Translate
"small"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
small
1.küçük, ufak, 2.önemsiz, ufak, 3.küçük küçük, ufak ufak
small
alçak
SMALL
ARKA
SMALL
AZ
SMALL
BASİT
SMALL
FAKİR
SMALL
HAFİF
small
ince
small
kuvvetsiz
SMALL
KÜÇÜCÜK
small
küçük
small
küçük ufak parça
Small
KÜÇÜK, UFAK
SMALL
MİNİ
SMALL
MİNİK
SMALL
MÜTEVAZİ
SMALL
ÖNEMSİZ
small
parmak kadar
SMALL
SIRADAN
small
soysuz
SMALL
UFACIK
small
ufak
SMALL
UFAK TEFEK
small
yalnızca kendi çıkarlarını düşünen
small
yavaşça
SMALL
ZAYIF
small adds
küçük ilanlar
small amount of money
az miktarda para
small amount of money
az para
small and medium enterprise (SME)
küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ)
Small and medium size enterprise
Küçük ve orta boy işletme
Small and Medium Size Enterprise
Küçük ve Orta Büyüklükte İşletme (KOBI)
Small and medium size enterprise (SME)
Küçük ve orta boy işletme (KOBİ)
small and medium sized business (SMB)
küçük ve orta ölçekli işletmeler
small and medium sized enterprises
küçük ve orta ölçekli işletmeler
Small angle
Dar açı
Small angle boundary
Dar açılı sınır
Small angle grain boundary
Dar açılık tane sınırı (içyapı)
Small angle x-ray scattering (SAXS)
Dar açılı x-ışınları saçılımı
Small animals
Küçük hayvanlar
small arms
hafif silahlar
small bee
küçük arı
small beer
1. hafif bira, 2. değersiz şey
SMALL BEER
DEĞERSİZ ŞEY
SMALL BEER
ÖNEMSİZ KİMSE
SMALL BEER
ÖNEMSİZ ŞEY
Small bells
Küçük ziller
small bowel
ince barsak
small box respirator
küçük kutu respiratörü
small bus, mini bus
Küçük otobüs
small business
küçük işletmeler
small business investment companies
küçük yatırım şirketleri
small cap
küçük büyük harf
small caps
küçük büyük harf
small car
Küçük otomobil
Small casks, kegs
Küçük fıçılar
small cell carcinoma
küçük hücreli karsinoma
small cell size comb
küçük hücre boyutu tarağı
SMALL CHANCE
BOZUKLUK
small change
Bozuk para
small change
küçük değişiklik
SMALL CHANGE
ÖNEMSİZ KİMSE
Small circle
Küçük çember (küre kesiti)
small circle
küçük daire
SMALL CLOTHES
İÇ ÇAMAŞIRI
Small coal
İnce kömür
Small coke
Mıcırlı kok
small computer system interface (SCSI)
küçük bilgisayar sistem arayüzü
Small consumer
Küçük ölçekli tüketici
Small craft
Küçük deniz araçları
SMALL CRAFT
SANDAL
small data
az veri
Small differential gear
İstavroz dişli(si)
Small elongated bubble
Küçük uzun kabarcık (cam)
Small end of the connecting rod
Piston kolu ayağı
small enough
yeterince küçük
small farmer
küçük çiftçi
small film
amatör filmi, dar film
small format camera
küçük boy fotoğraf makineleri
small forward
kısa forvet
small fry
ufak balıklar, önemsiz kimse
Small gear steps
Yakın dişli oranları
Small globular bells
Küçük çıngıraklar
small grained
küçük taneli
Small grained (Fine grained)
Küçük taneli
Small grained microstructure
Küçük taneli içyapı
small hive beetle infestation; SHB
küçük kovan böceği istilası; shb
small hive beetle; SHB
küçük kovan böceği; shb
small holding
küçük çiftlik
small hours
gece yarısından sonraki üç dört saat
small hours
sabahın çok erken saatleri
small house appliances
küçük ev aletleri
small icon
küçük simge
small integer
küçük tamsayı
Small intestine
İnce bağırsak (tıp)
small intestine
incebağırsak
SMALL LAKE
GÖLCÜK
small letter
küçük harf
small letter
küçük mektup
small minded
dar fikirli
small mullet
küçük kefal
Small oastry with cheese filling
Peynirli Pocağa
Small office equipment
Küçük büro gereçleri
small office/home office (SOHO)
küçük ofis/merkez ofisi (ev ofis)
Small oil volume circuit breaker
Az yağlı kesici
small parking spaces for motorcycles
Motosikletler için küçük otopark alanı
small photo
küçük boy foto
small platform lorry
Kasalı kamyonet
small portion
küçük porsiyon
SMALL POX
Çiçek hastalığı.
small room
küçük oda
small scale
küçük çapta
small scale
küçük ölçekli
small scale integration
küçük çapta tümleşme
small scale map
küçük ölçekli harita
Small sections
Küçük profiller (çelik)
small ship
küçük gemi
SMALL SHOT
SAÇMA
small signal bandwidth
küçük işaret bant genişliği
small sized
küçük beden
Small stream
Çay (akarsu)
small swarm; weakling
küçük sürüsü; cılız
SMALL TALK
BOŞ LÂF
small talk
sohbet, laklak, muhabbet
small time
önemsiz
small town
küçük kasaba
Small Volume Injections
Küçük hacimli enjeksiyon çözeltisi
small wonder
tevekkeli değil
smallage
i. yabani kereviz, bot. Apium graveolens.
Small-angle elastic scattering
Dar açılıesnek saçılım
Small-angle scattering
Dar açısaçılımlı(x-ışınları)
smallclothes
i. potur, kisa diz pantolonu.
smallclothes
potur
smaller
adv.daha küçük:adj.küçük
SMALLER
DAHA KÜÇÜK
smaller than
den daha küçük
smallest
en küçük
Smallgross
On düzine
smallholding
küçük çiftlik
smallish
ufakça, ufacık, küçücük
SMALL-MINDED
DAR GÖRÜŞLÜ
smallminded
s. onemsiz seylere kafasi isleyen; dusuncesi kit.
small-minded
1. dar kafalı, bağnaz, 2. bencil, aşağılık, adi
smallness
1. ufaklık, 2. önemsizlik, 3. basitlik
SMALLNESS
ADİLİK
SMALLNESS
AZ MİKTAR
SMALLNESS
BASİTLİK
smallness
küçüklük
SMALLNESS
ÖNEMSİZLİK
SMALLNESS
UFAKLIK