Translate
"Pick"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
Pick
1) Mekik atma; 2) Argaç; Atkı (dokuma)
pick
1.seçmek, seçip ayırmak, seçip almak, 2.toplamak, koparmak, 3.ayıklamak, sıyırmak, kemirmek, 4.sivri bir aletle kazmak, açmak/kırmak, 5.karıştırmak, 6.seçme, seçenek, seçim, 7.kürdan, 8.kazma
pick
almak
pick
aşırmak
pick
ayıklamak
pick
ayırmak
pick
çalmak
pick
çıkartmak
pick
delmek
pick
devşirmek
pick
dürtme
pick
gagalamak
pick
gelişmek
pick
i. kazma; kurdan; mizrap; secme hakki veya firsati; elle toplanan meyva miktari; ucu sivri bir sey ile, durtme.
pick
ilerlemek
Pick
kazma
pick
kazmak
pick
kazmak delmek toplamak seçmek
pick
kürdan
pick
mızrap
pick
seçmek
pick
topla
pick
toplamak
Pick
TOPLAMAK, SEÇMEK
pick
toplanmak
pick
yolmak
pick (it) up on the first ring
ilk çaldırışta telefona bakmak
pick (it) up on the first ring
ilk çaldırışta telefona cevap vermek
pick (it) up on the first ring
ilk çaldırışta telefonu açmak
pick a quarrel
kavga çıkarmak
pick and choose
çok dikkatli seçmek
pick at
(yemeği) isteksizce yemek
pick at
ye
pick at one’s food
tabağındaki yemekten pek az yemek
pick hammer
martopikör, kazar çekiç
pick holes in sth
kusur bulmak, ince eleyip sık dokumak
pick oakum
1. üstüpü kullanmak, 2. kodesde yatmak
pick off
birer birer vurmak
pick off
kopar
pick on
(suçlayacak adam) bulmak, seçmek
pick on
seç
pick out
1. seçmek, 2. görmek, fark etmek
pick out
seç
pick over
ayıkla
pick over
ayıklamak
pick pocket
yankesici
pick sb’s pocket
-in cebinden bir şey yürütmek
pick to pieces
çekiştirmek, çürütmek (sav)
pick up
(cinsel ilişki için) arkadaş bulmak
pick up
1. tutup kaldırmak, 2. gelişmek, ilerlemek, 3. elde etmek
pick up
al
pick up
almak
pick up
almak (bir yere gelip/gidip birini)
pick up
almak (daha aşağı bir yerde duran şeyleri)
pick up
almak (radyo/televizyon istasyonunu/telsiz sinyalini)
pick up
kaldığı yerden devam etmek
pick up
kaldırmak (daha aşağı bir yerde duran birini/bir şeyi)
pick up
pratik yaparak öğrenmek
pick up
toplamak (daha aşağı bir yerde duran şeyleri)
pick up line
karşı cinsi ayartma sözleri
pick up line
karşı cinsi tavlama sözleri
pick up stompies (south africa)
sadece sonunu duyduğu bir lafa karışmak
pick up stompies (south africa)
sadece sonunu duyduğu bir lafın içine dalmak/arasına girmek
pick up the tab
parayı çekmek
pick vision
akıllı gözlük ile sipariş toplama
pickaback
sırtta
pickaback
z. omuzda, sirtta.
pick-a-back
omuzda, sırtta
pickaninny
i., asag. zenci cocuk .
pickax
i. kazma.
pickax
kazma
Pickaxe
Kazma
Picked ore
Toplama cevher; Tavuklanmıştöz
Picked shoe
Gaga burunlu ayakkabı
pickedover
s. elde kalan, elenmis.
picker
i. toplayici sey veya kimse; pamuk atma makinasi; herhangi bir deligi temizlemeye mahsus alet.
picker
seçici
picker
seçici, toplayıcı
picker
toplayıcı
pickerel
i. Kuzey Amerika’ya mahsus bir tur turnabaligi, zool. Esox lucius.
pickerel
turna balığı
picket
1.grev gözcüsü, 2.kazık, 3.ileri karakol, 4.gözcülük etmek
picket
bir grup grev gözcüsü
picket
bir grup nöbetçi asker
picket
kazık
picket
posta
picket
v.kazıkla etrafını çevir:n.kazık
picket fence
kazıklardan yapılmış çit
picket fence
tahta parmaklık
picket line
grev hattı
picket rope
kazık ipi
Pickets
Kazıklar
picking
aşırma
picking
darlık
picking
i. toplama; toplanilan sey; cog. toplanilacak artiklar; asirma; asirilan sey. slim pickings k.dili kitlik, darlik, imkansizlik.
picking
imkânsızlık
picking
toplama
picking up what you’re laying down
ne demek istediğini anlıyorum
pickings
avanta
Pickle
1) Turşu; Salamura 2) Paklama çözeltisi; Paklayıcı
pickle
1.turşu, 2.turşu suyu, 3.turşusunu kurmak
pickle
salamura
pickle
salamura yapmak
Pickle
Salatalık turşusu
Pickle
Turşu
pickle
v.turşu yap:n.salatalık turşusu
pickle barrel
salamura fıçısı
Pickle basket
Paklama sepeti; Yenim dirençli sepet
Pickle brittleness
Paklama gevrekliği(çelik)
Pickle juice
Turşu suyu
Pickle liquor (Pickle)
Paklama çözeltisi; Paklayıcı
Pickle patch
Yapışık tufal
Pickle pills
Paklama hapları
Pickle stain
Paklama lekesi
Pickle, prepared or preserved by vinegar or acetic acid
Turşular - sirke veya asetik asit kullanılarak hazırlanmış veya saklanmış
pickled
1.turşu halinde, 2.sarhoş, matiz
Pickled
Paklanmış; Paklanık
Pickled
Salamuralanmış
pickled
v.turşu yap:adj.turşusu yapılmış
Pickled anchovies
Hamsi salamura
Pickled beets
Pancar turşusu
Pickled cucumbers
Salatalık turşusu
Pickled fish
Salamura balık
Pickled gherkins
Kornişon turşusu
Pickled goat leather
Tuzlanmış keçi derisi
Pickled herrings
Salamura ringa balığı
Pickled pepper
Biber turşusu
Pickled sheet
Paklanmış sac; dekape sac
Pickled steel sheet
Paklanmış çelik sac; dekape çelik sac
Pickler
Paklama tankı; Paklak
Pickles
Turşu
Pickling
Asitle temizleme (örn:kazan borularını)
pickling
dekapaj, paklama
pickling
n.paklama:v.pakla:prep.paklayarak
Pickling
Paklama; Asitleme
Pickling
Pas vs. temizleme banyosu
Pickling basket
Paklama sepeti
Pickling bath
Paklama yunağı, asitleme banyosu
Pickling compound
Paklama bileşiği
Pickling defect
Paklama bozukluğu
Pickling inhibitor
Paklama önleyicisi
Pickling line
Paklama hattı; Asitleme hattı
Pickling preparations
Dekapaj (temizleme) müstahzarları; eritkenler; hazır vulkanizasyon hızlandırıcı maddeler; kauçuk veya plastikler için plastikleştirici bileşikler ve stabilizatörler; başka yerde sınıflandırılmamış katalitik müstahzarlar; başka yerde sınıflandırılmamış kar
Pickling preparations for metal surfaces
Metal yüzeyler için dekapaj (temizleme) müstahzarları
Pickling rack
Paklama kafesi
Pickling solution
Paklama çözeltisi
Pickling tank (Pickler)
Paklama tankı; Paklak
Pickling temperature
Paklama sıcaklığı
Pickling test
Paklama deneyi
picklock
hırsız