Meaning of
"sahi"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
sahi
accurate
sahi
reality
SAHİ
TRUE
sahibi
worth
sahibi belli olmayarak
anonymously
SAHİBİ ÇIKMAMIŞ
UNCLAIMED
sahibi çıkmamış
unclaimed
Sahibi çıkmamış (eşya, para, mal)
Unclaimed
sahibi ol
have got
SAHİBİ OLMA
POSSESSION
Sahibi olmak
To be the beneficial owner, to own, to have
Sahibince Kullanılan Mülk
Owner- Occupied Property
SAHİBİNE GERİ VERME
RESTITUTION
SAHİCİ
REAL
SAHİDEN
HONEST
SAHİDEN
HONESTLY
sahiden
verily
sahiden
Sure enough
SAHİDEN
REAL
SAHİDEN
REALLY
SAHİDEN
FOR REAL
sahih
sound
sahih
authentic
sahih
precise
sahih metin
authentic text
Sahih nesep hariresi
Presumption of legitimacy
Sahih resep
Whole blood
sahih suret
certified true copy
SAHİL
BANK
sahil
beach
sahil
shore
SAHİL
STRAND
SAHİL
LITTORAL
SAHİL
WATERSIDE
sahil
waterside
SAHİL
SEA COAST
SAHİL
SEABOARD
sahil
seacoast
SAHİL
SEASHORE
SAHİL
SEASIDE
sahil
seaside
sahil
seaside , seashore
sahil
coast
sahil
coastline
Sahil alanı
Coastal area
SAHİL BOYUNCA GİTMEK
COAST
sahil devriyesi
shore patrol
sahil evi terası
widow’s walk
sahil evi terası
widows walk
sahil gemisi
coasting vessel
sahil görevi
shore duty
sahil güvenlik
coastal security
Sahil Güvenlik Komutanlığı
Coast Guard Command
sahil hattı
shore line
sahil hattı
shoreline
sahil hattı, kıyı şeridi
Shorelines
sahil istasyonu
shore station
sahil kırılması
coastal refraction
sahil koruma
coast guard
sahil koruma
coastguard
SAHİL KORUMA BOTU (AMER.)
CUTTER
sahil koruma görevlisi
coastguard
sahil kuşu
shore bird
sahil kuşu
shorebird
sahil muhafaza
coast guards
Sahil ötesi platformları
Offshore platform
sahil savunma
coast defence
sahil şeridi
shoreline
sahil şeridi
coastal strip
Sahil temizleme makineleri
Beach cleaning machines
sahil topçusu
coast artillery
sahil yolu
prom
sahil, halat kolu, karaya oturmak
Stranded
sahil, kıyı
Shore
sahil, rıhtım
sea front
sahilde
onshore
SAHİLDE
INSHORE
Sahilde dalga çatlaması
RUT
Sahilde dalga çatlaması.
SURF
SAHİLDE OLAN
WATERSIDE
SAHİLDEKİ
SEASIDE
Sahilden neta geçmek
CLEAR THE LAND
Sahilden yeterince uzak bulunmak.
OFFING,TO KEEP
sahile ait
coastal
Sahile atılmış,vurmuş.
WASHED ASHORE
SAHİLE ÇARPAN DALGA
ROLLER
SAHİLE ÇEKMEK
BEACH
sahile doğru olan
on shore
Sahile veya işsiz bırakılmak.
HUNG UP
SAHİLE VURAN DALGA
BEACHCOMBER
sahile yakın
sublittoral
sahile yakın
littoral
sahile yakın yerde yaşayan ve sahilde bulduklarını satarak geçinen kimse
beachcomber
SAHİLİ OLMAYAN
SHORELESS
sahilin ardındaki bölge
hinterland
SAHİLİN ARKASINDAKİ BÖLGE
HINTERLAND
Sahilin tehlikeli kayalık kısmı.
IRON BOUND SHORE
sahille ilgili
littoral
SAHİLLE İLGİLİ
COASTAL
Sahillerine yakın
Off the coast of
SAHİP
MASTER
SAHİP
PROPRIETOR
sahip
holder
SAHİP
LORD
SAHİP
POSSESSOR
sahip
owner
SAHİP
ENDOWED WITH
sahip çık
lay claim to
sahip çık
take possession
SAHİP ÇIKAN
PROTECTIVE
SAHİP ÇIKAN
POSSESSIVE
sahip çıkan
possessive
SAHİP ÇIKMA
PROTECTING
sahip çıkma
protecting
SAHİP ÇIKMA
CONSERVANCY
SAHİP ÇIKMA
CONSERVATION
sahip çıkma
conservation
sahip çıkma
overhold
sahip çıkmak
protect
SAHİP ÇIKMAK
LAY CLAIM TO
sahip çıkmak
lay claim to
SAHİP ÇIKMAK
ADOPT
sahip çıkmak
look after
sahip çıkmak
overhold
SAHİP ÇIKMAK
CLAIM
sahip çıkmak
claim
SAHİP ÇIKMAK
MAKE A CLAIM TO
sahip çıkmak
make a claim to
sahip çıkmak
back
SAHİP ÇIKMAK
STAKE OUT A CLAIM
sahip çıkmak
stake out a claim
sahip çıkmamak
disown
sahip değil
nath (obsolete)
sahip değiştirmek
change hands
sahip konumundaki taşıyıcı
owning carrier
sahip mal sahibi
Owner
sahip malik
possess
sahip ol
has
sahip ol
have
sahip ol
get possession of
sahip ol
got possession of
sahip ol
possess
sahip ol
had
SAHİP OLAN
HAVING
SAHİP OLAN
POSSESSIVE
SAHİP OLAN
OWNING
sahip olan
owning
sahip olan kimse
haver
sahip olduğu arazideki hayvanların avlanmasına izin vermeyen arazi sahibi
game preserver
sahip olduğu dikey çubuğun orta noktasının üzerinde ve altında olmak üzere iki adet enine çubuk içeren haç
lorraine cross