Translate
"vis"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
vis
i. (cog. vires) Lat. kuvvet, kudret.
vis
kudret
Vis a vis
(Bir şeye) göre, karşılaştırıldığında
vis a vis
karşı karşıya
Visa
, vize, tasdik imzası
visa
i., f. (-saed, -saing) vize, tasdik imzasi; f. vize etmek, tasdik etmek.
visa
üniversite ve yüksek okullarda yarı yıl içinde yapılan sınav
visa
vize
Visa Coupons
Visa Kuponları
visage
çehre
visage
i. yuz, surat, cehre, sima; gorunus. visaged s. yuzlu, cehreli; gorunuslu.
visage
sima
visage
surat
visage
yüz
visavis
z., i. (cog. visàvis) (edat) karsi karsiya; i. karsi karsiya oturan veya duran kimse; ayni gorevde bulunan memur; karsilikli oturulur bir cesit cift sandalye; (edat) hususunda.
Vis-a-vis
Karşı karşıya
vis-à-vis
1.ile karşılaştırınca, -e bakınca, 2.karşı karşıya, yüz yüze
vis-à-vis
-e göre
visayanh
filipinler’in en büyük etnik grubu
viscacha
i. Guney Amerika’ya mahsus iri bir sican.
viscera
ahşa
viscera
i., cog. insan veya hayvanin ic uzuvlari, ahsa, bagirlar. visceral s. ic uzuvlara ait. viscerate f. bagirsaklarini cikartmak.
viscera
iç organ
Viscera
Karın boşluğu organları (tıp)
visceral
iç organda hissedilen
visceral
iç organlarla ilgili
visceral anatomy
organ anatomisi
visceral pericardium
visseral perikard
visceral peritoneum
visseral periton
viscerally
duygusal olarak
viscid
s. yapiskan, tutkal gibi. viscid’ity i. yapiskanlik.
viscid
yapışkan
viscidity
yapışkanlık
viscidness
yapışkan
Viscoelastic
Ağdalı esnek; Viskoelastik
viscoelastic
elastik
Viscoelastic behaviour
Ağdalı esnek davranım
Viscoelastic creep
Ağdalı esnek sürünme
Viscoelastic deformation
Ağdalı esnek bozunum; Viskoelastik deformasyon
Viscoelastic relaxation
Ağdalı esnek gevşeme
Viscoelastic relaxation modulus
Ağdalıesnek gevşeme katsayısı
Viscoelasticity
Ağdalı esneklik; Viskoelastisite
viscoelasticity
viskoelastisite
viscometer
ağdalık ölçer
viscometer
viskometre
Viscometer
Vizkometre
viscometer
yapışkanlık ölçer
Viscometer ( Viscosimeter)
Ağdalılıkölçer
Viscometers
Viskozimetreler
Viscometry ( Viscosimetry)
Ağdalılık ölçümü
Viscoplastic
Ağdalı yoğruk; Viskoplastik
Viscoplasticity
Ağdalı yoğrukluk; Viskoplastisite
Viscose
1) Viskoz; Pamuk ağdası2) Ağdalı; Akmaz
viscose
i. selulozu alkali ve su ile karistirarak yapilan ve suni ipek icin kullanilan yapiskan bir madde.
viscose
yapışkan madde
viscose behaviour
viskoz davranış
Viscose high tenacity filament yarn
Yüksek dayanırlıklı filament iplikler, viskos ipeğinden
viscose rayon
rayon lifi
viscosimeter
i. sivilarin yapis kanligini olcmeye yarayan alet.
Viscosimeter
Viskozimetre
Viscosimeter
Vizkozimetre
Viscosimeters
Viskosimetreler
viscosity
ağdalık
viscosity
akışkanlık
viscosity
i. yapiskanlik, luzucet.
viscosity
lüzucet
Viscosity
Özlülük, Akmazlık
Viscosity
Viskozite
viscosity
viskozite, ağdalık, akışmazlık
viscosity
viskozite,akmazlık, ağdalık
viscosity
yapışkanlık
viscosity
yoğunluk
Viscosity (?)
Ağdalılık; Akmazlık, sıvışkanlık, viskosite
Viscosity coefficient
Ağdalılık katsayısı; Akmazlık katsayısı
Viscosity coefficient
Viskozite katsayısı
Viscosity Coefficient
Vizkozite katsayısı
Viscosity number
Ağdalılık sayısı, viskosite sayısı
viscount
i. vikont. viscountess i. vikontes.
viscount
vikont
viscountess
vikontes
viscous
(sıvı) yapışkan, koyu
Viscous
1) Ağdalı; Akmaz, Sıvışkan2) Yapışkan
viscous
ağdalı
viscous
akışmaz kıvamlı
viscous
s. yapiskan, tutkal gibi, luzuci, civik. viscously z. yapis yapis. viscousness i. yapiskanlik.
viscous
yapışkan
Viscous adhesive
Ağdalı yapışkan
Viscous deformation
Ağdalı bozunum(cam, çoğuzlar)
Viscous flow
Ağdalı akış
Viscous flow
Viskoz akış
viscous friction
ağdalık sürtünmesi
Viscous range
Ağdalılık aralığı; Akmazlık aralığı (çoğuz)
Viscous resistance
Ağdalılık direnci; Akmazlık direnci
viscousness
yapışkanlık
vise
bak. visa.
vise
mengene
vise , ing. vice
i., f. mengene; f. mengene ile sikistirmak.
vise , ing. vice
mengene
vishing (voice phishing)
sözlü oltalama
vishnu
i. Hintlilerin uc buyuk ilahlarindan ikincisi.
Visibility
1) Görünürlük, 2) Görüşuzaklığı
visibility
görülebilirlik
visibility
görünürlük
visibility
görüş netliği (derecesi)
visibility
görüş/rüyet
visibility chart
görünürlük haritası
Visibility distortion
Görünürlük bozukluğu (mercek)
visible
açık
Visible
Görülebilir
visible
görülebilir, görünür
visible
görünebilir
Visible
Görünen
visible
görünür
Visible
Görünür; Görülür
visible
görünürlük
visible
s. gorulur, gorunur; acik, belli. visibil’ity i. gorunebilme; gorme imkani, gorunurluk, gorus. visibly z. gorunebilir halde.
Visible alarm
Optik alarm
visible horizon
görünen ufuk hattı
visible light
görünebilir ışık
visible light
görünür ışık
visible light communication (VLC)
görünür ışıkla iletişim
Visible penetrant
Görünür giringen(boya)
visible radiation
görünebilir radyasyon
visible radiation
görünür ışınım
visible region
görünür bölge
Visible spectrum
Görünür ışık görüngesi
visible web
taranabilen Bilgiağı
visibly
görülebilen
visigoth
i. Vizigot.
visinal
komşu
vision
1) geniş görüş; 2) görme, görü
vision
1.görme gücü, görme, 2.ileriyi görme, yaratıcılık, 3.hayal, düş, tasavvur, 4.kuruntu
vision
çok güzel kimse
vision
evham
vision
görme
vision
görülmeye değer şey
vision
görüntü
vision
görüş
Vision
GÖRÜŞ, İMGE
Vision
Görüş; Görme
vision
hayal
vision
i., f. gorus; gorme kuvveti; gorme; onsezi; hayal, imgelem; kuruntu, evham, kuruntuya dayanan sey; f. hayal gibi gormek. visional s. hayali.
vision
imgelem
vision
kuruntu
vision
önsezi
vision
uzgörüş
Vision
Vizyon
Vision
Vizyon (Ülkü)
vision
vizyon, görüş
vision carrier frequency
resim taşıyan frekans