Translate
"SUPER"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
super
(onek) ustun, uzerinde, fevkinde, fazlasiyla.
SUPER
AŞIRI
SUPER
BAŞKOMİSER (BRİT.)
SUPER
BİNA SORUMLUSU (AMER.)
SUPER
BİRİCİ SINIF MAL
SUPER
BİRİNCİ SINIF
SUPER
DENETMEN
SUPER
FAZLALIK
SUPER
FİGÜRAN
SUPER
FİGÜRANLIK YAPMAK
SUPER
GÖZETMEN
super
i., (argo) tiyatroda onemsiz rollere cikan oyuncu.
super
i., s. ustun kalite, ekstra cins; mucellithanede kullanilan pamuk takviye bezi; tic. ala derece, ala derecede olan sey; s., (argo) ustun.
SUPER
İHTİYAÇ FAZLASI KİMSE
SUPER
KALİTELİ ŞEY
SUPER
KAPICI (AMER.)
SUPER
KONTROLÖR
SUPER
MÜKEMMEL
SUPER
POLİS ŞEFİ (AMER.)
super
süper
super
süper, müthiş
super
üstün
super
üzerinde
Super bronzes
Üstün tunçlar(Al-Mn pirinçleri)
super car
Yüksek güçlü otomobil
super computer
süper bilgisayar
Super computer
Süper bilgisayarlar
super conductive
üstün iletken
super depth, Dadant
süper derinlik, dadant
super finishing
hassas perdahlama
super high frequency
süper yüksek frekans
super high frequency (SHF)
süper yüksek frekans
Super majority vote
Üstün oy
super mega foxy awesome hot
süper-mega-seksi-harika-ateşli
Super plastic forming
Üstün yoğruk biçimleme
super plasticizer
süper akışkanlaştırıcı
super plasticizer
üstün akışkanlaştırıcı
Super pure
Çok arı; çok saf
Super pure metal
Çok arı metal
super secure
çok güvenli
super tanker
süpertanker
super; honey chamber; honey super; eke
ballık
SUPERABLE
HAKKINDAN GELİNİR
superable
s. yenilmesi mumkun, galebe calinabilir, hakkindan gelinebilir, caresi bulunabilir, atlatilabilir. superably z. hakkindan gelinebilecek sekilde.
SUPERABLE
YENİLEBİLİR
superable
yenilmesi mümkün, atlatılabilir
SUPERABOUND
AŞIRI ÇOK BULUNMAK
SUPERABOUND
BOL BULUNMAK
superabound
f. fazlasiyla bulunmak, pek cok miktarda bulunmak.
superabundance
aşırı bolluk
superabundance
i. asiri bolluk.
superabundant
aşırı bol
SUPERABUNDANT
AŞIRI ÇOK
superabundant
bol
SUPERABUNDANT
BOL BOL
SUPERABUNDANT
ÇOK FAZLA
SUPERABUNDANT
GEREĞİNDEN FAZLA
superabundant
mebzul
superabundant
s. pek cok, mebzul, bol, taskin. superabundantly z. pek bolca.
superadd
daha da eklemek
superadd
f. daha da ilave etmek, yeniden katmak.
SUPERADD
KATMAK
superadding
daha da ekleme
Superalloys
Üstün alaşımlar
SUPERANNUATE
EMEKLİ ETMEK
SUPERANNUATE
EMEKLİYE AYIRMAK
superannuate
f. yaslilik veya yetersizlik sebebiyle isten cikarmak, emekliye ayirmak; gecersiz diye cikarmak. superannuated s. emekli; eskimis; kullanilmaz hale gelmis; modasi gecmis. superannua’tion i. emeklilik; emekli maasi.
superannuated
1.çalışamayacak kadar yaşlı, 2.modası geçmiş, demode
SUPERANNUATED
EMEKLİ
superannuated
eski
SUPERANNUATED
ESKİ KAFALI
SUPERANNUATED
ESKİMİŞ
SUPERANNUATED
MODASI GEÇMİŞ
SUPERANNUATED
YAŞLILIKTAN EMEKLİ EDİLMİŞ
SUPERANNUATION
EMEKLİ OLMA
SUPERANNUATION
EMEKLİLİK
Superannuation
1) Emeklilik2) Emekli aylığı
superannuation
emekli aylığı
superannuation
emeklilik maaşı
superannuation fund
emekli sandığı
Superannuation Scheme
Süper Emeklilik Planı
superb
âlâ
superb
enfes
superb
görkemli
Superb
Görkemli; muhteşem
Superb
HARİKA, ÇOK GÜZEL
SUPERB
HARİKULÂDE
superb
muhteşem
SUPERB
MÜKEMMEL
superb
mükemmel, harika, süper
SUPERB
MÜTHİŞ
superb
nefis
superb
s. muhtesem, gorkemli; ala, nefis, enfes; zengin, zarif. superbly z. muhtesem bir sekilde; tam.
superb
tam
superb
zengin
super-basic variable
en temel değişken
superblock
süper blok
superbly
muhteşem
Supercalender
İnce perdah makinası
supercargo
1. yük memuru, 2. geminin yük memuru vekili
supercargo
i. silepte mal sahibi tarafindan tayin olunan satis memuru.
SUPERCARGO
YÜK MEMURU (GEMİ)
Supercarrier
Çok büyük uçak gemisi
supercarrier
i. cok buyuk ucak gemisi.
Superchanger
Kompresör (motor)
supercharge
1. aşırı beslemek, 2. kompresörle güçlendirmek
SUPERCHARGE
Aşırı doldurma.
supercharge
f., i. kompresorle guclendirmek; fazla yuklemek; i. fazla yuk.
supercharge
güçlendir
Supercharged boiler
Basınçlı kazan, artı basınçlı kazan
Supercharged engines
Turboşarjlı motor
supercharger
i. kompresor.
supercharger
kompresör
Supercharger
Süper şarjör
supercharging
süperşarj, aşırıdoldurma, aşırı yükleme
SUPERCILIOUS
KENDİNİ BEĞENMİŞ
SUPERCILIOUS
KİBİRLİ
SUPERCILIOUS
MAĞRUR
SUPERCILIOUS
TEPEDEN BAKAN
superciliary
s. kasa ait; kasin ustundeki.
supercilious
burnu büyük
supercilious
gurur
supercilious
kendini beğenmiş
supercilious
kibirli
supercilious
kibirli, mağrur, burnu büyük, kendini beğenmiş
supercilious
mağrur
supercilious
ne kadar hor görüldüğünü belirten (birinin/bir şeyin)
supercilious
s. magrur, kibirli. superciliously z. kibirle. superciliousness i. kibir, gurur.
superciliousness
kibir
supercilium
kaş
supercomputer
süper bilgisayar
supercomputer
süperbilgisayar
supercomputer system
süperbilgisayar dizgesi
SUPERCONDUCTIVE
SÜPER İLETKEN
SUPERCONDUCTIVITY
SÜPER İLETKENLİK
superconducting
süper iletken
superconducting
süper iletken, süper iletici
Superconducting
Üstünileten (eylem)
Superconducting magnet
Üstüniletken mıknatıs
superconducting microprocessor
süper iletken mikroişlemci
superconductive
s., fiz. asiri sogukken elektrik akimini direncsiz olarak gecirebilen.
superconductive
üstüniletken, süper iletken
superconductivity
aşırıiletkenlik
Superconductivity
Üstün iletkenlik
superconductivity
üstüniletkenlik
SUPERCONDUCTOR
SÜPER İLETKEN
Superconductor
Süper iletken, üstün iletken
superconductor
süperiletken
superconductor
üstüniletken
Superconductor
Üstüniletken (gereç)