Meaning of
"KARI"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
karı
woman
karı
mate
KARI
DAME
KARI
BEDFELLOW
karı
missis
karı
consort
KARI
WIFE
KARI (eş)
Wife
karı alan kişi
profit taker
Karı ihtiyatlara aktarmak
To transfer profits to the reserves
karı kız
skirt
karı kız peşinde koşmak
womanize
Karı koca
Man and wife
karı koca eş değiştirme
swinger
karı koca hakları
conjugal rights
karı koca sevgisi
conjugal affection
karı kocaya ait
conjugal
karı kocaya/evliliğe ait, evlilikle ilgili
conjugal
karı, eş
feme
karı, hanım, eş
wife
karık
furrow
karılma, devşirim
shuffling
karılmaya dayalı kripto
transposition cipher
karılmış hazır beton
ready-mix concrete
karım olur musun?
would you be my wife?
KARIN
PAUNCH
karın
abdomen
KARIN
STOMACH
karın
antinode
karın
belly
karın
venter
KARIN
VENTRAL
KARIN
POD
KARIN
TUMMY
Karın (tıp)
Abdomen
Karın açısı; Yüksek fırın karın açısı
Bosh angle
karın ağrısı
colic
KARIN AĞRISI
WORRY
karın ağrısı
abdominalgia
Karın ağrısı
Stomach ache
karın ağrısı
stomachache
karın ağrısı
bellyache
karın ağrısı
gastralgia
karın amaliyatı
laparotomy
Karın ameliyatı (tıp)
Laparotomy
karın arka
back of abdomen
Karın borusu
Belly-pipe (blow pipe)
karın boşluğu
abdominal cavity
karın boşluğu
ventral cavity
Karın boşluğu (tıp)
Body cavity
Karın boşluğu (tıp)
Solar plexus
KARIN BOŞLUĞU İLE İLGİLİ
COELIAC
karın boşluğu ile ilgili
coeliac
Karın boşluğu organları (tıp)
Viscera
karın boşluğuna ait
celiac
karın bölgesi
ventral
karın bölgesi yünü
bellow wool
karın büyük bir bölümü
a large proportion of the profits
karın duvarı
abdominal wall
karın duvarına yapılan estetik girişim
abdominoplasty
karın egzersizi
stomach exercise
Karın hastalığı (tıp)
Celiac disease
karın içi gebelik
abdominocyesis
karın içi ve üreme organlarıyla ilgili
abdominogenital
KARIN İLE İLGİLİ
ABDOMINAL
karın ile ilgili, karın
abdominal
karın karnın altı
abdomen
karın kuşağı
bellyband
karın kuşağı, kolan
bellyband
Karın muayenesi (tıp)
Abdominoscopy
Karın pensi
Abdominal dart
karın segmentler
abdominal segments
karın seni seviyor
your wife loves you
Karın sıvısı (tıp)
Celiac fluid
Karın üst merkezi.
CENTRAL UPPER ABDOMEN
karın ve bağırsaklar
insides
karın ve skrotum ile ilgili
abdominoscrotal
karın ve toraks ile ilgili
abdominothoracic
karın ve vajina ile ilgili
abdominovaginal
karın yüzgeci
pelvic fin
karın yüzgeci
ventral fin
Karın zarı süzdürümü/dializi (tıp)
Peritoneal dialysis
Karın zarı yangısı (tıp)
Peritonitis
Karın zarı; Periton (tıp)
Peritoneum
karın, karınla ilgili
ventral
karın, mesane veya safra kesesiyle ilgili
abdominovesical
karın, mide
tummy
Karın/ mideye ilişkin
Gastric
Karın; Yüksek fırın karnı
Bosh
Karına ilişkin (tıp)
Abdominal
Karına ilişkin (tıp)
Ventral
karınca
ant
KARINCA
PISMIRE
karınca algoritması
ant algorithm
karınca asidi
formic acid
karınca aslanı
ant lion
karınca aslanı
antlion
karınca çözümyolu
ant algorithm
karınca gibi kaynaşan bir kalabalık
a seething crowd
karınca kolonisi eniyilemesi
ant colony optimization
karınca kuşu
ant bird
karınca kuşu
antbird
karınca ordusu
army ant
karınca yiyen
aardvark
karınca yiyen, yerdomuzu, borudişli
aardvark
karınca yuvası
ant-hill
Karıncalan(dır)ma; Sızlama (tıp)
Tingling
KARINCALANAN
PRICKLY
KARINCALANMA
FORMICATION
karıncalanma
formication
KARINCALANMA
TINGLE
karıncalanma
tingle
karıncalanma
pins and needles
Karıncalanma
Pitting
KARINCALANMA
PRICKLE
karıncalanma
prickle
Karıncalanma (tıp)
Formication
karıncalanma (vücudun bir yerinde)
tingle
Karıncalanma duygusu (tıp)
Tingling sensation
Karıncalanma yenimi; Çukurcuklanma yenimi
Pit corrosion
Karıncalanma yenimi; Çukurcuklanma yenimi
Pitting corrosion (Pit corrosion)
Karıncalanma; Oyuklaşma; Çukurcuklanma (yenim)
Pitting
KARINCALANMAK
FORMICATE
KARINCALANMAK
HAVE PINS AND NEEDLES
KARINCALANMAK
TINGLE
KARINCALANMAK
FEEL BENUMBED
KARINCALANMAK
CRAWL
KARINCALANMAK
PRICKLE
karıncalanmak
prickle
karıncalanmak (vücutta bir yer)
tingle
Karıncalanmaönler(özdek)
Antipitting agent
Karıncalanmış çelik; Oyuklaşmış çelik; Çukurcuklanmış çelik
Pitted steel
Karıncalanmış yüzey; Çukurcuklanmış yüzey
Pitted surface
karıncalara ait
formic
karıncalara karşı dayanıklı kat
antproof course
karıncayiyen
ant bear
karıncayiyen
ant eater
karıncayiyen
anteater
karıncayiyen
scaly anteater
KARINCIK
VENTRICLE
karıncık
ventricle
karıncık
ventriculus; chyle stomach; gizzard
Karıncık (yürek)
Ventricle
KARINCIK İLE İLGİLİ
VENTRICULAR
karıncık ile ilgili
ventricular
karıncık kapağı
ventricular valve
karında su toplanması
ascites
karından ayaklılar
gastropoda
karındanbacaklı
gastropod
karındanbacaklı
gastropoda