Translate
"BUS"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
bus
(1) Otobüs. (2) Veri yolu
bus
1) veriyolu, 2) bara
bus
1.otobüs, 2.otobüsle gitmek, 3.otobüsle götürmek
bus
anayol
bus
i., f. otobus; k.ili binek otomobili; f.otobusle gezmek; otobusle tasimak.bus bar elektrik baglama cubugu. bus boy lokantada kirli tabaklari toplayan isci.
bus
otobüs
BUS
OTOBÜSLE TAŞIMAK
bus
veri yolu
bus
veriyolu
bus
yol
bus access control
veriyolu erişim denetimi
bus architecture
veri yolu mimarisi
Bus bodies
Otobüs karoserleri
Bus bodies, ambulance bodies and vehicle bodies for goods vehicles
Yük taşıtları için otobüs kasaları, ambulans kasalar, araç kasaları
bus cable
ana yol kablosu
bus company
otobüs şirketi
bus depot
otobüs durağı
bus driver
otobüs şoförü
bus driver
veriyolu sürücüsü
Bus duct
Bara kanalı
bus error
veriyolu hatası
bus fare
otobüs ücreti
Bus heating system
Otobüs ısıtma sistemi
bus interface gate array (BIGA)
ana veri yolu arayüz kapı dizisi
bus mouse
seri (dizisel) bağlantılı fare
bus mouse
seri bağlantılı fare
bus network
veri yolu ağı
bus network
veriyolu ağı
Bus number 87
87 nolu otobüs Taksim’e gider
bus route
otobüs hattı
Bus shelters
Otobüs durakları
bus slave
ara hat bağımlı elemanı
bus station
otobüs durağı
bus station
otobüs terminali
bus stop
otobüs durağı
Bus stop signposts
Otobüs durağı işaretleri
bus structure
ara hat yapısı
bus system
veri yolu sistemi
bus terminal
garaj
bus terminal
otobüs terminali
bus terminal
şehirlerarası otobüs terminali
bus ticket
otobüs bileti
bus topology
veri yolu topolojisi
bus traffic
otobüs trafiği
Busbar
Bara
Busbar
Bara, hat barası
busbar
bara, toplayıcı çubuk
busbar
elektrik bağlama çubuğu
Busbar ducting
Bara kanalı
Busbar voltage measurement
Bara voltajı ölçümü
Busbars
Elektrik tevzi çubukları
busboy
garson yamağı
busby
i.bir cesit ingiliz askeri basligi.
busby
ingiliz asker başlığı
BUSBY
KÜRK BAŞLIK (ASKER.)
Busby
Kürk başlık; Kürklü asker başlığı
Busby
Kürk kalpak
Buses
Otobüsler
Buses and coaches
Otobüsler ve yolcu arabaları
bush
(özellikle yeni zelanda, avustralya, afrika ve kanada’da) yerleşimin az olduğu bölge
bush
1.çalı, çalılık, 2.(the ile) (özellikle Afrika ve Avustralya’da) vahşi bölge
bush
burç
BUSH
BURÇ (MEKAN.)
Bush
Burç, zarf, metal zıvana
bush
çalı
bush
çalı çalılık
bush
çalılık
BUSH
ÇALILIK ARAZİ
BUSH
ÇALIYA BENZER ŞEY
BUSH
GÜR SAÇ
bush
i., f. cali, calilik, caliya benzer sey calilik arazi; mak. zivana, burc; f. cali ile ortmek, kaplamak, cali ile destek yapmak; calidan yapilmis tarakla taramak. beat about the bush sadede gelmemek.
bush
kaplamak
Bush
Kovan,burç
bush
yerleşimin az olduğu bölge
bush (australia/new zealand)
kaba saba ama iş görür
Bush jacket
Safari ceket
Bush matrix
Bush matrisi
bush-baby
i. Afrika’da bulunan ve maymuna benzer ufak bir hayvan, zool. Galago maholi.
bushcraft
i. ormanda rahat yasayabilme huneri.
bushed
1. yorgun, bitkin, 2. şaşırmış
BUSHED
BİTKİN
bushed
çok yorgun
bushed
s., k.dili yorgun, bitkin; ne yapacagini sasirmis bir halde olan.
BUSHED
YORGUN
bushed (australia)
çalıların arasında kaybolmuş
BUSHEL
BİÇİMİNİ DEĞİŞTİRMEK (GİYSİ)
bushel
f., A.B.D. bicimini degistirmek, tersyuz etmek, onarmak.
bushel
i. kile; ing. 4/5 kile. hide one’s light under a bushel ornek olmak istememek; yetenegini gizlemek.
bushel
kile
Bushel
Kile(35.239 lt-ABD; 36.379 lt-ING)
bushel
onarmak
BUSHES
ÇALILIK
Bushhammer
Taşcı çekici
bushhammer
taşçı tokmağı
bushido
i. Japonya’nin geleneksel savas kurallari.
bushiness
çalı gibi olma
bushiness
çalı gibi oluş
Bushing
1) Zıvana, kovan, burç (mak);2) Şamot ring (cam)
bushing
burç
Bushing
Burç, bilezik
Bushing
Buşing, muf, kılavuz
bushing
i., elek kovan.
bushing
kovan
Bushing (current) transformer
Halka çekirdekli akı m trafosu
Bushing assembly
Burç düzeneği
Bushing blower
Meme üfleci
Bushing box
Buşing kutusu
Bushing needle
1) Meme iğnesi (cam boru); 2) Kovan küsküsü (corning)
BUSH-LEAGUE
TAŞRA
Bushman
Güney Afrika’da yerli kabilesi üyesi
bushman
i.ormanci: Avustralya’da caliliklarda oturan kimse; b.h. Guney Afrika zenci irkina mensup kimse. Busman; Busmanlarin dili.
bushy
1.(saç, vb.) gür, çalı gibi, 2.çalılık, çalılarla kaplı
BUSHY
ÇALI KAPLI
BUSHY
ÇALILI
bushy
çalılık
BUSHY
FIRÇA GİBİ
BUSHY
GÜR
bushy
s. caliyla kapli; cali gibi, gur. bushiness i. cali gibi olus.
bushy aster
çalılı yıldızçiçeği
bushy eyelashes
çalı gibi kirpikler
BUSINESS
ALIM SATIM
BUSINESS
FAALİYET
BUSINESS
FİRMA
BUSINESS
GÖREV
BUSINESS
İŞ
BUSINESS
İŞYERİ
BUSINESS
KONU
BUSINESS
MESELE
BUSINESS
TİCARET
BUSINESS
TİCARETHANE
BUSINESS ADMINISTRATION
İŞLETMECİLİK
BUSINESS ADMINISTRATOR
İŞLETMECİ
BUSINESS LINE
Poliçelerde primlerin yazılı olduğu kısım.
BUSINESS MANAGAMENT
İŞLETMECİLİK
BUSINESS MANAGER
İŞLETMECİ
BUSINESSLIKE
CİDDİ
BUSINESSLIKE
PRATİK
BUSINESSLIKE
SİSTEMLİ
BUSINESSMAN
İŞADAMI
busier
adv.daha mepgul:adj.mepgul
busiest
en meşgul
business
1.iş, 2.ticaret, 3.işyeri, 4.iş, konu, olay, sorun, şey
business
iş
business
iş kuruluşu
business
iş yazışması
business
iş yeri
Business
İş, meslek, sanat
Business
İş, ticaret, meşguliyet
business
işle ilgili
business
kolayca sınıflandırılamayacak şekilde bir araya getirilmiş şey