Translate
"BUR"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
bur
1. ağaç yumrusu, 2. kozalak, 3. (yün) pıtrağını çıkarmak
bur
bak. burr.
BUR
DİKENLİ TOHUM KABUĞU
bur
v.çapak al:n.çapak
buran
buran
Burberry
Trençkot , yağmurluk, pardesü
burble
1.mırıldanmak, 2.şırıldamak, çağlamak
burble
f., i. fikirdamak, mirildanmak;i fikirti, mirilti; hav. kanadin kenarindaki hava calkantisi.
burble
fıkırda
burble
fıkırdamak
burble
fıkırtı
BURBLE
KANADIN KENARINDAKİ HAVA ÇALKANTISI
BURBLE
MIRILDAMAK
burble
mırıldanmak
burble
mırıltı
burbot
i. morina baligina benzer bir balik, zool. Lota lota.
burbot
tatlı su gelinciği
burden
1.ağır yük, 2.yüklemek, 3.sıkıntı vermek
burden
ağır iş
burden
ağırlık
BURDEN
ANA FİKİR
Burden
Fırın dolgusu, ocak atımı; Fırınyükü, yüklenti, şarj
burden
i. esas konu, ana fikir; nakarat. burden of a song bir sarkinin nakarat kismi.
burden
i., f. yuk, agirlik; sorumluluk, mesuliyet; yuk tasima kapasitesi; f. yuklemek; yuklenmek, sikinti vermek; ustune cullanmak. burden of proof ispat kulfeti, ispat etme mecburiyeti. burdensome s. kulfetli, sikinti verici.
BURDEN
NAKARAT
burden
sıkıntı vermek
BURDEN
SORUMLULUK
BURDEN
Ton olarak geminin taşıma kapasitesi.Merchant Shipping Act’e göre net register ton’dur.
burden
v.yükle:n.ağır yük
burden
v.yükle:n.yük
BURDEN
YÜK
burden
yük ağır iş nakarat
BURDEN
YÜK TAŞIMA
Burden
yük taşımak, yük, agirlik. f. yüklemek, yüklenmek, sikinti vermek
Burden
Yük, sorumluluk, külfet
BURDEN
YÜKLEMEK
burden
yüklenmek
BURDEN
ZORUNLULUK
burden costs
dolaylı giderler
Burden materials
Fırın dolgu gereçleri, yüklenti gereçleri, şarj malzemeleri
Burden movement
Fırın dolgusu devinimi
Burden of prood rests with
İspat yükünün ait olması
burden of proof
ispat külfeti
Burden of proof
İspat yükü
burden of proof
kanıtlama zorunluluğu
Burden of tax
Vergi mükellefiyeti
Burden of tax
Vergi yükü
burden rate
genel masraf oranı
Burden ratio
Fırın dolgusu oranı; Yük oranı
Burden sharing
Külfet paylaşımı, masraf paylaşımı
Burden size
Fırın dolgu büyüklüğü
Burden volume
Fırın dolgu oylumu
Burden, liability, responsibility
Sorumluluk
burdened
v.yükle:adj.yüklü
Burdening
Fırın doldurma
burdensome
ağır
Burdensome
Külfetli
BURDENSOME
SIKICI
burdensome
sıkıntı verici, ağır, yük olan
burdensomeness
ağırlık
burdle
demet
burdock
dulavratotu
burdock
i. dulavratotu, bot. Arctium lappa.
bureau
(abd’de) postaya yapıştırılmadan önce iptal edilmiş posta pulu
bureau
1.kapaklı yazı masası/sıra, 2.komodin, çekmeceli dolap, 3.resmi daire, 4.büro, yazıhane
bureau
acente
bureau
büro
Bureau
büro ofis
Bureau
Büro, devlet dairesi, şube
BUREAU
ÇALIŞMA MASASI
bureau
çekmece
BUREAU
DAİRE
bureau
i. buro, yazihane, acente, daire, sube; cekmece, cekmeceli dolap; ing. yazi masasi, yazihane.
bureau
şube
bureau
yazı masası
BUREAU
YAZIHANE
bureau of assembly
başkanlık divanı
Bureau of Public Roads
Kamuya Ait Yol Merkezi
Bureau of the Assembly
Başkanlık Divanı
bureau of the census
nüfus memurluğu
Bureau of Transportation Statistics
Ulaşım İstatistikleri Bürosu
bureau on change
döviz bürosu
Bureau personnel
Büro personeli
bureau print
(abd’de) postaya yapıştırılmadan önce iptal edilmiş posta pulu
Bureau services
Büro hizmetleri
bureaucracy
bürokrasi
bureaucracy
i. burokrasi, devlet dairelerine mahsus formaliteler, kirtasiyecilik; devlet memurlari.
BUREAUCRACY
KIRTASİYECİLİK
bureaucrat
bürokrat
bureaucrat
bürokrat, yazçizci
bureaucrat
i. devlet dairesinde memur olan kimse; kirtasiyeci.
bureaucrat
kırtasiyeci
bureaucrat
muhakeme yürütmeden rutin şekilde çalışan memur
BUREAUCRATIC
BÜROKRATİK
bureaucratic
bürokratik
bureaucratic procedure
boşa zaman kaybettiren prosedür
bureaucratic procedure
bürokratik işlem
bureaucratism
bürokratizm
Burette
Büret
burette
büret, damlaç
BURETTE
CAM TÜP
Burette
Damlaç, camölçek, büret (kim.)
burette
i., kim. buret, sivi olcmeye mahsus cam tup.
burette
ölçü tüpü
BURG
BUCAK
burg
i., A.B.D., k.dili kasaba, ufak sehir.
BURG
KASABA
burgage
i., (eski), huk. birkac cesit gayri menkul mulk hakki.
burgee
1. çatal gidon, gidon, 2. özel bayrak
burgee
i. yatlarda kullanilan ucu catalli bayrak, catal gidon.
Burgee
Üçgen bayrak, flama
Burgees
Üçgen bayraklar
burgeon
1. tomurcuk, filiz, 2. tomurkcuk/filiz vermek
BURGEON
FİLİZ
burgeon
filiz vermek
BURGEON
FİLİZLENMEK
burgeon
i., f. tomurcuk, filiz; f. tomurcuk ve filiz vermek, surmek.
burgeon
sürmek
BURGEON
TOMURCUK
burgeon
tomurcuklan
BURGEON
TOMURCUKLANMAK
burgeon out
tomurcuklan
Burger’s circuit
Burger devresi
Burger’s vector
Burger yönleci; Burgervektörü
Burger’s vector determination
Burger yönleci belirlemesi
burgess
i. kasaba veya nahiyede oturan kimse; tar. ingiltere parlamentosundaki kasaba, nahiye veya universite temsilcisi.
Burgess
i.) kasaba veya nahiyede oturan kimse
BURGESS
KASABA SAKİNİ
BURGESS
KASABALI
burgess
kasabalı, şehirli
burgh
i. iskocya’da kasaba.
burgh
iskoçya’da kasaba
BURGH
KASABA (İSKOÇ)
burgher
i. kasabada oturan vatandas, kasaba sakini.
BURGHER
KASABA SAKİNİ
burgher
kasaba sakini, şehirli
BURGHER
KASABALI
Burghul
Bulgur
Burghul pilaf with meat and chickpeas
Etli bulgur
Burghul salad
Kısır
burglar
(ev, dükkân, vb. soyan) hırsız
burglar
hırsız
burglar
i. ev soyan hirsiz .burglar alarm hirsiza karsi konan alarm tertibati.burglar proof hirsiza karsi emniyet tertibati olan.
burglar
soyguncu
burglar alarm
hırsız alarmı
Burglar alarms
Hırsız alarmları
Burglar and fire alarms
Hırsızlık ve yangın alarm düzenekleri
Burglar or fire alarms and similar apparatus
Hırsız ve yangın alarmları ile benzeri cihazlar
Burglar-alarm systems
Hırsızlık alarm sistemleri
BURGLARIZE
SOYMAK