Meaning of
"en önemli"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
en önemli
prime
en önemli
principal
en önemli
master
EN ÖNEMLİ
NUMBER ONE
en önemli
leading
en önemli
cardinal
EN ÖNEMLİ
OF PRIMARY IMPORTANCE
en önemli
of primary importance
en önemli
pivotal
en önemli
top-ranking
en önemli
supreme
EN ÖNEMLİ
MOST IMPORTANT
en önemli
most important
en önemli
chief
en önemli
grand
EN ÖNEMLİ
IN CHIEF
en önemli
paramount
en önemli
key
EN ÖNEMLİ
PRIME
en önemli
primary
EN ÖNEMLİ
FOREMOST
en önemli bit
most significant bit
en önemli bit
most significiant bit (msb)
en önemli bölüm
highlight
en önemli dayanakları ileri sürmek
bring up one’s big guns
en önemli destek
backbone
en önemli destekçileri getirmek
bring up one’s big guns
en önemli eser
piece de resistance
en önemli figür
key figure
en önemli kadın
heroess (obsolete)
en önemli kadın karakter
heroin
en önemli kadın karakter
heroine
en önemli karargah
supreme headquarters
en önemli kent
capital
en önemli kısım
heart
en önemli kısım
yolk (obsolete)
en önemli kısım
bulk
en önemli kısımlarını alıp sunmak
gist
en önemli kısmını çıkarmak
eviscerate
en önemli kimse
kingpin
en önemli kimse
top drawer
en önemli kişi
kingpin
en önemli kişi
headpin
en önemli kişi
pillar
en önemli kişi
tongue of the trump (scottish)
en önemli konu
the big enchilada (usa)
en önemli mesele
top issue
en önemli nitelik
end
en önemli nokta
cruxes
EN ÖNEMLİ NOKTA
PIVOT
en önemli nokta
pivot
en önemli nokta
chief point
en önemli nokta
cruces
en önemli noktası
crux
en önemli olan
piece de resistance
en önemli olan
foremost
en önemli olarak
most importantly
en önemli öğe
centerpiece
en önemli öğe
centrepiece
en önemli ösellikleri öne çıkarma
idealisation
en önemli özellik
the most important feature
en önemli özellikleri öne çıkarma
idealisation
en önemli özellikleri öne çıkarma
idealization
en önemli parça
centerpiece
en önemli parça
centrepiece
en önemli rol
star role
En önemli şey
The be-all and end-all
en önemli şey
piece de resistance
en önemli şey
quick
en önemli tanık
key witness
en önemli terim
leading term
en önemli uç
head
en önemli unsur olmak
key
en önemli veya esasi kısım
meat and potatoes
en önemli yer
heartland
en önemlilik
cardinality
en önemlisi, ilk önce, her şeyden önce
first and foremost