Translate
"vest"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
Vest
1) Yelek 2) Atlet
vest
1.atlet, fanila, 2.yelek, 3.vermek
VEST
CÜPPE GİYDİRMEK
VEST
CÜPPE GİYMEK
vest
çıkar
VEST
EL KOYMAK (AMER.)
vest
eskiden arap ve orta doğu ülkelerindeki erkeklerce giyilen bol bir giysi
VEST
FANİLA
Vest
Fanila, atlet
VEST
HACZETMEK (AMER.)
VEST
HAK VERMEK
vest
i., f. yelek; f., gen. with veya in ile yetki vermek; hak vermek; (cuppe) giydirmek. vested interest kazanilmis hak; cikar; alakadar menfaat; cog. cikar cevreleri.
VEST
İÇ GÖMLEĞİ
vest
v.giydir:n.yelek
Vest
Yelek
VEST
YETKİ VERMEK
vest in
-in tüm haklarını birine vermek
vest in
-in tüm yetkisini birine vermek
vest someone with authority
açık çek vermek
Vest top
Kolsuz tişört
VEST WITH
YETKİ VERMEK
vest with
vermek (yetki/hak vb’ni)
vest something in someone or something
bir şeyin tüm haklarını birine/bir şeye vermek
vest something in someone or something
bir şeyin tüm yetkisini birine/bir şeye vermek
vesta
i., Rom. mit. ocak tanricasi.
vestal
iffetli
VESTAL
NAMUSLU
vestal
rahibe
vestal
s., i. ocak tanricasina ait; bu tanricanin rahibelerine ait; iffetli; i. ocak tanricasinin kahinesi; erdemli kadin; rahibe.
VESTAL
VESTA İLE İLGİLİ
VESTAL
VESTA RAHİBESİ
vested
v.giydir:adj.giyinik
Vested Benefits
Yan Haklar
Vested Employee Benefits
Giydirilmiş Personel Sosyal Hakları
vested interest
kanuni hak
Vested interest
Müktesep, kazanılmış hak
vested interest
sahip olma hakkı
Vested interest, vested right, acquired right
Müktesep hak
vested right
kazanılmış hak
VESTIARY
GİYİNME ODASI
VESTIBULE
ANTRE
VESTIBULE
DEHLİZ
VESTIBULE
GEÇİT
VESTIBULE
GİRİŞ
VESTIGE
ESER
VESTIGE
İZ
VESTIGE
ZERRE
VESTIGIAL
İZİ OLAN
VESTIGIAL
KALAN
vestiary
s. elbiseye ait.
Vestibule
1) Geçit; Dehliz; Giriş, 2) Kanal
vestibule
antre
vestibule
antre, hol
vestibule
bir kanal veya boşluğun başlangıcındaki genişlik
vestibule
dehliz
vestibule
giriş
vestibule
giriş holü veya odası
vestibule
i., f. giris, antre; trende vagonlar arasindaki kapali gecit; anat. kanal; dehliz; f. antre veya dehliz yapmak; vagonlan kapali gecitlerle birlestirmek. vestibuled s. kapali gecitleri olan.
Vestige
1) Dumura uğramış organ (tıp),2) İz; Eser; Emare
vestige
eser
vestige
i. eser, iz; biyol. zamanla kuculmus ve gorevini yitirmis olan. vestigial s. iz birakmis; artakalan.
vestige
iz
vestige
iz, eser
Vestigial
Dumura uğramış organ kalınıtısı/izi (tıp)
vestigial
işlevini kaybetmiş
vestigial sideband (VSB)
artık yan bant
vestigial sideband (VSB) modulation
artık yanbant kiplenimi
Vestigium
Dumura uğramış organ (tıp)
Vestment
1) Giysi, 2) Merasim elbisesi
VESTMENT
CÜPPE
vestment
giysi
vestment
i. giysi, resmi elbise; cuppe.
VESTMENT
PAPAZ ELBİSESİ
vestment
papaz giysisi
vestment
resmi elbise
Vestments
Papaz kıyafetleri
vest-pocket housing
çok küçük konut
vestry
1.kilisede papazların giysilerini koydukları/giydikleri yer, 2.ayin/toplantı yapılan yer
vestry
emanet
VESTRY
GİYİNME ODASI
vestry
i. giyinme odasi; bazi kiliselerde yonetim kurulu. vestryman i. kilise yonetim kurulu uyesi.
Vests
Jileler
Vests
Yelekler
vesture
elbise
VESTURE
GİYDİRMEK
VESTURE
GİYSİ
vesture
i., f., (eski) kiyafet, kilik, ust bas; elbise; ortu; f., eski giydirmek, ortmek.
vesture
kılık
vesture
örtmek
vesture
örtü