Translate
"CUR"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
cur
(i). sokak kopegi; alcak adam, it.
cur
1.sokak köpeği, adi köpek, 2.korkak/adi herif, aşağılık köpek
CUR
İT
CUR
SOKAK KÖPEĞİ
curable
(s). tedavisi mumkun, gecici (hastalik); sifa bulur (sahis, hasta).
curable
1. iyileştirilebilir, 2. tedavi edilebilir
CURABLE
GEÇİCİ
curable
iyileşebilir
CURABLE
İYİLEŞTİRİLEBİLİR
curable
kürabl
CURABLE
TEDAVİ EDİLEBİLİR
Curaca
Portakal likörü
CURACY
PAPAZ YARDIMCILIĞI
curare
(i). ok zehiri; (bot). kurar bitkisi; (ecza). kurar.
curare
ok zehiri, kürar bitkisi
curassow
ağaç tavuğu
curate
(ing). papaz, vaiz.
curate
papaz
CURATE
PAPAZ YARDIMCISI
curate
vaiz
CURATIVE
ÇARE
CURATIVE
İLAÇ
CURATIVE
İYİLEŞTİRİCİ
CURATIVE
SAĞLIK
CURATIVE
ŞİFA VERİCİ
CURATIVE
ŞİFALI
curative
(s)., (i). sifa veren; (i). ilac, care, derman.
curative
çare
curative
derman
curative
ilâç
curative
iyileştirici
curative
iyileştirici, sağaltıcı, şifa verici
curative
küratif
curator
(i). muze veya kutuphane muduru.
CURATOR
GALERİ MÜDÜRÜ
CURATOR
İDARECİ
curator
sanat galerisi/müze/kütüphane müdürü
CURATOR
SORUMLU
curator
vasi
CURATOR
VELİ
Curator, custodian, trustee, administrator
Kayyım
CURATORSHIP
VELİLİK
curb
1.fren, engel, zaptetme, kontrol, 2.kaldırım kenarı, 3.tutmak, engellemek, dizginlemek
Curb
Bordür
curb
engel
CURB
FREN
CURB
FRENLEMEK
CURB
GEM
CURB
GEM VURMAK
CURB
GEMLEMEK
CURB
KALDIRIM KENARI
curb
mâni
Curb
sokak kaldırımının kenar taşı
curb
tutmak
curb
v.frenle:n.fren
curb
yenmek
CURB
ZAPT ETMEK
Curb fraudulent practice
Engelleyici hileli uygulama
curb parking
yol yanı parkı
curb roof
iki yanı çifte meyilli çatı
curbed
v.frenle:adj.engellenmiş
Curbs for sidewalks
Yaya kaldırımları için bordürler
curbstone
(i). yaya kaldiriminin kenar tasi,
curbstone
bordür taşı
curbstone
kaldırım kenar taşı, bordür taşı
curbstone
kaldırım taşı
curculio
(i). meyvalara zarar veren bir cins bocek.
curcuma
(i). zerdecap, zerdecal, Hint safrani.
CURCUMA
ZERDEÇAL
curd
(i). kesilmis sutun kati kismi; yumusak ve tuzsuz lor peyniri.
curd
kaymak
Curd
Kesilmiş süt
CURD
KESMİK
curd
kesmik, lor
Curd
Pıhtı
Curd cheese
Çökelek
curdle
(f). pihtilastirmak, pihtilasmak, kesilmek. curdle the blood korku ve dehset vermek, kanini dondurmak.
curdle
(süt), kesilmek, kesmek
curdle
kaymak tut
CURDLE
KESİLMEK
CURDLE
PIHTILAŞMAK
CURDLE
PIHTILAŞTIRMAK
CURDLE
SÜTÜ KESMEK
CURDLE ONE’S BLOOD
DEHŞETE DÜŞÜRMEK
curdled
v.kaymak tut:adj.kesilmiş
Curdled milk, cream, yogurt and other fermented products
Kesilmiş süt, krema, yoğurt ve diğer mayalı ürünler
Curdled milk; cream and other fermented products (excl. ayran and yoghurt)
Kesilmiş süt, krema ve diğer mayalı ürünler (ayran ve yoğurt hariç)
curdling
n.süt yapma:v.kaymak tut:prep.koyulaşarak
CURDY
KESİLMİŞ
cure
(f). sifa vermek, iyi etmek, tedavi etmek, care bulmak; dumanla tutsuleyerek veya tuzlayarak konserve etmek; sertlesmek (kaucuk gibi).
cure
(i). tedavi, care, derman, ilac; sifa; kur; konserve yapma. cure-all (i). her derde deva. past cure tedavi edilebilecek haddi asmis, iyilesmez; caresiz.
cure
1.(hastayı) iyileştirmek, sağaltmak, tedavi etmek, 2.(kötü bir durumu) iyileştirmek, iyi duruma getirmek, düzeltmek, 3.tuzlamak, 4.tütsülemek, 5.sağaltım, tedavi, 6.ilaç, çare, 7.iyileşme, iyi olma, şifa
cure
çare
cure
çaresiz
CURE
DERMAN
CURE
İLAÇ
cure
ilâç
CURE
İYİLEŞTİRMEK
Cure
İYİLEŞTİRMEK, TEDAVİ, İŞLEM
CURE
KURUTMAK
CURE
KÜR
CURE
PAPAZLIK
CURE
REÇETE
CURE
SERTLEŞTİRMEK
cure
şifa
CURE
TEDAVİ
CURE
TEDAVİ ETMEK
Cure
Tuz veya baharla besinleri saklama yöntemi
cure
v.tedavi et:n.ilaç
CURE OF SOULS
PAPAZLIK
CURE-ALL
HER DERDE DEVA
cured
v.tedavi et:adj.tedavi edilmiş
cured cod
füme morina, tütsülenmiş morina
curettage
(i)., (tib). kurtaj.
curettage
kürtaj
curette
(i)., (tib). kuret. ceuretting (i). kurtaj.
curette
küret
Curettes (medicine)
Küretler (tıbbi)
curfew
(i). (bilhassa geceleri) sokaga cikma yasagi; eski zamanlarda gece isiklari ve atesi mecburi sondurme zamani, bu saati bildiren can sesi.
CURFEW
KARATMA ZAMANI
curfew
sokağa çıkma yasağı
CURFEW
YAT BORUSU
CURIA
MAHKEME
CURIO
ANTİKA
CURIO
İLGİNÇ ŞEY
CURIO
TUHAF TİP
CURIOSITY
ANTİKA
CURIOSITY
İLGİ
CURIOSITY
İLGİNÇ ŞEY
CURIOSITY
MERAK
CURIOSITY
TUHAF TİP
CURIOUS
ACAYİP
CURIOUS
GARİP
CURIOUS
İLGİLİ
CURIOUS
İLGİNÇ
CURIOUS
MERAKLI
CURIOUS
TUHAF
CURIOUS PERSON
MERAKLI
CURIOUSLY
GARİP BİÇİMDE
CURIOUSLY
İLGİNÇ BİÇİMDE
CURIOUSLY
İLGİYLE
CURIOUSLY
MERAKLA
curia
(i). mahkeme; papaz hukumeti idare heyeti.
curia
mahkeme
curie
(i)., (fiz). radyoaktivite birimi, kuri.
curie
ısı etkinlik birimi
curie
küri, radyoaktivite birimi
curie balance
curie tartacı
curie law
curie yasası
curie point
curie noktası