Translate
"tempo"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
tempo
gidiş
tempo
i. (cog. -s, -pi) muz. tempo; tarz, gidis, yol.
tempo
tarz
tempo
tempo
tempo
yol
tempora mutantur
Lat. Zaman degisti.
tempora!
O mores! Lat. Bu ne zamanlar! Bu ne ahlak! Ne gunlere kaldik!
temporal
1.zamanla ilgili, 2.maddi, 3.geçici
TEMPORAL
DÜNYEVİ
temporal
geçici
temporal
lâik
TEMPORAL
MADDİ
temporal
s. sakaga ait. temporal bone sakak kemigi.
TEMPORAL
ŞAKAK
TEMPORAL
ŞAKAK KEMİĞİ
TEMPORAL
ZAMAN BELİRTEN
TEMPORAL
ZAMANA AİT
temporal arrangement
olayların zamana göre sıralanması
temporal bone
geçici kemik
temporal computing
zamansal bilişim
temporal database
zamansal veritabanı
temporal error
zamansal hata
temporal filtering
geçici süzgeçleme
temporal logics
zamansal mantık
Temporal loss of discretion
Geçici temyiz gücü kaybı
temporal memory
geçici bellek
temporal memory
zamansal bellek
temporal order
olayların zamana göre sıralanması
temporal prediction error
zamansal öngörü hatası
temporal property
geçici mülkiyet
temporal relation
geçici ilişki
temporal variable
geçici değişken
temporal variable
zamansal değişken
temporality
geçicilik
temporality
i. muvakkatlik, gecicilik; gen., cog. kilise gibi dinsel bir kurulusa ait emlak ve gelir.
temporally
geçici olarak
temporaray base
geçici üs
TEMPORARILY
GEÇİCİ OLARAK
TEMPORARINESS
GEÇİCİLİK
temporarily
geçici olarak
temporarily suspend
askıya almak
Temporarily, provisionally
Geçici olarak
Temporarily, provisionally
Muvakkaten
temporariness
geçicilik
TEMPORARY
EĞRETİ
temporary
geçici
temporary
muvakkat
temporary
s. muvakkat, gecici. temporary possession gecici tasarruf veya mulk. temporar’ily z. muvakkaten, gecici olarak. temporar’iness gecicilik, muvakkatlik..
temporary (obsolete)
dünya hayatı ile ilgili
temporary (obsolete)
dünya hayatına ait
temporary abnormality
geçici anormallik
temporary account
geçici hesap
Temporary admission
Geçici ithalat rejimi
Temporary admission
Geçici ithalat rejimi, geçici kabul
temporary admission
geçici kabul
temporary annuity
geçici gelir
temporary arrangement
geçici düzenleme
temporary bench mark
geçici yer işareti
temporary bench mark (tbm)
geçici nirengi noktası
temporary chairman
geçici başkan
temporary cookie
geçici gözlemci
temporary credit
kısa süreli kredi
temporary data
geçici veri
Temporary deformation
Geçici bozunum, esnek bozunum
Temporary derogation
Geçici sapma
Temporary Difference
Geçici Fark
temporary error
geçici hata
temporary expedient
geçici tedbir
Temporary export
Geçici ihracat
Temporary export goods
Geçici ihracat eşyası
temporary hardness
geçici sertlik
temporary homeless furnished accommodation
evsizler için mobilyalı geçici yurt
temporary hookup
geçici bağlantı
Temporary inability to perform its functions
Geçici iş göremezlik hali
temporary incapacity
geçici işgöremezlik
temporary incapacity allowance, provisional payment for disability for service
geçici işgöremezlik ödeneği
temporary magnet
geçici mıknatıs
temporary magnetism
geçici mıknatıslık
temporary mobile subscriber identity (TMSI)
geçici mobil abone kimliği
temporary moist place
geçici nemli yer
Temporary organic coating
Geçici örgensel kaplama
temporary president
geçici başkan
Temporary prop
Gezer direk (maden)
temporary read/write error
geçici okuma/yazma hatası
temporary register
geçici yazmaç
Temporary relief
Geçici muafiyet
temporary removal
geçici nakil
temporary settlement permission
geçici iskan izin belgesi
Temporary share certificate
Pay ilmühaberi
temporary state
geçici durum
Temporary steam strainer
Geçici buhar süzgeci (ilk devreye almada)
temporary storage
geçici bellek
temporary storage
geçici saklama
Temporary strain
Geçici gerinim (cam)
Temporary stress
Geçici gerilim (cam)
Temporary support
Geçici destek(maden)
Temporary suspension or revocation of the activities
Faaliyetlerin geçici veya sürekli durdurulması
Temporary transfer
Geçici devir
temporary variable
geçici değişken
temporary work relation
geçici iş ilişkisi
Temporary, provisional
Muvakkat
TEMPORIZE
AYAK UYDURMAK
TEMPORIZE
OYALAMAK
TEMPORIZE
UYGUN ZAMANI KOLLAMAK
TEMPORIZE
ZAMANA UYMAK
TEMPORIZER
FIRSATÇI
TEMPORIZER
UYGUN ZAMANI KOLLAYAN KİMSE
TEMPORIZER
ZAMANA UYAN KİMSE
TEMPORIZING
FIRSATÇI
temporise
nabza göre şerbet vermek
temporise
taraflar arasında uzlaşma sağlamak
temporiser
zaman kazanmaya çalışan kimse
temporist (obsolete)
zaman kazanmaya çalışan kimse
temporize
1. ayak uydurmak, zamana uymak, 2. savsaklamak
temporize
f. zamana uymak; baskalarinin fikrine uymak, ayak uydurmak; savsaklamak, ihmal etmek; uzlasmak. temporiza’tion i. zamana uyma, baskalarina ayak uydurma .temporizer i. zamana uyan kimse. temporizingly z. zamana ayak uy- durarak.
temporize
nabza göre şerbet vermek
temporize
savsaklamak
temporize
taraflar arasında uzlaşma sağlamak
temporizer
zaman kazanmaya çalışan kimse
temporizing
uyku sersemliği
temporospatial
hem zamanda hem mekanda var olan/gerçekleşen