Meaning of
"Belli"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
BELLİ
PATENT
BELLİ
KNOWN
BELLİ
STATED
BELLİ
SHADOWLESS
belli
evident
BELLİ
PROMINENT
belli
pronounced
belli
notable
BELLİ
UNMISTAKABLE
BELLİ
NOTICEABLE
BELLİ
EXPLICIT
BELLİ
PERSPICUOUS
BELLİ
UPFRONT
BELLİ
EXPRESS
belli
signal
belli
apodictic
BELLİ
APPARENT
belli
definite
BELLİ
GIVEN
BELLİ
CONSPICUOUS
BELLİ
CERTAIN
belli
As clear as light
belli
ostensive
belli
determinate
BELLİ
TRANSLUCENT
BELLİ
WAISTED
Belli
Waisted
BELLİ
SPECIFIC
BELLİ
PALPABLE
BELLİ
PRECISE
BELLİ
PRECISELY
BELLİ
AVOWED
BELLİ
BROAD
BELLİ
CLEAR
BELLİ
BROADLY
BELLİ
SELF-EVIDENT
belli
selfevident
BELLİ
PARTICULAR
BELLİ
MANIFEST
belli
manifest
belli açık
obvious
Belli amaca ulaşmak
To accomplish particular goals
Belli aralıklarla
Periodically
BELLİ ARALIKLARLA GERÇEKLEŞEN
PERIODICAL
belli aralıklarla gerçekleşen
periodical
BELLİ ARALIKLARLA GERÇEKLEŞME
PERIODICITY
belli aralıklarla gerçekleşme
periodicity
belli başlı
principal
BELLİ BAŞLI
UNDERLYING
Belli başlı
Basic
belli başlı
cardinal
belli başlı
definite
BELLİ BAŞLI
RULING
belli başlı
ruling
belli başlı
central
belli başlı
certain
BELLİ BAŞLI
CHIEF
belli başlı
chief
BELLİ BAŞLI
MAIN
belli başlı
main
BELLİ BAŞLI
PRINCIPAL
BELLİ BELİRSİZ
HARDLY VISIBLE
belli belirsiz
hardly visible
belli belirsiz
shadowy
belli belirsiz
imperceptible
BELLİ BELİRSİZ
DREAMING
BELLİ BELİRSİZ
DREAMY
belli belirsiz
vaguely
BELLİ BELİRSİZ
FAINT
belli belirsiz
indistinct
belli belirsiz
indistinctly
BELLİ BELİRSİZ
SLIGHT
BELLİ BELİRSİZ
SLIGHTLY
belli belirsiz
slight
belli belirsiz
slightly
belli belirsiz
insensible
belli belirsiz
soft
belli belirsiz
wanly
BELLİ BELİRSİZ
IMPERCEPTIBLE
belli belirsiz
nebulous
belli belirsiz
nebulously
BELLİ BELİRSİZ
INDISTINCT
BELLİ BELİRSİZ
TENTATIVE
BELLİ BELİRSİZ
INSENSIBLE
belli belirsiz belirmek
loom over
belli belirsiz bir halde
imperceptibly
belli belirsiz bir halde
slightingly
belli belirsiz bir şekilde
insensibly
belli belirsiz bir şekilde
tenuously
belli belirsiz bir şey
suggestion
belli belirsiz görünmek
peer
belli belirsiz görünmek
loom
belli belirsiz görünmek
loom up
belli belirsiz olma
nebulousness
BELLİ BELİRSİZ ŞEY
SUSPICION
belli belirsiz şey
suspicion
belli belirsiz, belirsiz, müphem, tayin edilmesi zor olan, gölgeler içinde olan
Shadowy
belli belirsizlik
nebulousness
belli bir alanda ustalaşmış teknisyen
techie
belli bir alanda uzmanlaşmış
specialized
belli bir amaca tahsis edilmiş
earmarked
belli bir amaç için ayrılmış para
earmarked funds
belli bir amaç için özel yapılmış
purpose-built
belli bir amaç için üretilen
specialized
belli bir bölgenin yerel ağzı
patois
belli bir dereceye kadar
To a day
BELLİ BİR DEVRE AİT
PERIODIC
belli bir devre ait
periodic
belli bir dine ilgi göstermeyen
laodicean
belli bir doğal ortam ve iklimdeki bütün canlı organizmalardan oluşan karmaşık topluluk
biome
belli bir duruma tabi olarak
dependently
belli bir ekonomik varlığın bugün belirlenen sabit bir fiyattan gelecekte birkaç aylık süre sonunda teslim edilmek kaydıyla satılması konusunda yapılan sözleşme
forward contract
BELLİ BİR GRUBA HİTAP EDEN
ESOTERIC
belli bir halde
apodictically
belli bir iş için gerekli donanımlara sahip olmayan
ill equipped
belli bir kanaldan yollamak
route
belli bir kaynağa erişimin herhangi bir günde nüfusun yarısına kısıtlanması şeklinde uygulanan tayınlama (trafiğe çıkışta tek/çift plaka uygulaması gibi)
even odd rationing
belli bir kaynağa erişimin herhangi bir günde nüfusun yarısına kısıtlanması şeklinde uygulanan tayınlama (trafiğe çıkışta tek/çift plaka uygulaması gibi)
odd-even rationing
belli bir kişiye karşı ifade edilebilen hak
right in personam
belli bir kullanım için adapte etmek
frame
belli bir ölçüde bulanık
dimmish
belli bir plana göre ayarlanmış
laid
belli bir süre boyunca
part time
belli bir şehre ait olmanın hissettirdiği gurur
civic pride
belli bir tarihe bağlı olmadan, süresiz
sine die
belli bir ücretle ev işlerini yapmak için tutulan kadın
servant
Belli bir vadede
On a certain date of maturity
belli bir yaştan sonra
after a certain age
belli bir zaman aralığında kaydolmuş kişiler
registration
belli bir zümre
galere
belli değil
not definite
belli değil
in doubt
belli değil
In doubt
BELLİ DÖNEMLERDE DÖKÜLEN
DECIDUOUS
belli dönemlerde dökülen
deciduous
Belli edilmiş kurumlar
Designated offices
BELLİ ETME
REVELATION
belli etme
revelation
belli etme
manifestation
belli etme, ortaya koyma
manifestation
belli etmeden çıkmak
slip out of
belli etmek
proclaim
belli etmek
shadow
belli etmek
shadow forth
belli etmek
shadow out
BELLİ ETMEK
EVINCE
belli etmek
reveal
belli etmek
show
BELLİ ETMEK
EXPRESS
belli etmek
let on