Translate
"FEEL"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
feel
(i). dokuma hissi, temas, dokunum; dokunarak yoklama; his, duygu. from the feel of it dokununca; havasindan.
feel
1.duyumsamak, duymak, hissetmek, 2.(dokunarak, elleyerek) hissetmek, 3.el yordamıyla aramak, yoklamak, 4.kanısında olmak, inanmak, sanmak, zannetmek, hissetmek, 5.gibi görünmek, gibi gelmek, 6.sezmek, hissetmek, 7.duygu, duyumsama, hissetme, 8.yoklama, ar
FEEL
ANLAMAK
FEEL
DOKUNMA HİSSİ
FEEL
DOKUNMAK
feel
dokunum
FEEL
DUYGU
FEEL
DUYMAK
FEEL
ELLEMEK
feel
gibi gelmek
feel
görünmek
FEEL
HİS
FEEL
HİSSETME
feel
hissetmek
FEEL
SEZGİ
FEEL
SEZMEK
FEEL
TEMAS
feel
v.hisset:n.his
FEEL
YOKLAMAK
feel an affinity for
çok çekici bulmak
feel as right as rain
kendini turp gibi hissetmek
feel ashamed
utanmak
feel at home
kendini evindeymiş gibi hissetmek, rahat olmak
feel awful
kötü hisset
feel bad
kendini iyi hissetmemek
FEEL BAD ABOUT
ÜZÜLMEK
FEEL BADLY ABOUT
ÜZÜLMEK
FEEL BENUMBED
KARINCALANMAK
Feel better
Daha iyi hissetmek
Feel better
daha iyi olmak
feel bored
gına gelmek
feel certain
emin olmak
FEEL CHEAP
DÖKÜLMEK
feel cheap
utanmak
FEEL CHILLY
ÜRPERMEK
FEEL CHILLY
ÜŞÜMEK
feel cold
üşümek
feel confident
kendine güvenen bir şekilde hareket etmek/davranmak
feel desire to
arzusu içinde olmak
feel distaste
iştahsızlık hisset
feel dizzy
başı dönmek
feel drowsy
uyku bastırmak
FEEL FAINT
HALİ KALMAMAK
feel faint
fenalık gelmek
feel faint
kendini bitkin hissetmek
feel for
acı
feel for
için üzülmek, acımak
FEEL FOR SMB.
ACIMAK
feel giddy
başı dönmek
feel good
iyi hisset
feel hot
ateş basmak, sıcaklamak
feel hunger
açlık hisset
FEEL HUNGRY
AÇ OLMAK
feel hungry
açlık hisset
FEEL ILL
HASTA OLMAK
FEEL INSIGNIFICANT
KÜÇÜLMEK
feel ill
hasta hisset
feel in a good mood
keyfi gelmek
feel in one’s bones
emin olmak, inanmak, içine doğmak
feel in one’s bones that
emin olmak, kuvvetle sezmek
feel inside
içinde hissetmek
feel it in one’s bones
çok emin olmak
feel joy
mutluluk
feel like
canı istemek
feel like
duygusu içinde olmak
feel like
gibi hisset
feel like
içinden gelmek
feel like a fish out of water
sudan çıkmış balığa dönmek
feel like a million bucks
harika hissetmek
feel like a million dollars
bomba gibi olmak
feel like a million dollars
harika hissetmek
feel like a wet rag
çok yorgun hissetmek
feel like doing
canı yapmak istemek
feel like she(he’s had it before
sanki daha önce yaşamış gibi hissetmek
feel like thirty cents
yerin dibine geçmek
feel lonely
yalnız hissetmek
feel one’s oat
kendini beğenmek
feel one’s oats
amirane tavırlar içinde olmak
feel one’s oats
yere göğe sığmamak
feel one’s pulse
nabzına bakmak, nabzını yoklamak
feel one’s way
yavaş yavaş ilerlemek
feel out
ne düşündüğünü araştırmak
feel out of depth
(bir konu(m)da) rahatsız hissetmek/rahat hissetmemek
FEEL PAINS
SANCILANMAK
feel pain
acı çek
feel pains
sancılanmak
feel panic
panik ol
FEEL PITY FOR
ACIMAK
feel proud
gururlanmak
FEEL QUEASY
KUSACAK GİBİ OLMAK
FEEL QUEASY
MİDESİ BULANMAK
feel raw about something
birşey yüzünden kendini kötü hissetmek
feel regretfull about something
içinde ukde kalmak
FEEL RELIEVED
RAHATLAMAK
feel relieved
rahatlamak
feel sadness
mutsuz hisset
feel sb’s pulse
birinin nabzını yoklamak
feel shame
utanç duy
FEEL SHAME AT
UTANMAK
FEEL SICK
HASTA OLMAK
FEEL SICK
MİDESİ BULANMAK
feel sick about
çok üzgün olmak
feel sleepy
uykusu gelmek
feel sleepy after a meal
yemekten sonra ağırlık çökmek
feel sluggish after a meal
yemekten sonra ağırlık çökmek
feel small
küçük düşmek
feel something in one’s bones
(bir şeyin olacağından) emin olmak
feel something inside
içinde hissetmek
feel sorry
acımak, için üzülmek
FEEL SORRY FOR
ACIMAK
feel sorry for
-e acımak, için üzülmek
FEEL SUSPICIOUS
KUŞKULANMAK
feel the lack of
eksikliğini hisset
feel the pinch
darda olmak
feel the same thing at the same time
aynı anda aynı şeyi hissetmek
feel thirst
susa
feel thirsty
susa
FEEL TIRED
YORULMAK
feel under the weather
keyfi bozuk olmak
FEEL UNEASY ABOUT SMTH.
ENDİŞELENMEK
FEEL UNEASY ABOUT SMTH.
TEDİRGİN OLMAK
feel up to
kendini belirli bir şeyi yapacak kadar güçlü hissetmek
feel up to sth
yapabilir durumda olmak
feel very sleepy
gözünden uyku akmak
feeler
(i). dokunan kimse veya sey, hisseden kimse veya sey; (zool). dokunac; (mak). kalinligi olcmeye mahsus arac; deneme kabilinden bir teklif veya bir sey. put out feelers agzini aramak, ne dusundugunu anlamaya calismak.
Feeler
1) Delik pergel; 2) Kopyalama düzeneği; Mastar ağzı
Feeler
Algılayıcı
FEELER
ANTEN
FEELER
DUYARGA
feeler
duyarga, anten, dokunaç
feeler
duygulu insan
feeler gage
hassas mastar
feeler gauge
kalınlık mastarı
Feeler gauge
Kalınlık mastarı; Kalınlık ölçeği
Feeler plate
Hassas levha
FEELING
ACIMA
FEELING
ALGI
FEELING
BAKIŞ AÇISI
FEELING
CANLI
FEELING
DOKUNMA
FEELING
DOKUNMA HİSSİ
FEELING
DUYARLI
FEELING
DUYGU
FEELING
DUYGULU
FEELING
DUYGUSAL
FEELING
GÖRÜŞ
FEELING
HASSAS
FEELING
HİS
FEELING
HİSSETME
FEELING
İZLENİM