Meaning of
"zengin"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
ZENGİN
PROPERTIED
ZENGİN
PROSPEROUS
ZENGİN
RICH
zengin
rich
zengin
substantial
ZENGİN
GENEROUS
zengin
superb
zengin
opulent
ZENGİN
FERTILE
ZENGİN
MONEYED
ZENGİN
BONANZA
zengin
wealthy
ZENGİN
WELL-ENDOWED
zengin
welltodo
zengin
affluence
ZENGİN
AFFLUENT
ZENGİN
IN THE CHIPS
ZENGİN
IN THE MONEY
zengin adam
fat cat
ZENGİN ADAM
DIVES
Zengin altın metali; yüzde 90 bakırlı pirinç
Rich gold metal
zengin cimri
miser
zengin dul
dowager
ZENGİN DUL KADIN
DOWAGER
Zengin düşük pirinç; yüzde 82-87 bakırlı pirinç
Rich low brass
ZENGİN ETMEK
ENRICH
Zengin gaz, dolgun gaz
Rich gas
zengin gençlik
jet set
zengin içerikli ortam
hypermedia
zengin içerikli ses
rich voice
zengin ile fakir arasındaki uçurum
gap between rich and poor
ZENGİN İŞ ADAMI
TYCOON
zengin karışım
rich mixture
ZENGİN KAYNAK
REPERTORY
ZENGİN KAYNAK
REPOSITORY
ZENGİN KAYNAK
TREASURE HOUSE
ZENGİN KAYNAKLI
RESOURCEFUL
zengin kelime dağarcığı
large vocabulary
zengin kelime dağarcığı
rich vocabulary
zengin kelime dağarcığı
extensive vocabulary
zengin kelime dağarcığı
wide vocabulary
zengin kimse
moneybags
zengin kişi
rich man
zengin kişi
rich person
zengin maden
bonanza
zengin maden damarı
bonanza
Zengin maden yatağı
Pay dirt
ZENGİN MADEN YATAĞI
BONANZA
zengin metin biçimi
rich text format
zengin metin düzenleme yazıtipi/paragrafı
rich text edit font/paragraph
zengin müşteriler
carriage trade
zengin ol
get rich
zengin olmak
get rich
zengin olmak için elinden geleni yapan kimse
mammonite
zengin site özeti (internet sitesine haber sağlayıcılar tarafından yeni eklenen içeriğin kolaylıkla takip edilmesini sağlayan özel bir XML dosya formatı)
rich site summary (RSS)
zengin tüccar
merchant prince
zengin uranyum
enriched uranium
zengin ve iyi ekilmiş bölge
garden
zengin yağ içeriğine sahip
oil rich
zengin, keskin ve gevrek bir çeşit ıngiliz peyniri
Lancashire
zengin, varlıklı
wealthy
zengin, varlıklı, hali vakti yerinde
affluent
ZENGİNCE
RICHLY
zengince
richly
ZENGİNERKİ
PLUTOCRACY
zenginin dostu olmaz olsa zengin olmaz
he that hath a full purse never wanted a friend
zenginler
the rich
zenginler kulübü
club of the rich nations
zenginler sınıfı
upper class
zenginlerle düşüp kalkan fahişe
Courtesan
Zenginleş(tir)me
Enrichment
Zenginleş(tiril)miş yakıt
Enriched fuel
zenginleşme
enrich
zenginleşme
enrichment
zenginleşme derecesi
degree of enrichment
zenginleşmek
prosper
zenginleşmek
thrive
zenginleşmek
become wealthy
zenginleşmek
rise
zenginleşmek
flourish
zenginleştir
enrich
zenginleştir
make rich
Zenginleştirici gaz
Enriching gas
Zenginleştirilmiş Besiyeri
Enriched Medium
Zenginleştirilmiş cevherler.Sulu,çamur kıvamında yükler.Bakır,kurşun ve çinko genellikle böyle dökme olarak yüklenir.
CONCENTRATES
zenginleştirilmiş fotoğraf
annotated photograph -
Zenginleştirilmiş gaz
Enriched gas
Zenginleştirilmiş gereç
Enriched material
zenginleştirilmiş materyal
enriched material
Zenginleştirilmiş nükleer tepkimeç yakıtı
Enriched nuclear reactor fuel
Zenginleştirilmiş yakıt
Enriched fuel
Zenginleştirilmiş yük gereçleri
Beneficiated charge materials
Zenginleştirilmiş;Varsıllaş(tırıl)mış
Enriched
Zenginleştirilmişuranyum
Enriched uranium
zenginleştirme
benefication
zenginleştirme
beneficiation
ZENGİNLEŞTİRME
ENRICHMENT
zenginleştirme
enrichment
Zenginleştirme oranı
Ratio of enrichment
Zenginleştirme, Güçlendirme
Fortification
ZENGİNLEŞTİRMEK
PROSPER
ZENGİNLEŞTİRMEK
ENRICH
zenginleştirmek
enrich
zenginleştirmek
make wealthy
ZENGİNLEŞTİRMEK
CLOTHE
ZENGİNLİK
FORTUNE
zenginlik
means
ZENGİNLİK
PROSPERITY
ZENGİNLİK
RICHES
ZENGİNLİK
RICHNESS
zenginlik
riches
zenginlik
richness
ZENGİNLİK
ABUNDANCE
ZENGİNLİK
SUBSTANCE
ZENGİNLİK
OPULENCE
zenginlik
gold
zenginlik
wealth
zenginlik
wealthiness
ZENGİNLİK
CIRCUMSTANCE
ZENGİNLİK
CIRCUMSTANCES
zenginlik
affluence
ZENGİNLİK (İÇERİK)
SUBSTANTIALITY
Zenginlik, bolluk
Abundance
zenginlik, varlık, varsıllık
affluence