Translate
"PARA"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
para
1. paraşütçü asker, 2. paragraf
PARA
PARAŞÜTÇÜ ASKER
para-
(onek) yakin; otesinde; ikinci derecede; benzer.
para-
(önek) ötesinde, yanındaki, gibi, tali, yarı
para-
benzer
para-
ötesinde
Para diplomacy
Tali diplomasi
para foul brood
Bacıllus’tan kaynaklanan; yavru çürükçül hastalığı
Para rubber
Brezilya kauçuğu
para virtualization
kısmi sanallaştırma
Paraaldehyde
Paraldehit
Para-aminobenzoic acid
Paraaminobenzoik asit
paraaortic
aortun yanında
para-aortic
aortun yanında
parabiosis
parabiyoz
Parabiosis
Yapışık ikizlik
parable
hayvanları konu alan kısa öykü
parable
i. icinde hakikat payi olan kisa alegorik hikaye; ifade edilmek istenileni benzetme veya kiyas yoluyle anlatan soz veya konusma; mesel.
parable
içinde gerçek payı olan kısa alegorik hikaye
parable
kısa hikaye
PARABLE
MESEL
parable
mesel, ibret alınacak öykü
parabola
i., geom. parabol.
parabola
parabol
PARABOLIC
PARABOLİK
parabolic
parabolik
Parabolic
Parabolsu
parabolic aerial
parabolik anten
parabolic antenna
parabolik anten
parabolic curve
parabolik eğri
Parabolic growth
Parabolsu büyüme
Parabolic growth rate
Parabolsu büyüme hızı
Parabolic growth rate law
Parabolsu büyüme hızı yasası (oksitlenme)
Parabolic hardening
Parabolsu sertleşme
Parabolic mirror
Parabol ayna
parabolic mirror
parabolik ayna
Parabolic reflector
Parabol yansıtıcı
parabolic reflector
parabolik reflektör
parabolic reflector
parabolik yansıtıcı
parabolic. -ical
s. benzetme veya kiyas yoluyle ifade edilen; geom. parabolik. parabolically z. benzetme veya kiyas yoluyle ifade ederek.
paraboloid
i., geom. parabolit.
paraboloid
paraboloid
paraboloid
paraboloit
Paraboloid condenser
Parabolsuyoğunlaç
paraboloid headlight
parabolik far
Paraboloid load displacement
Parabolsu yük ötelemesi
paraboloid of revolution
dönel paraboloit
paraboloid reflector
paraboloid yansıtıcı
paracardiac
parakardiyak
paracentesis
parasentez
paracentral
parasantral
Parachor
Öz işlev (kimya)
PARACHRONISM
KRONOLOJİK HATA
parachute
1.paraşüt, 2.paraşütle atlamak
parachute
i., f. parasut; f. parasutle atlamak; parasutle indirmek. parachutist i., ask. parasutcu.
parachute
paraşüt
PARACHUTE
PARAŞÜTLE ATLAMAK
parachute jumper
paraşütçü
Parachute troops
Paraşüt birlikleri
Parachutes
Paraşütler
Parachutes (including dirigible parachutes) and rotochutes
Paraşütler (yönlendirilebilen paraşütler dahil) ve rotoşütler; bunların parçaları
Parachutes and rotochutes, parts and accessories (including dirigible parachutes)
Paraşütler (yönlendirilebilen paraşütler dahil), rotoşütler, bunların aksam ve parçaları
PARACHUTIST
PARAŞÜTÇÜ
Parachuting
Paraşüt
parachutist
paraşütçü
paraclete
i. sefaatci; yardima cagrilan kimse. the Paraclete Ruhulkudus.
PARACLETE
ŞEFAATÇİ
paraconsistency
çelişkiye dayanaklı
paracrystalline state
kristallenme başlangıcı
Paracymene
Parasimen
parade
1.geçit töreni, 2.gezinti yeri, 3.gösteriş, 4.sıraya dizilmek, 5.gösteriş yapmak, hava atmak
PARADE
ALAY
parade
belirli bir düzen içinde geçmek
PARADE
DEFİLE
parade
f. gosteris yapmak; toren icin askeri siraya dizmek; saflar halinde gecirmek; gosteris yapmak icin dolasmak; kibirle gostermek; gosteri yaparak sokaklari dolasmak; yoklama veya talim icin toplanmak.
PARADE
GEÇİT
PARADE
GEÇİT TÖRENİ
PARADE
GEÇİT TÖRENİ YAPMAK
PARADE
GÖSTERİ
PARADE
GÖSTERİŞ
PARADE
GÖSTERİŞ YAPMAK
PARADE
TEFTİŞ İÇİN TOPLANMAK
parade
tören
parade
v.gösteri yap:n.gösteri
parade ground
tören meydanı
PARADIGM
KİP
PARADISE
CENNET
PARADISIAC
CENNET GİBİ
PARADISIAC
CENNETE AİT
PARADISIACAL
CENNET GİBİ
paradichlorobenzene (p-DCB); 1,4-dichlorobenzene
paradichlorobenzene (p-dcb); 1,4-diklorobenzen
paradigm
1. paradigma, dizi, 2. örnek, kip
paradigm
i. ornek, numune; gram cekim listesi.
paradigm
numune
paradigm
örnek
paradigm
yaklaşım
paradigm changing approach
yaklaşım değiştirme yöntemi
paradigm shift
Paradigma değişimi
paradigm shift
yaklaşım kayması
paradigmatic
dizi ile ilgili, dizisel
paradigmatic
örnek olarak
paradigmatics
dizibilim
paradise
1.cennet, 2.cennet bahçesi
paradise
cennet
paradise
i. cennet, Aden, cennet bahcesi; cennet gibi yer. fool’s paradise bos emeller uzerine kurulmus mutluluk.
paradox
çatışkı
PARADOX
ÇELİŞKİ
paradox
mantıkla çelişen ama doğru olan söz
paradox
paradoks
paradox
paradoks, yanıltmaç
paradox of information access
bilgiye erişim çelişkisi
PARADOXICAL
MANTIĞA AYKIRI GÖRÜNEN
paradoxic
paradoksik
paradoxical
çelişkili görünen, mantığa aykırı görünen
paradoxical
paradoksal
paradoxical
paradoksik
paradrop
paraşütle atmak
Paraelectric
Paraelektrik
PARAFFIN
PARAFİN
PARAFFIN
PARAFİN UYGULAMAK
PARAFFINE
PARAFİN
paraffin
i., f. mum, parafin; f. parafin tatbik etmek. paraffin i., paraffin oil ing. gazyagi.
paraffin
mum
paraffin
parafin
paraffin oil
gazyağı
Paraffin oil (Kerosene)
Gaz yağı
Paraffin series
Parafin dizisi
Paraffin wax
Mum
paraffin wax
parafin
paraffin wax
parafin mumu
paraffin wax may precipitate
Parafin mumu birikimi
Paraformaldehyde
Paraformaldehit
paraglider
planör paraşüt
Paragliders
Yamaç paraşütleri
paragliding
kişilerin sırtlarına iliştirilmiş paraşütvari bir sayvanla belli bir yükseklikten atladıkları havacı
paraglossa
küçük dil
paragoge
kelime eki
Paragon
1)100 karat üstü kusursuz elmas;2)Çok iri yuvarlak inci 3)20 puntoluk harf
paragon
en iyi örnek
PARAGON
ERDEM ÖRNEĞİ
paragon
i. mukemmel oldugu kabul edilen ornek, numune; matb. yirmi puntoluk harf, irice bir cesit harf.
PARAGON
KUSURSUZLUK ÖRNEĞİ
paragon
mükemmel numune
paragon
numune
Paragon steel
Paragon çeliği
Paragonite
Paragonit
paragraph
bent
PARAGRAPH
FIKRA
Paragraph
Fıkra, paragraf
paragraph
i., f. paragraf, bent, fikra; paragraf isareti; f. yaziyi paragraflara ayirmak; bir paragrafta ifade etmek. paragraph’ic (aI) s. fikra kabilinden. pa ragraphist i. fikra yazari.