Meaning of
"yerleş"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
yerleş
settle
yerleş
settle down
yerleş
settle in
yerleş
reside
yerleş
populate
yerleş
embed
yerleş
ensconce
yerleşen
settler
yerleşik
settled
YERLEŞİK
STATIONARY
YERLEŞİK
BASED
yerleşik
resident
YERLEŞİK
SITUATE
YERLEŞİK
SITUATED
yerleşik
on board
yerleşik
onboard
yerleşik
on-board
YERLEŞİK
SEDENTARY
YERLEŞİK
ENTRENCHED
YERLEŞİK
PRESCRIPTIVE
yerleşik
built in
yerleşik
builtin
yerleşik
built-in
yerleşik bilgisayar
onboard computer
yerleşik etmen
resident agent
yerleşik evrensel hizmet sağlayıcısı
incumbent universal service provider
yerleşik genişbant hizmeti
residental broadband service (RBS)
yerleşik görev
built-in role
yerleşik grup
built-in group
Yerleşik içtihatlar
Precedents set by the Court of Appeal
yerleşik inanışa karşı (ortodoksluk açısından)
unorthodoxy
yerleşik işletmeci
incumbent operator
yerleşik işlev
built-in function
yerleşik modem
integrated modem
yerleşik olmayan
nonresident
yerleşik olmayan
non-resident
yerleşik olmayan kısım
nonresident portion
yerleşik olmayan virüs
non-resident infector
Yerleşik olmayan yolcular
Non-resident carriers
yerleşik oyuncu
established player
yerleşik piyasa
established market
yerleşik program
resident program
yerleşik sabit hat işletmecisi
incumbent fixed-line operator
yerleşik sözlük
built-in dictionary
yerleşik tüketici
residental consumer
yerleşik yerel santral taşıyıcısı
incumbent local exchange carrier (ILEC)
yerleşik yordam
resident routine
yerleşik yöntem
built-in method
yerleşik, köklü
entrenched
yerleşik, üstünde, üstüne takılı
on-board
yerleşiklik
sedentariness
YERLEŞİLMEMİŞ
UNSETTLED
yerleşim
allocation
yerleşim
settlement
YERLEŞİM
RESIDENTIAL
yerleşim
layout
yerleşim
placement
Yerleşim alanı
Settlemant area
yerleşim alanı
residential area
yerleşim birimi
allocation unit
YERLEŞİM BÖLGESİ
RESIDENTIAL AREA
YERLEŞİM BÖLGESİ
RESIDENTIAL DISTRICT
YERLEŞİM BÖLGESİ
ENCLAVE
YERLEŞİM BÖLGESİ HALİNE GETİRMEK
POPULATE
yerleşim bölgesi, yerleşme bölgesi
enclave
yerleşim köşesi
township corner
Yerleşim planı
Layout
Yerleşim planı
Site plan
yerleşim planı, serim
layout
Yerleşim taban çapı
Diameter of the head
Yerleşim ülkesi
Country where establishment is effected
Yerleşim ülkesi
Country where the establishment is effected
YERLEŞİM YERİ
SETTLEMENT
YERLEŞİM YERİ
SITE
YERLEŞİM YERİ
PLACE
yerleşim yeri ada ölçüleri
town site survey
yerleşim yeriyle ilgili olan bir soyadı
whitby
yerleşim yerleri arasında bulunan
interlocal
yerleşim yerleri arasında bulunma
interlocality
yerleşim yerleri dışında açık ve işlenmemiş arazi
moor
Yerleşim, oturmaya ayrılmış
residential
yerleşimin az olduğu bölge
bush
yerleşimin yoğun olduğu ve trafiğin zorlayıcı olmayan yöntemlerle engellenmeye çalışıldığı sokak veya bölge
home zone
yerleşke
campus
yerleşke bilgi sistemi
Campus Wide Information System (CWIS)
yerleşke dışı hat
off-premise line
yerleşke dışı yedekleme merkezi
off-site storage location
yerleşke içi dağıtım
premises distribution
yerleşke içi kablolar
premises cabling
yerleşke kabloları
premises wiring
yerleşke şebekesi
campus network
YERLEŞME
SETTLEMENT
yerleşme
settling
YERLEŞME
INVETERACY
yerleşme
accommodation
YERLEŞME
LODGEMENT
YERLEŞME
LODGMENT
yerleşme
inveterate
YERLEŞME
EMPLACEMENT
YERLEŞME
HABITATION
yerleşme deneyi
consolidation test
Yerleşme hakkı
Right of establishment
Yerleşme hakkı, kuruluş hakkı
Right of establishment
Yerleşme serbestisi
Freedom of establishment
Yerleşme, kuruluş, tesis
Establishment
yerleşme, oturma
Settlement
yerleşme; kuruluş, tesis
establishment
YERLEŞMEK
SET
YERLEŞMEK
SETTLE
yerleşmek
settle down
YERLEŞMEK
SHAKE DOWN
yerleşmek
come to stay
yerleşmek
domicile
YERLEŞMEK
PERCH ONESELF
YERLEŞMEK
BED
YERLEŞMEK
ROOT
Yerleşmek
To settle down, to domicile, to be established
YERLEŞMEK
LOCATE
YERLEŞMEK
TAKE UP ONE’S RESIDENCE
yerleşmek
seat
yerleşmek
ensconce
YERLEŞMEK
ENSCONCE ONESELF
YERLEŞMEK
INDWELL
YERLEŞMEK
NESTLE
YERLEŞMEK
INSTALL ONESELF
yerleşmek
stamp
YERLEŞMEMİŞ
UNSETTLED
YERLEŞMİŞ
ESTABLISHED
YERLEŞMİŞ
RESIDENT
YERLEŞMİŞ
INVETERATE
YERLEŞMİŞ
DOMICILLED
YERLEŞMİŞ
SITUATE
YERLEŞMİŞ
SITUATED
YERLEŞMİŞ
CONFIRMED
yerleşmiş
inveterate
YERLEŞMİŞ
SEDENTARY
YERLEŞMİŞ
ENGRAINED
YERLEŞMİŞ
INGRAINED
yerleşmiş gelenek veya kanun
Institution
yerleşmiş geleneklere karşı çıkan
iconoclastic
yerleşmiş geleneklere karşı çıkma
iconoclasm
yerleşmiş gelenekleri hiçe sayan
iconoclast
YERLEŞMİŞ OLAN KİMSE
RESIDENT
YERLEŞMİŞ UYGULAMA
INSTITUTION
YERLEŞMİŞ YABANCI SÖZCÜK
DENIZEN
yerleşmiş yabancı sözcük
denizen
yerleşmiş, kökleşmiş
engrained
yerleşmiş, oturmuş
established
yerleştir
domiciliate
yerleştir
accommodate