Translate
"stab"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
stab
1.bıçaklama, 2.bıçak yarası, 3.deneme, 4.bıçaklamak, 5.(bıçak, ağrı, vb.) saplamak
STAB
BIÇAK GİBİ SAPLANMA
STAB
BIÇAK YARASI
STAB
BIÇAKLAMA
STAB
DELMEK
stab
denemek
stab
f. (-bed, -bing) i. sivri bir aletle yaralamak; bicak veya hancer saplamak, bicaklamak, hancerlemek; icine girmek; delmek; i. sunguleme; sungu yarasi; soz ile yaralama, kalbini kirma. stab in the back arkadan vurmak. make a stab at tesebbuste bulunmak, de
STAB
HANÇERLEMEK
STAB
SAPLAMA
STAB
SAPLAMAK
STAB
SAPLANMA
Stab
sivri bir aletle yaralamak
stab
süngüleme
stab
v.bıçakla:n.bıçaklama
stab from the back
arkadan vurmak
stab in the back
sırtından bıçaklamak, arkadan vurmak
Stab Vaccinator
Batırarak aşı uygulayıcı
STABBING
SAPLAMA
stabbing
(ağrı, vb.) ani ve keskin, bıçak gibi
STABILITY
DEĞİŞMEZLİK
STABILITY
DENGE
STABILITY
DURAĞANLIK
STABILITY
GÜVENİLİRLİK
STABILITY
İSTİKRAR
STABILITY
KARARLILIK
STABILITY
SABİTLİK
STABILITY
SAĞLAMLIK
STABILITY
SARSILMAZLIK
STABILITY,INTACT
Hasarsız denge.
STABILIZATION
DENGE SAĞLAMA
STABILIZATION
DENGEDE TUTMA
STABILIZATION
DENGELEME
STABILIZE
DENGEDE TUTMAK
STABILIZE
DENGELEMEK
STABILIZE
SAĞLAMLAŞTIRMAK
STABILIZE
STABİLİZE ETMEK
STABILIZER
DENGELEYİCİ
stabile
dengeli
stabile
durağan
stabile
s., i. sabit, duragan; dengeli; tib.. sicakliga dayanir; i. modern heykeltiraslikta sabit eser.
stabile
sabit
stabile
stabil
Stabilisation
İstikrar, istikrarı sağlama
Stabilise
İstikrara kavuşturmak
stability
1.sağlamlık, 2.denge, 3.değişmezlik, durağanlık, kararlılık, istikrar, 4.kalımlılık, süreklilik
Stability
Dayanıklılık
stability
denge
stability
dengelilik
stability
i. oldugu yerde saglam durma; muhkem olma; salamlik; katilik; karar, sebat, temkin; mak. muvazene, denge.
Stability
İstikrar
stability
karar
stability
kararlılık
stability
kararlılık, denge
stability
katılık
Stability
olduğu yerde sağlam durma
stability
sebat
stability
stabilite
Stability
Stabilite, kararlılık
stability
temkin
stability
tutarlılık
Stability and Growth Pact
İstikrar ve Büyüme Paktı
stability constant
kararlılık sabiti
stability domain
kararlılık alanı
stability factor
kararlılık katsayısı
stability of a linear system
doğrusal bir sistemin kararlılığı
Stability programme
İstikrar programı
stabilization
1. stabilizasyon, 2. sabit kılma, saptama, tespit etme
Stabilization
Dengelileş(tir)me(hız çelikleri)
stabilization
i. sabit kilma veya olma, saptama, tespit etme; istikrar; hav. dengesini saglama; mak. dengeleme.
stabilization
istikrar
stabilization
saptama
stabilization
stabilizasyon
stabilization energy
kararlılık enerjisi
stabilization fund
döviz istikrar fonu
stabilization time
kararlılaşma süresi
Stabilization, stability
İstikrar
stabilize
1.değişmezleştirmek, dengede tutmak, 2.sağlamlaştırmak
stabilize
dengede tut
stabilize
dengele
stabilize
dengeleyici
stabilize
f. saptamak, tespit etmek, muhkem hale getirmek; istikrar kazandirmak; hav. dengesini saglamak; mak. dengelemek. stabilizer i. stabilizator, denge saglayan kimse veya sey; hav. ucagin dengesini saglayan cihaz; dengeleyici, pekistirici.
stabilize
saptamak
Stabilize
saptamak, tespit etmek, muhkem hale getirmek
stabilized
stabilize
stabilized
v.sabitleştir:adj.sağlamlaştırılmış
stabilized mount
stabil yerleştirme
stabilized power supply
dengeli güç kaynağı
stabilized warfare
siper harbi
Stabilized zirconia
Dengelileştirilmişzirkonya
stabilizer
1. stabilizatör, 2. dengeleyici
stabilizer
dengeleme aygıtı
Stabilizer
Kalıcılık Veren
stabilizer
kararlaştırıcı, düzenleştirici
Stabilizers
Dengeleyiciler (çoğuzlar)
Stabilizers (aircraft)
Stabilazatörler (uçak)
Stabilizers (electricity)
Stabilizörler (elektrik)
Stabilizing
1) Dengelileş(tir)me; Dengeleme 2) Dengeleyici
Stabilizing anneal
Dengeleme tavı (çelik)
Stabilizing roll
Dengeleyici merdane
Stabilizing treatment
Dengeleme işlemi
stable
1.ahır, 2.ahırdaki atlar, 3.ahıra koymak, 4.değişmez, durağan, sabit, kararlı, 5.sağlam, 6.sürekli, devamlı, kalıcı
stable
ahır
STABLE
AHIRA BAĞLANMAK
STABLE
AHIRDA DURMAK
STABLE
ATLAR
STABLE
ATLAR VE SEYİSLER
STABLE
AZİMLİ
stable
baki
STABLE
DEĞİŞMEZ
Stable
Dengeli
STABLE
DURAĞAN
STABLE
EKİP
stable
i., f. ahir; ozel bir ahirin atlari ve usaklari; A.B.D. calisma grubu, ekip; f. ahira baglamak ahirda oturmak veya yatmak.
stable
istikrarlı
STABLE
KADRO
STABLE
KALICI
stable
kararlı
STABLE
OTURMAK
stable
ölümsüz
stable
s. sabit, bozulmaz, kararli, kimildanmaz, sarsilmaz, devrilmez, yikilmaz; baki, daimi, olumsuz, zeval bulmaz; azimli, sebatli. stable equilibrium sabit dengeli olma, muvazene. stableness i. sabitlik, sarsilmazlik. stably z. sabit olarak, bir kararda.
stable
sabit
Stable
sabit, bozulmaz, kararlı, kımıldanmaz, sarsılmaz, devrilmez, yıkılmaz
STABLE
SAĞLAM
STABLE
SARSILMAZ
STABLE
SEBATLI
stable
stabil
stable base
sabit altlık
Stable carbide
Dengeli karbür
Stable cells
Dengeli gözeler
STABLE COMPANION
EKÜRİ
Stable emulsion cleaner
Dengeli sütsü temizleyici
stable equilibrium
kararlı denge, değişmeyen denge
stable error
kararlı hata
stable gravimeter
durağan gravimetre
stable linear system
kararlı doğrusal sistem
stable manure
ahır gübresi
stable money
istikrarlı para
Stable phase
Dengeli evre
stable state
kararlı durum
stable state
kararlı hal
stable system
kararlı sistem
stable type gravimeter
durağan tip gravimetre
stable-base film
kararlı altlıklı film
stableboy
i. seyis yamagi, ahirda hizmet eden usak.
stableboy
seyis yamağı
stablecoin
dengeli sanal para birimi
STABLEFLY
ATSİNEĞİ
STABLEMAN
SEYİS
STABLEMATE
EKÜRİ
STABLENESS
DEĞİŞMEZLİK