Translate
"tan"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
tan
(kis.) tangent.
tan
1.(hayvan derisi) tabaklamak, sepilemek, 2.güneşte yanmak, bronzlaşmak, 3.bronzlaştırmak, 4.güneş yanığı, 5.sarımsı kahverengi
TAN
BRONZLAŞMAK
TAN
BRONZLAŞMIŞ CİLT
TAN
DÖVMEK
TAN
GÜNEŞLENMEK
TAN
KAMÇILAMAK
TAN
SEPİLEME
TAN
SEPİLEMEK
TAN
TABA RENGİ
tan
tabakhane
TAN
TABAKLAMA
TAN
TABAKLAMAK
tan
tanen
tan
v.bronzlaş:n.taba rengi
TAN
YANIK TEN
TAN
YANMAK (GÜNEŞTE)
tan somebody’s hide
eşek sudan gelinceye kadar dövmek
tanager
bir çeşit ispinoz
tanager
i. ispinoza benzer parlak tuylu ve Amerika’ya mahsus bir cesit kus.
Tanaka pattern
Tanaka deseni
tanbark
i. mese kabugu.
Tanbark
Meşe kabuğu
tandem
ardarda
tandem
ardarda dizilmiş
Tandem
Ardıl, ardışık, art arda; peşpeşe;tandem
tandem
arka arkaya oturan iki veya daha fazla kişi tarafından kullanılmak üzere tasarlanmış bisiklet veya kano benzeri araç
TANDEM
ART ARDA DİZİLİ
TANDEM
BİRBİRİ ARDINA KOŞULU OLARAK (ATLAR)
TANDEM
İKİ KİŞİLİK BİSİKLET
TANDEM
TANDEM
tandem
z., i., s. birbiri ardina kosulmus halde; i. birbiri ardina kosulmus atlar; iki kisilik bisiklet: s. birbiri arkasina dizilmis .
Tandem brush holder
Tandem fırça tutucu
Tandem compound
Tek şaftlı çift gövdeli
tandem computers
ikiz bilgisayarlar
tandem connection
çift bağlantı
tandem data circuit
tandem veri devresi, zincirleme veri devresi
Tandem die (Follow die)
Dizi kalıp
Tandem double-flow turbine
Çift gövdeli çift akışlı türbin
Tandem drawing machines
Sıralı çekme makinaları
tandem drive
peşpeşe sürme
Tandem Mass Spectrometry
Tandem Kütle Spektrometri
Tandem mill
Dizi hadde, ardışık hadde
tandem networks
peş peşe ağlar, düz geçiş ağı
tandem office
tandem santral
Tandem rolling mill
Ardışık hadde; Sıralıhadde; Tandem hadde;
Tandem scanning confocal microscope
Sıralı taramalı eşodaklı mikroskop
tandem switch
düzgeçiş santralı
tandem switching
tandem anahtarlama, ardışık anahtarlama
tandem switching system
tandem/ düz geçiş anahtarlama sistemi
tandem tie trunk network (TTTN)
tandem bağlı trunk şebekesi
tandem trunk
peşpeşe gövdeyol
TANDEM,IN
Birden fazla yedekleme.
Tandem-compound condensing turbine
Tek şaftlı çift gövdeli kondensasyon türbini
Tandem-compound turbine
Tek şaftlı çift gövdeli türbin
Tandouri
Tandır
Tang
1) Alet sapı; Tutamak; Pırazvana;2) Acı tat; Keskin koku 3) Çıngırtı; Tıngırtı; Madeni ses
tang
1.keskin koku, 2.keskin tat
TANG
AĞIZDA KALAN TAD
tang
f., i. madeni ses cikarmak, tangirdamak; i. madeni ses, tangirti.
tang
i. aci tat veya koku, keskin cesni.
tang
i. bicagin sapa giren kuyrugu, berazban, pirazvana.
tang
i. bir cesit su yosunu.
tang
keskin bir tat
tang
keskin koku
TANG
MADENİ SES
tang
pırazvana
TANG
SU YOSUNU
tang
tangırdamak
tang
tangırtı
TANG
TINGIRTI
tang (drill)
sökme ucu (konik şaftlı)
tanganyika
i .Tanganika.
tangency
1) değme, 2) teğetlik
tangency
dokunma
tangency
teğet geçme
Tangency
Teğetlik
Tangent
1) Teğet; 2) Tanjant (geom.)
tangent
ani bir şekilde (fikir) değiştirme
tangent
konu dışı ve yersiz olma
tangent
s., i. dokunan; geom. teget kabilinden; i., geom. teget; tanjant. go off at a tangent birden konu degistirmek. tangency i. teget gecme; konuya bagli kalma.
tangent
tanjant, teğet
tangent
teğet
Tangent bending
Bindirmeli eğme, katlıeğme (sac)
tangent conical map projection
teğet konik harita projeksiyonu
Tangent curve
Teğet eğrisi (geom.)
tangent distance
teğet mesafesi
Tangent line
Teğet doğrusu (geom.)
Tangent modulus
Teğet çarpanı
Tangent plane
Teğet düzlemi (geom.)
tangent plane grid system
teğet düzlem grid sistemi
Tangent surfaces
Teğet yüzeyler (geom.)
Tangent vector
Teğet yöneyi (geom.)
tangental
sadece görünüşte alakalı olan
TANGENTIAL
TEĞET
tangential
1. teğetsel, 2. yüzeysel
tangential
s. teget halindeki; yuzeysel. tangentially z. yuzeysel olarak.
tangential
sadece görünüşte alakalı olan
tangential
teğet halindeki
Tangential
Teğetsel
tangential acceleration
teğetsel ivme
tangential direction
teğet halindeki yön
tangential distortion
teğetsel (tanjantsal distrosiyon
Tangential firing
Teğetsel yanma (kazanlarda)
Tangential force
Teğetsel kuvvet
tangential honey extractor
teğet bal çıkarıcı
tangential wave path
teğet ışın
tangentially
yüzeysel
Tangent-tube construction
Boruları yanyana kaynatarak gerçekleştirilen konstrüksiyon (kazanlarda)
TANGERINE
MANDALİNA
tangerine
i. mandalina, bot. Citrus reticulata.
tangerine
mandalina
Tangerine ice-cream
Mandalinalı dondurma
Tangerines
Mandalinalar
TANGIBLE
ELLE TUTULUR
TANGIBLE
GERÇEK
TANGIBLE
HİSSEDİLİR
TANGIBLE
MADDİ
TANGIBLE
SOMUT
tangibility
tutulabilme
tangible
1.dokunulabilir, elle hissedilebilen, 2.gerçek, elle tutulur, somut, kesin
tangible
dokunulabilir
tangible
duyulur
Tangible
Elle tutulabilen
tangible
gerçek
tangible
mülk
tangible
s. dokunulur, tutulur; anlasilir, akla yakin, kavranabilir; gercek; maddi; duyulur, hissedilir. tangible assets maddi kiymetler. tangiblos i. mal, mulk, servet. tangibil’ity, tangibleness i. tutulabilme. tangibly z. gercek olarak; dokunulur halde.
Tangible asset
Maddi aktif
Tangible Asset
Maddi Duran Varlık
Tangible Fixed Assets
Maddi duran varlıklar
tangible property
maddi mallar
tangible value
somut değer
tangibleness
dokunulabilirlik
tangier
i. Fas’ta Tanca sehri.
tanginess
dokunma
tangle
1.dolaştırmak, karmakarışık etmek, arap saçına çevirmek, 2.arap saçına dönmek, dolaşmak, karışmak, 3.dolaşık şey, karmakarışık şey, arapsaçı, düğüm
TANGLE
ARAPSAÇI
TANGLE
ARAPSAÇINA ÇEVİRMEK
TANGLE
DOLAŞIK ŞEY
TANGLE
DOLAŞIKLIK
TANGLE
DOLAŞTIRMAK
TANGLE
DÜĞÜM
tangle
girişmek
tangle
i .yenilebilen bir cesit su yosunu, bot. Laminaria saccharina.
TANGLE
İÇİNDEN ÇIKILMAZ HALE GETİRMEK
TANGLE
KARIŞIKLIK
TANGLE
KARIŞTIRMAK
tangle
karmakarışık etmek
Tangle
Karmakarışık şey; Düğümlenmiş şey; Arapsaçı
tangle
tartışmak