Meaning of
"biri"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
biri
any
biri
anyone
BİRİ
ONE
BİRİ
COOKIE
biri
somebody
biri
someone
biri
man
biri diğerinin türü olan iki kelime arasındaki ilişki
hyponomy
biri eskiden sahip olduğu para ve prestijini kaybetmek
come down in the world
biri hakkında çok az şey bilmek
know little about someone
biri hakkında çok az şey bilmek
know very little about someone
biri kadar başarılı olmaya çalışmak
emulate
biri kendi çapında bir ... olmak
be something of a
biri kendi çapında bir ... olmak
be somewhat of a
biri müslin kaplı diğeri ise siyah camdan iki ampulü bulunan bükülü bir cam tüpten oluşan bir tür higrometre
daniell’s hygrometer
biri seni gözüne kestirmiş
you’re in there
biri uygunsuz iki farklı anlam taşıyan söz
double-entendre
biri ya da bir kurum hakkında yazılan övücü yazı
writeup
Biri ya da diğeri
Whichever
biri ya da ikisi
either or both
biri/bir şey ile başka biri bir şey arasında bağlantı kurmak
interface someone or something with someone or something
biribirinin içine girme
interpenetration
BİRİCİ SINIF MAL
SUPER
BİRİCİK
UNIQUE
BİRİCİK
DEARIE
BİRİCİK
SINGLE
BİRİCİK
ONE AND ONLY
BİRİCİK
ONLY
BİRİCİK
SOLE
birikeç
accumulator
birikeç yazmacı
accumulator register
birikeç yolu
accumulator bus
birikeç yolu
accumulator-bus
Birikeç; Pil; Batarya
Battery
Biriken
Accumulative
biriken işleri yapmak
catch up on
Biriken saatler.Bazı navlun anlaşmalarında gemi,belirtilen hazırlık gününde yüklemeye hazır olmaması halinde kiracıların accumulatıve hours’a hakları olduğu koşulu.
HOURS ACCUMULATIVE
BİRİKİM
ACCUMULATION
birikim
accumulation
BİRİKİM
DEPOT
BİRİKİM
SAVING
birikim
augmentation
BİRİKİM
BACK DEMAND
birikim
backlog
Birikim çizgisi(döküm)
Line of segregation
Birikim dağlaması, katlaşma dağlaması
Segregation etching (Coring etching)
birikim düzeltmesi
augmentation correction
birikim etkisi
cumulative action
birikim hatası
accumulation error
Birikim katsayısı
Segregation coefficient
Birikim kuşakları
Segregation bands
BİRİKİMCİ
SAVER
birikimden kaçınmak
non-cumulation
Birikimkuşaklanması
Segregation banding
BİRİKİMLİ
CUMULATIVE
birikimli
cumulative
birikimli anlama
cumulative understanding
Birikimli Çevirim Farkları
Ctds (Cumulative Translation Differences)
birikimli frekans
cumulative frequency
birikimli hata
cumulative error
birikimli sıklık eğrisi
cumulative frequency curve
birikimsiz
noncumulative
birikinti
cumulant
birikinti
dropping
birikinti
deposit
Birikinti
Contamination
Birikinti Etmeni, Kirlilik Etmeni
Fouling Factor
Birikinti kalıntılar
Segregated inlusions
Birikinti katışkılar
Segregated impurities
Birikinti katışkısı
Segregating impurity
birikinti konisi
alluvial cone
Birikinti oranları, döküntü oranları
Deposition rate
birikinti ovası
alluvial plain
Birikinti ögesi
Segregating element
Birikinti ölçümleri, döküntü ölçümleri
Deposition measurement
birikinti su
backwater
birikinti yelpazesi
alluvial fan
Birikinti, döküntü oranları
Deposition rate
Birikinti, döküntü ölçümleri
Deposition measurement
birikme
accumulate
Birikme
Accumulation
birikme dozu
cumulative dose
birikme eğrisi
cumulative curve
birikme katsayısı
augmenting factör
birikmek
cumulate
BİRİKMEK
COLLECT
BİRİKMEK
COME TOGETHER
BİRİKMEK
ACCUMULATE
Birikmek
To accumulate, to accrue
BİRİKMEK
PILE UP
birikmek
pile
birikmek
crowd
birikmeli
cumulative
birikmeli dağılım
cumulative distribution
birikmeli toplam
cumulative sum
birikmeli uyarım
cumulative excitation
BİRİKMİŞ
CUMULATIVE
birikmiş
cumulative
birikmiş
accumulated
BİRİKMİŞ
ACCUMULATIVE
birikmiş
On hand
Birikmiş amortisman
Accumulated depreciation
birikmiş biriken
cumulative
birikmiş değer
accumulated value
Birikmiş erkeli kaynaklama
Stored-energy welding
Birikmiş faiz
Accrued interest
Birikmiş Gelir
Accumulated İncome
birikmiş halde, birikerek
Cumulatively
birikmiş hata
accumulated error
birikmiş iş
backlog
BİRİKMİŞ İŞLER
BACKLOG
birikmiş kâr
cumulative dividend
birikmiş kâr, dağıtılmayan kâr
earned surplus
Birikmiş Kar,Temettü
Accumulated Dividend
Birikmiş Karlar
Accumulated Pimms
birikmiş kârlar
retained earnings
Birikmiş Masraflar
Accumulated Charges
Birikmiş Meblağ
Accumulated Amount
birikmiş servet
hoarded wealth
birikmiş suyun boşaltıması için geminin yanında bulunan delik
scupper
Birikmiş şey (stok,iş vb)
Backlog
birikmiş temettü
dividend in arrears
birikmiş, toplanmış
cumulative
biriktir
collect
biriktir
collect in
biriktir
amass
biriktir
lay in
biriktir
lay up
biriktir
accumulate
biriktir
garner
biriktir
gather up
biriktir
pile up
biriktirici
accumulator
biriktirici
accumulator (ACC)
biriktirici
spooler
biriktirici veri yolu
accumulator-bus (a-bus)
biriktirici yazmacı
accumulator register
biriktirici yazmaç
accumulator register
biriktirici yolu
accumulator bus
biriktirilmemiş, tahsil edilmemiş
uncollected
BİRİKTİRİLMİŞ
AGGREGATE
BİRİKTİRİLMİŞ PARA
SAVINGS
biriktirilmiş şey
hoard
biriktirme
accumulation
BİRİKTİRME
GATHERING
biriktirme barajı
storage dam
Biriktirme tankı
Storage tank
biriktirme yeri
bucket
Biriktirmeç; akü
Accumulator
biriktirmek
cumulate