Translate
"ag"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
ag
gümüş
aga
(i). aga
aga
ağa
AGAIN
AYRICA
AGAIN
BİR DAHA
AGAIN
GENE
AGAIN
TEKRAR
AGAIN
ÜSTELİK
AGAIN
YENİDEN
AGAIN
YİNE
AGAIN AND AGAIN
DEFALARCA
AGAIN AND AGAIN
TEKRAR TEKRAR
AGAINST
ALEYHİNDE
AGAINST
ALEYHTE
AGAINST
AYKIRI
AGAINST
DAYALI
AGAINST
KARŞI
AGAINST
TERS OLARAK
AGAINST THE GRAIN
İSTEKSİZCE
AGAINST THE GRAIN
TERSİNE
AGAINST THE RULES
KURALLARA AYKIRI
AGAINST THE SUN
Saat yelkovanının aksine hareket.
again
(z). tekrar, yine, bir daha; bundan baska. as much again bir misli daha. now and again ara sira, zaman zaman, bazen. tirne and again tekrar tekrar, defaatle.
again
1.bir daha, tekrar, yine, yeniden, gene, 2.bundan başka, ayrıca
again
bir daha
Again
BİR DAHA;YİNE
again
diğer açıdan
again
diğer bir taraftan
again
diğer taraftan
again
diğer yandan
again
tekrar
again
yeniden
again
yine
again and again
tekrar tekrar
again and again
tekrar tekrar, defalarca
Against
(prep) karşı
against
1.-e karşı, 2.-e doğru, 3.-e zıt yönde, -e karşı, 4.-e aykırı, karşı, 5.-e değecek şekilde
against
aleyh
against
aleyhinde
Against
Aleyhine
against
aykırı
against
e karşı
against
edat karsi, muhalif, aleyhinde, aykiri. He is against reforms. O adam reform dusmanidir. over against ona karsi, karsilik olarak; karsi karsiya; karsisinda, mukabil.
against
karşı
Against
KARŞI, ZIT
against
muhalif
against
mukabil
Against all
Bütün engellere rağmen
against all risks
tüm risklere karşı
Against cash
Peşin para karşılığında
against nature
doğaya aykırı
Against receipt
Makbuz karşılığı
Against the clock
Zamana karşı
against the grain
doğasına aykırı
against the law
yasaya aykırı
Against the odds
Bütün engellere rağmen
Against the sun
Güneş karşısında olarak; sağdan sola
agalactia
süt olmaması
Agalite
Lifli magnezyum silika; agalit
agalloch
(i). odagaci (bot). Aquilaria agallocha.
agalloch
ödağacı
agamas
sırtı dikenli kertenkele
agamete
gametsiz
agamic
agamik, eşeysiz
agamist
evliliğe karşı olan kişi
agamogenesis
eşeysiz üreme
agamous
(s)., (bot). eseysiz.
agamous
eşeysiz
aganglionic
agangliyonik
aganglionosis
agangliyonozis
agape
(i). sevgi, muhabbet.
agape
(s). hayretten agzi acik kalmis, sasirmis, saskin.
agape
1. afallamış, şaşırmış, hayretten ağzı açık kalmış, 2. sevgi, muhabbet
AGAPE
AĞZI AÇIK KALMIŞ
AGAPE
MERHAMET
agape
muhabbet
agape
sevgi
AGAPE
ŞAŞIRIP KALARAK
AGAPE
ŞAŞIRIP KALMIŞ
agape
şaşkın
agaphite (min)
agafit, şark firuzesi
agar
(i). bazi deniz yosunlarindan elde edilen jelatinimsi bir madde.
agar
agar
agar agar
agar agar
Agar Diffusion Method
Katı Diffüzyon Yöntemi
Agar diffusion test
Agar yayınma deneyi
Agar Medium
Katı Besiyeri
Agar Slant
Yatık Agar
agar-agar
agaragar, jeloz
Agar-agar
Deniz yosunu jelatini
agar-agar solution
agaragar eriyiği
agaric
(i). katran kopugu, (bot) Agaricus campestris.
agaric
katranköpüğü
Agaric mineral
Agarik minerali
Agarose Gel
Agaroz Jel
agastria
agastri
agastric
agastrik
agate
(i). akik tasi; bilye; (matb). 5 1/2 puntoluk harf agateware (i). renkli emay.
agate
1. akik, yüzük taşı, 2. bilye
Agate
Agat; Akik; Kantaşı
agate
akik
agate
akik taşı
AGATE
BİLYE
AGATE
KANTAŞI
AGATE
MİSKET
Agate gray
Açık sarı
Agate jasper
Akikli yeşimli kuvarz
agate line
bilye yolu
agate mortar
akik havan
Agate opal
Opalleşmiş akik
Agate shell
Akikli deniz kabuğu
Agate ware
Damarlı çömlek
agateware
renkli emay
agathism
her şeyin nihayetinde iyi ile sonuçlanacağına inanan düşünce akımı
agathology
her şeyin nihayetinde iyi ile sonuçlanacağına inanan düşünce akımı
agave
(i). agav, Amerika’da yeti, sen sabir otu, (bot). Agave.
agave
agav
agave
sabır otu
agave americana
sabır otu
agave family
sabır otu familyası
AgCl Keratin
Keratin
age
(f). yaslanmak, ihtiyarlamak, kocamak: eskitmek aged (s). yasli, ihtiyar aged (s). yillanmis, dinlendirilmis (icki); yasindaki .
AGE
1)Bir gök cisminin oluşmaya başladığı günden bugüne kadar geçirdiği zaman süresi. 2)Yeni ve dolunay zamanı ile takip eden springtide yüksek su zamanı arasındaki fark.
Age
1.YAŞ 2.ÇAĞ
AGE
ASIR
age
çağ
AGE
DEVİR
AGE
ERGİNLİK
AGE
İHTİYARLAMAK
AGE
REŞİT OLMA
age
v.yaşlan:n.yaş
age
yas
AGE
YAŞ
age
yaş, yaşlılık, rüşt, çağ, çok uzun zaman, asır, yaşlanmak, ihtiyarlamak, eskimek, ihtiyarlatmak, eskitmek, (şarap, vb.) yıllanmak, yıllandırmak
AGE
YAŞLANDIRMAK
AGE
YAŞLANMAK
AGE
YAŞLILIK
AGE
YIPRATMAK
age at last birthday
son doğum günündeki yaş
age circle
yaş halkası
age class
yaş sınıfı
age class distribution
yaş sınıfı dağılımı
age determination
yaş belirleme
age group
yaş grubu
Age hardenable
Yaşlandırılabilir
age hardenable alloy
yaşlanabilir alaşım
Age hardenable alloy
Yaşlandırılabilir alaşım
Age hardenable aluminium alloys
Yaşlandırılabilir aluminyum alaşımları
age hardenable nickel
yaşlanabilir nikel
age hardenable steel
yaşlanabilir çelik