemel sebep
probable cause
muhtemel sonuç
Probable cause
Olası neden
probable circular error
muhtemel dairesel hata
probable condition
muhtemel durum, olasılık
probable error
muhtemel hata
probable error
olası hata
Probable Maximum Loss
Olası Zarar Tavanı
probably
büyük olasılıkla
probably
büyük olasılıkla, muhtemelen
probably
galiba
Probably
herhalde, büyük bir ihtimalle/olasilikla
probably
muhtemelen
Probang
Boğazdan çıkarma aygıtı; Cerrah mili (tıp)
probang
i., tib. bogaza kacan bir seyi cikarmaya mahsus cerrah mili.
probate
s., i., f. onaylama yetkisine ait; i. vasiyetnamenin resmen onaylanmasi; f. vasiyetnameyi resmen onaylatmak. probate court veraset mahkemesi. probate duty bir nevi veraset vergisi.
probate
vasiyetnamenin doğruluğunu kanıtlayan resmi belge
PROBATE
VASİYETNAMENİN ONAYLANMASI
PROBATE
VASİYETNAMEYİ ONAYLAMAK
probate duty
veraset vergisi
PROBATION
DENEME
PROBATION
DENEME SÜRESİ
PROBATION
STAJ
PROBATION PERIOD
DENEME SÜRESİ
PROBATION PERIOD
STAJ SÜRESİ
PROBATIONARY
DENEME SÜRESİ
PROBATIONER
GÖZ HAPSİNDE TUTULAN KİŞİ
PROBATIONER
STAJYER
PROBATIVE
DELİL NİTELİĞİNDEKİ
PROBATIVE
İSPATLAYICI
PROBATIVE
KANIT OLUŞTURAN
probation
1.deneme, tecrübe, staj, 2.deneme süresi, 3.gözaltında tutma koşuluyla salıverme
probation
deneme süresi
probation
deneme süresi gözaltı
probation
gözaltı
probation
i., huk. hafif bir suctan dolayi gozaltina alinma; (memuru) deneme suresi; gozalti; kanitlama; huk. vasiyetnamenin onaylanmasi. probation officer hafif sucluyu gozaltinda bulunduran memur. probational, probationary s. deneme ile ilgili.
probation
kanıtlama
probation officer
gözaltı memuru
Probation officer
Şartlı tahliye memuru
probation period
göz hapsi süresi
Probation, release on probation, parole
Şartlı tahliye
probationary
stajla ilgili
probationary period
staj süresi, deneme devresi
probationer
1.stajyer, 2.stajyer hemşire, 3.gözaltındaki kimse
probationer
i. gozaltinda olan hafif suclu; deneme devresinde olan kimse.
probative
1. kanıtlayan, 2. kanıta dayanan
probative , probatory
s. denemeye ait.
probative force
kanıtlama gücü
Probe
1) Sonda 2) Toprak burgusu(maden)
probe
1) sonda, prob; 2) yoklayıcı
probe
1.sonda, 2.araştırma, 3.insansız uzay roketi, 4.(çubuk, vb. ile) aramak, deşmek, 5.araştırmak, yoklamak
PROBE
ARAŞTIRMA
probe
araştırma yapmak
PROBE
ARAŞTIRMAK
Probe
araştırmak, incelemek
PROBE
DERİNİNE İNMEK
PROBE
DERİNLEMESİNE ARAŞTIRMA
PROBE
DERİNLEMESİNE ARAŞTIRMAK
PROBE
DEŞMEK
probe
f., i. arastirmak, incelemek; sonda ile yoklamak, sondaj yapmak; i. cerrah mili, sonda; A.B.D. arastirma; insansiz uzay roketi.
probe
incelemek
PROBE
İSKANDİL ETMEK
PROBE
MİL (TIP)
Probe
Ölçüm Ucu
probe
prob
Probe
Prob, sonda
probe
sonda
PROBE
SONDA İLE YOKLAMAK
PROBE
SONDA KOYMAK
PROBE
SORUŞTURMA
PROBE
SORUŞTURMAK
probe
v.araştırma yap:n.araştırma
Probe against
Ölçüm cetveli
Probe characterization
Sonda nitelendirmesi
Probe current
Sonda akımı
Probe gas
Deneme gazı, test gazı
Probe performance
Sonda edimi
Probe tip
Sonda ucu
probe, to
sondalamak, yoklamak, araştırmak
Probes
Sondalar
Probes for ultrasound disintegrators
Ultrason Desintegratörleri için Problar
Probe-sample distance
Sonda-numune uzaklığı
Probe-surface distance
Sonda-yüzey uzaklığı
PROBITY
DOĞRULUK
PROBITY
DÜRÜSTLÜK
Probing
1) Sondalama; Sondaj yapma;2) Sonda ile muayene (tıp)
probing
araştırma, arama
Probioitic
Probiyotik
probity
doğruluk
probity
doğruluk, dürüstlük
probity
dürüstlük
probity
i. dogruluk, durustluk.
Problem
1)Problem (mat.); 2) Sorun
problem
1.problem, sorun, 2.problem
PROBLEM
BİLİNMEZ