Translate
"disc"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
disc
(bak). disk.
disc
1.yuvarlak yüzey, 2.yuvarlak şey, 3.disk, plak, 4.disk
disc
disk
disc
disk, yuvarlak plaka, kurs
Disc (disk)
Disk
Disc and diaphragm turbine
Rotoru diskli tip türbin
Disc and shaft design
Diskli tip dizayn (türbin rotorlarında)
Disc angle
Supap kafası oturma yüzü açısı
Disc brakes
Disk frenler
Disc brakes
Disk frenler, düz aynalıfrenler
Disc crusher
Çarklı kırıcı
Disc grinder
Çarklı taşlayıcı
Disc grinding
Çarklı taşlama
Disc harrows
Diskarolar (diskli tırmıklar)
disc jockey
diskcokey
disc jockey
diskcokey, plak sunucu
Disc microtome
Döner çarklı mikrotum
Disc pelletizer
Disk topaklayıcı, disk peletleyici
Disc polisher
Çarklı parlatıcı
Disc rotor
Diskli tip rotor (türbinlerde)
Disc saw
Çembersel testere; Dairesel testere, dairesel bıçkı
disc wheel
diskli tekerlek
Disc wheel
Rotor diski (türbinlerde)
discant
meraklı olunan konu hakkında uzun uzadıya tartışmak
discard
(f)., (i). atmak, Iskartaya cikarmak, ihrac etmek, tardetmek, kovmak; iskambil kagit atmak, bos kagit oynamak; (i). atma, cikarma; bos kagit.
discard
at
discard
atılmış şey
discard
atma
discard
atmak
discard
atmak (çıkarmak gibi)
discard
atmak, ıskartaya çıkarmak, başından atmak
discard
çıkarma
discard
göz ardı etmek, atmak
Discard
Iskarta
discard
kovmak
discard
v.at:n.atma
discard eligibility
eleme kriteri
discard, to
gözden çıkarmak
discarded
v.at:adj.atılmış
discarded packet
boğulan paket
discern
(f). ayirt etmek, tefrik etmek; sezmek, gormek, anlamak, farkina varmak, idrak etmek. discernible (s). fark edilebilir, gorulebilir. discernibly (z). gorulecek surette, asikar olarak.
discern
(güçlükle) görmek, farketmek, ayırdetmek, seçmek
discern
anlamak
discern
ayırt et
discern
ayırt etmek
discern
ayırt etmek fark etmek
discern
fark etmek
discern
görmek
discern
sez
discern
sezmek
discern
temyiz etmek
discernible
1. fark edilebilir, görülebilir, 2. sezilebilir
discernible
görülebilir
discerning
(s). idrak eden, anlayan, zeki. discerningly (z). idrak ederek, anlayarak.
discerning
n.anlayışlı:v.sez:prep.sezerek
discerning
zeki, anlayışlı, sezişi güçlü
discernment
(i). idrak, akil, muhakeme; gorus, sezis, basiret, feraset.
discernment
1. görüş, seziş, 2. idrak, kavrama, 3. muhakeme
discernment
akıl
discernment
basiret
discernment
feraset
discernment
görüş
discernment
idrak
discernment
muhakeme
discernment
seziş
discharge
(f). yuk bosaltmak (gemi); cikarmak, akitmak; top veya tufekle ates etmek; odemek; ifa etmek (vazife); gorevine son vermek, isten cikarmak: terhis etmek; ihrac etmek; serbest birakmak; (elek). cereyani bosaltmak; agartmak, rengini acmak.
Discharge
1)Boşal(t)ım, atım 2) Atık
discharge
ağartmak
discharge
akıntı
discharge
akış
discharge
akıtmak
discharge
azil
discharge
boşalım
discharge
boşaltım; yük boşalımı
discharge
boşaltma
discharge
boşaltma salıverme terhis
discharge
cerahat
discharge
cereyan
discharge
çıkarmak
discharge
deşarj etmek
Discharge
Deşarj, boşaltma
discharge
dışarı vermek
Discharge
İbra, aklama, salıverme
discharge
ifa
discharge
ihraç
discharge
izin
discharge
ödeme
discharge
ödemek
discharge
taburcu etmek (hastayı)
discharge
1.(yük) yerine getirmek, yapmak, 2.boşaltmak, 3.tahliye etmek, 4.(borç) ödemek, 5.(silah, ok, vb.) ateşlemek, atmak, 6.(gaz, sıvı, vb.) akıtmak, çıkarmak, göndermek, 7.akmak, çıkmak, 8.yerine getirme, yapma, 9.boşaltma, 10.tahliye, 11.terhis, 12.ateş etme
discharge
tahliye etmek
discharge
tart
discharge
terhis
discharge
v.boşalt:n.boşalma
discharge
v.yük boşalt:n.yük boşaltma
discharge
yol vermek
discharge bridge
boşaltma köprüsü
Discharge canal
Deşarj kanalı
Discharge capacity
Deşarj kapasitesi
Discharge channel
Deşarj kanalı
discharge circuit
boşaltma devresi
discharge coefficient
boşaltma katsayısı
Discharge coil
Deşarj bobini
discharge current
deşarj akımı
Discharge device
Boşaltım aygıtı; Ayırıcı aygıt
Discharge electrode
Boşaltım elektrodu
Discharge electrode
Püskürtme elektrodu (elektrofiltrelerde)
Discharge end
Çıkış ucu
Discharge flow
Debi
discharge from employment
işten çıkarmak
Discharge gate
Çıkış suyu kapağı, emme borusu kapağı (hidrolik santrallarda)
Discharge head
Basma yüksekliği
discharge hormones
hormon salgılamak
discharge lamp
boşalmalı lamba
Discharge lamps
Deşarj ampulleri
Discharge lamps
Deşarj lambaları; morötesi veya kızılötesi lambalar; ark lambaları
Discharge of the budget execution
Bütçe uygulamasının aklanması
Discharge opening
Boşaltma deliği
Discharge pipe
Boşaltım borusu
discharge pipe
boşaltma borusu
Discharge plate
Püskürtme plakası, püskürtme elektrodu (elektrofiltrelerde)
discharge port
boşaltma limanı
Discharge potential
Boşaltım gerilimi
Discharge pressure
Basma basıncı
discharge printing
aşındırma baskı
discharge rate
deşarj hızı
Discharge resistor
Deşarj direnci (jeneratör rotor sargılarında)
Discharge tube
Boşalım borusu (fiz.)
discharge tube
deşarj tüpü
discharge valve
boşaltma valfı
Discharge velocity (chimney)
Baca çıkış hızı
discharge voltage
deşarj voltajı
Discharge weight belt
Ağırlık boşaltmakayışı
Discharge, release of debt, acquittal
İbra
discharge, to
boşaltmak (enerji)
dischargeability
aşındırılabilirlik
Discharged
Boşaltık; Boşaltılmış
Discharged
İfa edilmiş
discharged
v.boşal:adj.boşalmış
discharged air
Atık hava, atılan hava
Discharged Document
Kapatılmış belge
Discharged dust
Boşaltık toz
Discharging
Boşaltma
discharging agent
aşındırma maddesi
discharging berth
boşaltma limanı
Discharging declaration
Gümrük beyanı
Discharging electrode
Püskürtme elektrodu
discharging time
Boşaltma süresi/zamanı
disciform
(s). plak veya disk seklinde.
disciple
(i). taraftar, murit, talebe; havari. discipleship (i). taraftarlik, talebelik; havarilik.