Meaning of
"yalnızca"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
YALNIZCA
BUT
yalnızca
none but
YALNIZCA
NOTHING BUT
YALNIZCA
NOTHING ELSE
yalnızca
exclusively
Yalnızca
Merely, only
YALNIZCA
PURELY
yalnızca
solely
YALNIZCA
SOLO
YALNIZCA
JUST
yalnızca bana gönderilen
sent only to me
yalnızca ben
me only
Yalnızca bir gece
Overnight
yalnızca bir gün için geçerli borsa emri
day order
yalnızca birlikte olalım istiyorum
i just want us to be together
Yalnızca cam kırığıharmanı verme (cam)
Charging cullet only
yalnızca disketli sistem
diskette-only system
yalnızca döllenmeden sonra gelişebilen
gamic
yalnızca fotoğraf
photo only
Yalnızca gidiş bileti alacaktım
A single / one way ticket please
yalnızca gidiş ücreti
single fare
yalnızca güzel değil zeki de
not just a pretty face
yalnızca kargo taşıyan uçak
all cargo aircraft
yalnızca kendi çıkarlarını düşünen
small
yalnızca kendi yetenekleriyle idare etmek zorunda kalmak
be thrown back on one’s own resources
yalnızca korelasyon sistem menzili
range only correlation system (rocs)
yalnızca mevcut kurallara göre davranan kimse
jobsworth
yalnızca o değil öbürü de
not...but
yalnızca okunur
read-only
YALNIZCA ÜNVANI OLAN KİMSE
TITULAR
Yalnızca veya temel olarak a) maske ve hedef göstergelerinin (retikül) imalatı veya onarımı için kullanılan makine ve cihazlar b) yarı iletken aygıtlar veya elektronik entegre devrelerin montajı için kullanılan makine ve cihazlar c) bilyelerin, yonga plak
Machines and apparatus used solely or principally for (a) the manufacture or repair of masks and reticles, (b) assembling semiconductor devices or electronic integrated circuits, and (c) lifting, handling, loading or unloading of boules, wafers, semicondu
Yalnızca veya temel olarak düz panel ekranları imalatı için kullanılan makine ve cihazlar
Machines and apparatus used solely or principally for the manufacture of flat panel displays
Yalnızca veya temel olarak yarı iletken bilyelerin ve yonga plakaların, yarı iletken aygıtların, elektronik entegre devrelerin veya düz panel ekranların imalatı için kullanılan makine ve cihazların parçaları
Parts of machines and apparatus of a kind used solely or principally for the manufacture of semiconductor boules or wafers, semiconductor devices, electronic integrated circuits or flat panel displays
Yalnızca veya temel olarak yarı iletken bilyelerin veya yonga plakaların, yarı iletken aygıtların, elektronik entegre devrelerin veya düz panel ekranların imalatı için kullanılan makineler ve cihazlar
Machines and apparatus of a kind used solely or principally for the manufacture of semiconductor boules or wafers, semiconductor devices, electronic integrated circuits or flat panel displays
Yalnızca zeytinden elde edilen yağlar ve fraksiyonları (natürel/sızma zeytinyağlarıyla veya rafine edilmiş olanlarla harmanlananlar dahil) (ham yağlar, natürel/sızma zeytin yağı ve kimyasal olarak değiştirilen yağlar hariç)
Oils and their fractions obtained solely from olives (including those blended with virgin olive oil, refined) (excluding crude oils, virgin olive oil and chemically modified oils)
Yalnızca zeytinden elde edilen yağlar ve fraksiyonları, ham (natürel/sızma zeytinyağlarıyla harmanlanmış veya rafine edilmiş olanlar dahil) (natürel/sızma zeytin yağı ve kimyasal olarak değiştirilen yağlar hariç)
Oils and their fractions obtained solely from olives, crude (including those blended with virgin olive oil, refined) (excluding virgin olive oil and chemically modified oils)
yalnızca/ancak/sadece (bir şey) (yapabilmek/yapmak)
can but
yalnızca/sadece … için bile olsa
even if only
yalnızca/sadece … için dahi olsa
even if only
yalnızca/sadece … için de olsa
even if only
yalnızca/sadece … için olsa bile
even if only