Meaning of
"oyun"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
OYUN
REPRESENTATION
oyun
diversion
oyun
dodge
oyun
frisk
OYUN
FROLIC
OYUN
CANARD
OYUN
DANCE
OYUN
PERFORMANCE
oyun
double
oyun
stratsgem
oyun
drama
oyun
gambol
oyun
game
oyun
game, play
OYUN
ACT
OYUN
ACTING
OYUN
HOAX
oyun
delusion
oyun
artifice
OYUN
PLAY
OYUN
DEVICE
oyun
device
oyun
cheat
OYUN
TRICK
oyun
gouge
oyun
trick
oyun
chouse
oyun
jape
oyun
flimflam
oyun
prank
OYUN
WHEEZE
oyun
gull
OYUN
SPORT
OYUN
PRESENTMENT
oyun
hand
OYUN
STAGE PLAY
oyun
wile
OYUN (TİY.)
SPECTACLE
Oyun aksesuarları
Game accessories
Oyun alan tırmanma aparatları
Playground climbing apparatus
OYUN ALANI
PLAYGROUND
OYUN ALANI
PLAYING FIELD
OYUN ALANI
COURT
Oyun alanı atlı karınca
Playground merry go rounds
Oyun alanı kaydırakları
Playground slides
Oyun alanı kum havuzları
Playground sandboxes
Oyun alanı salıncakları
Playground swings
Oyun alanı tahteravalli
Playground see saws
Oyun alanı tribünleri
Playground bleachers
Oyun alanı tünelleri
Playground tunnels
oyun alanı, oyun sahası
playing field
oyun alanı, spor alanı
recreation ground
oyun alanlarına ya da büyük bahçelere bakan adam
groundsman
oyun almak
win a game
oyun anlambilimi
game semantics
oyun arkadaşı
playfellow
oyun arkadaşı
playmate
oyun bağımlılığı
gaming addiction
oyun bağlantı noktası
game port
oyun bittikten sonra atılan zar
aftercast
oyun bozan
wet blanket
oyun çubuğu
joy stick
oyun ekipmanı
game equipment
OYUN ELBİSESİ
PLAYSUIT
OYUN ETMEK
DECEIVE
OYUN ETMEK
HOAX
OYUN ETMEK
HOCUS
OYUN ETMEK
PLAY A TRICK
OYUN ETMEK
PLAY A TRICK ON SMB.
OYUN ETMEK
PLAY SMB. A TRICK
OYUN ETMEK
TRICK
OYUN ETMEK
PALTER
OYUN FİŞİ
TOKEN
OYUN HALİNE GETİRMEK
DRAMATIZE
oyun kagidi, iskambil kagidi.
playing card
Oyun kağıdı
Playing card
OYUN KÂĞIDI
CARD
oyun kâğıdı
playing card
Oyun kağıtları
Playing cards
oyun kâğıtlarını hile ile düzenlemek
stack the cards
Oyun kartları
Playing cards
Oyun kartları için kutular
Cases for playing cards
oyun kitabı
playbook
oyun kuramı
game theory
oyun kurucu
Playmaker
OYUN LİSTESİ
REPERTOIRE
OYUN LİSTESİ
REPERTORY
oyun masası
card table
oyun odası
play room
oyun oynamak, işletmek
play a joke on sb
Oyun örtüleri (masalar için)
Gaming cloths (for tables)
oyun planı
game plan
oyun sahası
playground
Oyun setleri
Game kits
OYUN SIRIĞI (İSKOÇ)
CABER
oyun sonuna kısa söylev veya şiir eklenmiş
epilogued
oyun spor gösterisi
game show
Oyun tahtaları
Gameboards
Oyun tahtası parçaları
Gameboard pieces
oyun tasarımı
game design
oyun teorisi
game theory
oyun vermek
lose a game
OYUN YAZARI
DRAMATIST
oyun yazarı
dramatist
OYUN YAZARI
DRAMATURGIST
OYUN YAZARI
PLAYWRIGHT
oyun yazarı
playwright
oyun zamanı
period of play
OYUN ZAMANI
PLAYTIME
oyun zamanı
playtime
oyun, hile, düzen, aldatmaca, aldatmak, yutturmak
Tricked
oyun, hile, düzenbazlık
wiles
oyun, yarış gibi etkinliklerde yüksekte duran bilgi panosu
telegraph
oyuna gelmek
be deceived
oyuna gelmek
rise to the bait
OYUNA GETİRMEK
PULL A FAST ONE
OYUNA GETİRMEK
HOODWINK
OYUNA GETİRMEK
PLAY SMB. A TRICK
OYUNA GETİRMEK
TRAP
OYUNA GETİRMEK
TRICK
oyuna yasak saatler
gaming curfew hours
OYUNBAZ
WANGLER
OYUNBAZ
TRICKSY
OYUNBAZ
WANTON
oyunbaz
wily
oyunbaz şakacı
playful
oyunbaz, civelek, yavru kedi gibi
kittenish
OYUNBOZAN
WET BLANKET
OYUNBOZAN
SPOILSPORT
oyunbozan
spoilsport
oyunbozan kimse, bozguncu
spoilsport
OYUNCAK
PUTTY
oyuncak
gewgaw
oyuncak
toy
OYUNCAK
PLAYTHING
oyuncak
plaything
oyuncak
trinket
OYUNCAK
SPORT
Oyuncak araçlar
Toy vehicles
Oyuncak asker
Tin soldier
oyuncak asker
toy soldier
oyuncak at
cockhorse
oyuncak at
hobbyhorse
Oyuncak at (sallanan)
Hobby-horse
oyuncak at, tahta at
cockhorse
oyuncak ayı
teddy bear
Oyuncak balonlar ve toplar
Toy balloons and balls
oyuncak bebek
doll
OYUNCAK BEBEK
DOLLY
oyuncak bebek evi
dollhouse