Translate
"Some"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
some
(sonek) -ci, -ce: quarrelsome.
some
(sonek) cisim: chromosome.
Some
1.BAZI, BİRKAÇ 2.YAKLAŞIK
some
1.biraz, 2.birkaç, 3.bazı, kimi, keybir, 4.yaklaşık, 5.biraz, oldukça, 6.bazısı, bazıları, kimi, 7.bir bölümü, bazı bölümleri, bazı kısmı
SOME
ACAYİP
SOME
AMMA
SOME
AŞAĞI YUKARI
some
bazı
some
bazı biraz
SOME
BİR
SOME
BİR PARÇA
SOME
BİRAZ
some
birkaç
SOME
BİRTAKIM
SOME
CİVARINDA
SOME
ÇOK
SOME
ÇOK İYİ
SOME
EPEY
some
epeyce
SOME
KİMİ
SOME
NE BİÇİM
some
s., z., zam. bazi; bir; birtakim; birkac, biraz, bir miktar, bir hayli, epeyce; A.B.D., k.dili. hatiri sayilir; z. yaklasik olarak, takriben; zam. bazi.
SOME
SÜPER
SOME
TAKRİBEN
SOME
YAKLAŞIK
some are more equal than others
herkes eşittir ama bazıları daha eşittir
some creature’s time has come
zamanım geldi
Some day
Bir gün
SOME DAY
GELECEKTE
Some day
günün birinde
Some day or other
bir gün
Some day or other
Günün birinde
Some few
Bazıları
Some few
bir kaç kişi
some few
çok, oldukça fazla
Some fine day
Allah’ın bir gününde
Some fine day
birgün
Some fine day
günün birinde
Some gate
Bazı yer
some like
gibi
some little
çok, oldukça fazla
Some more
Biraz daha
some of
in bazıları
some of them
bazıları
some of them
onların bazıları
some of these books
bu kitaplardan bazıları
some people just don’t know when to give up
bazı insanlar nerede/ne zaman duracağını bilmiyorlar/bilmezler
some people just don’t know when to quit
bazı insanlar nerede/ne zaman duracağını bilmiyorlar/bilmezler
some people just don’t know when to stop
bazı insanlar nerede/ne zaman duracağını bilmiyorlar/bilmezler
Some roads are open for traffic some are not
Bazı yollar trafiği açık bazıları kapalı
Some sort of
her hangi
Some sort of
Şöyle bir
some text
bir kısım metin
some time ago
bir süre önce
Some time later
Bir zaman sonra
some years earlier
birkaç yıl önce
some years later
birkaç yıl sonra
somebody
1.biri, birisi, 2.önemli birisi
somebody
bir kimse
somebody
biri
somebody
birisi
SOMEBODY
ÖNEMLİ KİMSE
SOMEBODY
ŞAHSİYET
somebody
zam., i. biri, birisi, bir kimse; i. hatiri sayilir kimse, buyuk sahsiyet.
somebody could care less
umurlarında değil
somebody would not be caught dead
(bir şeyi) hayatta yapmamak/giymemek/olmaz
somebody’s face doesn’t fit
bu iş ona uygun değil
somebody’s in there
içeride biri var
somebody’s looking out for you
birileri sizi kolluyor
someday
bir gün, ilerde, gelecekte
someday
z., A.B.D., k.dili. bir gun.
somehow
1.her nasılsa, ne yapıp edip, bir yolla, 2.nasıl olduysa, 3.her nedense, nedense
somehow
ama öyle ama böyle
SOMEHOW
BİR ŞEKİLDE
SOMEHOW
BİR TÜRLÜ
somehow
her nasılsa
SOMEHOW
HER NEDENSE
somehow
nasıl olmuşsa
somehow
nasıl olsa
somehow
nasıl olursa
somehow
nasılsa
somehow
ne yapıp edip
somehow
z. bir yolunu bulup, her nasilsa. somehow or other her nasil olursa olsun.
Somehow or other
Her nasıl olsa
somehow or other
her nasıl olursa olsun
somehow or other
nasıl olsa
someone
bir kimse
someone
biri
someone
birisi
SOMEONE
ÖNEMLİ KİMSE
SOMEONE
ŞAHSİYET
someone
zam., i. birisi; i. bir kimse.
someone else
başkası
someone else’s
başkasının
Someone is ringing the bell
Birisi zili çalıyor
someone’s own signature
kendi imzası
someone’s right hand
en yakın arkadaş
someone’s time has come
zamanım geldi
someplace
1. bir yere, 2. bir yerde
someplace
z., k.dili. bir yere, bir yerde.
somersault
1.takla, 2.takla atmak
SOMERSAULT
PERENDE
SOMERSAULT
PERENDE ATMAK
SOMERSAULT
SALTO
SOMERSAULT
TAKLA
SOMERSAULT
TAKLA ATMAK
somersault
v.takla at:n.takla
somersault , somerset
i., f. taklak, perende; f. taklak atmak, perende atmak.
somersault , somerset
perende
somersault , somerset
taklak
SOMERSET
BRİTANYA’NIN BİR KONTLUĞU
SOMETHING
BİR ŞEY
SOMETHING LIKE
AŞAĞI YUKARI
SOMETHING LIKE
YAKLAŞIK OLARAK
SOMETHING OF
BİRAZ
something
1.bir şey, 2.(hiç yoktan iyi) bir şey
something
bir şey
something
falan
something
i. bir sey; bir parca sey; olaganustu bir sey; falan.
something doesn’t feel right
sanki ters giden bir şeyler var gibi
something is not right
bir şeyler yolunda değil
something is not right
birşeyler yolunda değil
something like
gibi
something like
gibi bir şey, yaklaşık, civarında
Something like
ihtimal ki
something of
gibi bir şey, bir tür
Something of the kind
Öyle bir şey
something really cool happened today
bugün müthiş bir şey oldu
something really interesting happened today
bugün çok ilginç bir şey oldu
something wrong?
ters bir şey mi var?
something you don’t want is dear at any price
bir şey sadece fiyatı ucuz olduğu için alınmaz
something’s not right
bir şeyler yolunda değil
something’s not right here
burada doğru olmayan bir şey var
SOMETIME
BAZEN
SOMETIME
BİR ARA
SOMETIME
BİR GÜN
SOMETIME
BİRGÜN
SOMETIME
ESKİ
SOMETIME
GÜNÜN BİRİNDE
SOMETIME
ÖNCEKİ
SOMETIMES
ARA SIRA
SOMETIMES
BAZEN
sometime
1.bir ara, 2.eski
sometime
bazen
sometime
eski
sometime
evvelce
sometime
ilerde
sometime
s., z. eski, sabik; z. bir zaman, ilerde, evvelce.
sometime
sabık
Sometime last year
Geçen sene içinde