Translate
"Bran"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
bran
i. kepek. branny s. kepekli.
Bran
Kepek
Bran
Kepekli un
Bran, sharps and other residues from the sifting, milling or other working of cereals (excluding maize (corn), rice, wheat)
Kepek, kavuz ve diğer artıklar (tahılların kalburdan geçirilmesi, öğütülmesi veya diğer işlemleri sonucunda kalan) (mısır, pirinç, buğday hariç)
Bran, sharps and other residues from the sifting, milling or other working of maize (corn)
Kepek, kavuz ve diğer artıklar (mısırın kalburdan geçirilmesi, öğütülmesi veya diğer işlemleri sonucunda kalan)
Bran, sharps and other residues from the sifting, milling or other working of rice
Kepek, kavuz ve diğer artıklar (pirincin kalburdan geçirilmesi, öğütülmesi veya diğer işlemleri sonucunda kalan)
Bran, sharps and other residues from the sifting, milling or other working of wheat
Kepek, kavuz ve diğer artıklar (buğdayın kalburdan geçirilmesi, öğütülmesi veya diğer işlemleri sonucunda kalan)
Bran, sharps and other residues from the working of cereals
Kepek, kavuz ve diğer artıklar (tahılların işlenmesinden kalan)
branch
1.dal, ağaç dalı, 2.(akarsu, yol, demiryolu, vb.) kol, 3.dal, şube, kol, bölüm, 4.(ağaç) dallanmak, 5.dallara/kollara, bölümlere ayrılmak
branch
ayırmak
branch
aynı atadan gelen bir soyun alt kolu
branch
bölmek
branch
bölüm
BRANCH
BRANŞ
BRANCH
ÇAY
branch
dal
BRANCH
DAL BUDAK SALMAK
branch
dallanmak
BRANCH
DERE
BRANCH
GÖBEK
Branch
i. dal, kol, sube
BRANCH
KOL
BRANCH
SINIF
branch
şube
branch
v.dallan:n.dal
branch
v.dallandır:n.dal
BRANCH
YAYILMAK
branch (v)
dallanmak
branch (v)
sapmak
branch address
dallanma adresi
branch address
dallanma adresi, sapma adresi
branch address
sapma adresi
branch admittance matrix
dal geçiri matrisi
branch and bound technique
dal sınır yöntemi
branch bank
banka şubesi
branch banking
şube bankacılığı
Branch circuit
Branşman hattı , branşman devresi
branch circuit
şube devre
branch current
şube akımı
branch drop
ayrı kollarda gerilim düşümü
branch exchange
ikincil santral
branch factory abroad
ülke dışında fabrika şubesi
Branch line
Bran ş man hattı
Branch manager
Şube müdürü
Branch of activity
Faaliyet dalı
branch of industry
sanayi kolu
branch off
dallan
branch off
ikiye ayrılmak, konu dışına çıkmak
BRANCH OFF
KOLLARA AYRILMAK
branch off into
konu dışına çıkmak
BRANCH OFFICE
ŞUBE
branch office
şube
branch out
1. dal budak salmak, 2. genişlemek
branch out
dallan
BRANCH OUT
DALLANMAK
BRANCH OUT
GELİŞMEK
branch out into
asıl faaliyetine devam ederken yeni bir faaliyete girmek
branch out into
işi genişletmek
Branch point
1) Düğüm noktası (elekt.);2) Dallanma noktası (mat.)
branch removal
dal koparma
BRANCH ROAD
YAN YOL
branch road
yan yol, yan sokak
branch store
satış şubesi
Branch valve
Branşman valfi
branch, to
dallanmak, sapmak
Branched
Dallanmış, dallı
branched
dallı
branched carbon chain
dallanmış karbon zinciri
Branched carbon chain
Dallı karbon zinciri (kim.)
Branched chain
Dallı zincir (kim.)
Branched chain polymer
Dallı zincir çoğuzlar, dallı zincir polimerler
Branched polyethylene
Dallı polietilen
Branched polymer
Dallı çoğuz; Dallı polimer
Branched polymeric materials
Dallıpolimer gereçler
Branches of artificial shrubs
Yapay çalı dalları
BRANCHIA
SOLUNGAÇ
BRANCHIAE
SOLUNGAÇLAR
BRANCHING
DALLANMA
branchia
i., zool. solungac, galsame. branchiate s. solungas1i.
branchia
solungaç
branchial
solungaçlı
branchiate
solungaçlı
branching
dallanma
branching
n.dal:v.dallandır:prep.dallanarak
branching
n.dallanma:v.dallan:prep.dallara ayrılarak
branching instruction
sapma komutu
branching network
dallanma şebekesi
branching process
dallanma süreci
branching ratio
dallanma oranı
branching repeater
dallanma tekrarlayıcısı
branchiopod
i. bir cesit kabuklu deniz hayvani.
branchless
dalsız
branchlet
ufak dal
branchy
dallı
brand
1.dağlamak, damgalamak, 2.(kötü olaylar, vb.) iz bırakmak, derinden etkilemek, damgalamak, 3.damga vurmak, damgalamak, ... damgası vurmak
BRAND
AYIP
BRAND
BUĞDAY PASI
Brand
Cins, tür, marka
brand
dağ
brand
dağlama
BRAND
DAĞLAMAK
BRAND
DAĞLANARAK YAPILAN İZ
BRAND
DAMGA
BRAND
DAMGALAMAK
BRAND
DERİN ETKİ BIRAKMAK
Brand
i. özel ad, marka, dag. f. daglamak, lekelemek, damgalamak
brand
i., f. marka, alamet, alameti farika; daglama, dag, nisan, damga, isaret; namus lekesi, ayip; daglamada kullanilan demir; yanan veya yari yanmis odun parcasi; (eski), (siir) kilic; f. daglamak; lekelemek, damgalamak. brander i. daglayan kimse.
brand
işaret
BRAND
İŞLEMEK
BRAND
KIZGIN DEMİR
BRAND
LEKELEMEK
brand
marka
Brand
Marka, cins, çeşit
BRAND
MARKALAMAK
BRAND
NAMUS LEKESİ
BRAND
NİŞAN
BRAND
TARZ
BRAND
USUL
brand
v.damgala:n.marka
brand choice
marka seçimi
brand name
marka
Brand name
Marka adı
BRAND NEW
GICIR GICIR
brand new
son çıkan
brand new
yepyeni
brand new
yepyeni, hiç kullanılmamış, gıcır gıcır
brand newness
yenilik
brand rating index (BRI)
marka derecelendirme endeksi
Brand retail market
Marka perakende pazarı
branded
markalı
BRANDISH
SALLAMAK
BRANDISH
SAVURMAK
branding
markalama
branding
n.damgalama:v.damgala:prep.damgalayarak
branding hives; marking hives
kovanlarını marka; kovanlarını işaretleme
branding iron
dağlama demiri
Branding irons for animals
Hayvanlar için damgalama demirleri
branding irons; soldering iron
havya
brandish
f., i. sallamak, savurmak; i. sallama, savurma.
brandish
sağa sola sallamak, savurmak
brandish
salla
brandish
sallama
brandish
sallamak
brandish
savurma
brandish
savurmak
brandling
i., ing. uzerinde sari lekeleri olan. kizilkahverenkli ve daha cok gubre yiginlarinda bulunan kucuk solucan, zool. Helodrilus feotidus.
BRAND-NEW
GICIR GICIR
BRAND-NEW
YEPYENİ
brand-new, bran-new
s. yepyeni, gicir gicir.
brand-new, bran-new
yepyeni