Translate
"float"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
float
(f). yuzmek, batmamak, su yuzunde durmak, su yuzunde gitmek; hava akimina kapilarak suruklenmek; hayal gibi hareket etmek, dolasmak; yuzdurmek; su basmak; sala yuklemek; (hisse senetlerini ve tahvilleri) satisa arzetmek; yaymak, nesretmek.
float
(i). su ustunde yuzen herhangi bir sey; sal; olta mantari; samandira, duba; gecit resminde kullanilan suslu araba; (den). pervane tahtasi; mala; dondurmali gazoz; (cog). tiyatro sahnesinin on kismindaki isiklar.
Float
1) Sal, şamandıra, duba; 2) Yüzer top; 3) Granitten çökeltme cukuru
FLOAT
1)Yüzerlik hali. 2)Makinesiz,dümensiz şat. 3)Tek dişli kaba eğe. 4)Bir valf yada musluğu çalıştıran yüzer şamandıra.
float
1.yüzmek, batmadan yüzmek, suyun üstünde kalmak, 2.yüzdürmek, 3.havada süzülmek, uçmak, 4.hisse senedi satarak iş kurmak, 5.(söylenti, vb.) yaymak, dolaştırmak, 6.hafif şamandıra, duba, 7.sergi arabası, 8.birikmiş para, gerekince kullanmak için ayrılmış p
FLOAT
BATMAMAK
Float
Bolluk
FLOAT
DALGALANMAK
FLOAT
DOLAŞMAK
FLOAT
DÖNER SERMAYE
FLOAT
DUBA
FLOAT
KURMAK (ŞİRKET)
float
mala
float
neşretmek
FLOAT
OLTA MANTARI
FLOAT
PİYASAYA ÇIKARMAK
FLOAT
SAL
float
su üstünde durmak
FLOAT
SU ÜZERİNDE DURMAK
FLOAT
SÜZÜLMEK
FLOAT
ŞAMANDIRA
Float
Şamandra
float
ticari bir iş için sermaye tedarik etmek
float
v.yüz:n.yüzme
FLOAT
YAYMAK
float
yüz
Float
yüzmek, batmamak, su yüzünde durmak, su yüzünde gitmek
Float and sink analysis
Yüzdürme- çökeltme çözümlemesi (kömür)
Float bath
Kalay banyosu (cam)
Float bridge
Sallı köprü
float charge
kullanım şarjı
float gage
şamandıralı gösterge
Float glass
Yüzdürme cam; düz cam, flot camı
Float glass and surface ground or polished glass, in sheets, but not otherwise worked
Float cam ve yüzeyi cilalanmış veya parlatılmış cam, levha halinde (başka şekilde işlenmemiş)
Float glass process
Yüzdürme cam süreci
float needle
şamandıra iğnesi
FLOAT OFF
Yüzdürmek,yüzmek (Come afloat).
Float switch
Şamandıralı şalter
Float trap
Şamandıralı kondenstop
float valve
karbüratör supabı
Float valve
Şamandıralı valf
float valve
yüzertoplu vana
float vibrator
yüzer vibratör
floatability
yüzebilirlik
floatable
yüzebilir
FLOATATION,CENTER OF
Geminin meylettiği veya trim yaptığı nokta.Su alanı merkezi.
Floatation
Yüz(dür)me
floatation
yüzdürme
Floatation cells
Yüzdürme gözeleri
Floatation mill
Yüzdürme tesisi
Floatation mixture
Yüz(dür)me karışımı
Floatation process
Yüz(dür)me süreci
Floatation reagents
Yüzdürme ayıraçları
Floatation tank
Yüz(dür)me tankı
floater
(i). yuzen kimse veya sey; bir isten obur ise gecen kimse; cesitli yerlerde kanuna aykiri olarak oy kullanan kimse.
floater
1. kurucu, 2. devlet tahvili
FLOATER
APTALLIK
FLOATER
KURUCU
Floater
Yüzegen, flatör (cam)
Floater hole
Yüzdürücü giriş deliği
floathing mark
ölçü markası-
FLOATING
DALGALANAN
FLOATING
DEĞİŞEN
FLOATING
GEZİCİ
FLOATING
SABİT OLMAYAN
FLOATING
YÜZEN
FLOATING
YÜZER
FLOATING CAPITAL
DÖNER SERMAYE
FLOATING CLAUSE
Geminin daima yüzer halde olacağını ifade eden (Vessel always lie safely afloat) bir kiralama koşulu.
FLOATING HARBOUR
Yüzer dalgakıranla korunan liman.
FLOATING POLICY
Açık,serbest poliçe.Abonman poliçesi.Sigortayı genel hükümlerde tarif eden sigorta poliçesi.Yükleyici tarafından toptan bir değer üzerinde yapılan poliçe.Yük yüklendikçe yüklenen değer poliçeden düşürülür.
floating
değişken, yerleşik olmayan, durağan olmayan, hareketli
floating
detay kaydırma
floating
gezici
floating
kayan
floating
n.değişen:v.yüz:prep.yüzerek
floating
n.kayan:v.yüz:prep.yüzerek
Floating
Perdah
floating
seyyar
Floating
Sürgülü fren kaliperi
Floating action controller
İntegral tutumlu regülatör
Floating and underwater mines
Yüzen ve su altı mayınları
floating assets
döner sermaye, cari aktifler
Floating barriers for preventing oil pollution
Petrol kirlenmesini önlemek için yüzen bariyerler
Floating bearing
Hareketli yatak, gezer yatak
floating bridge
yüzer köprü
Floating bridges
Yüzer köprüler
floating capital
döner sermaye, işletme sermayesi
Floating Control Action
Yüzer Etkili Denetim
Floating cranes
Yüzer vinçler
floating debt
dalgalı borç
floating debt
kısa vadeli borç
Floating die
Gezici kalıp
Floating dock
Tarak tekneleri
floating dock
yüzer havuz
Floating drilling platforms
Yüzer tip sondaj platformları
Floating drydocks
Yüzer havuzlar
floating exchange rate
dalgalı döviz kuru
Floating exchange rate
Dalgalı kur
Floating exchange rate regime
Dalgalı kur rejimi
Floating Exchange rate system
Dalgalı döviz kuru sistemi
floating firing pin
boyu ancak aldığı darbeyle kovan kapsülüne vuracak şekilde yapılmış iğne
floating island
yüzer ada
Floating layer emulsion cleaner
Yüzer katmanlı sütsü temizleyici
Floating lever
Geri besleme kolu (türbin reglajında)
floating lines
ölçü hatları
floating load
yüzen yük
Floating matter
Yüzer madde
floating money
dalgalı para
floating network
topraksız devre
Floating or submersible drilling or production platforms
Yüzer veya dalgıç tip sondaj ya da üretim platformları
Floating Pictogram Technology (FPT)
Kayan Simgesel Yazı Teknolojisi
floating pier
dubalı iskele
Floating plug
Gezici tıpaç (boru çekme)
Floating plug
Yüzer malafa
floating point
kayan noktalı
floating point arithmetic
kayan noktalı aritmetik
floating point operation (flop)
kayan noktalı işlem
floating point operation per second (flops)
saniyede kayan noktalı işlem
floating point operations (FLOPS)
kayan (yüzer) nokta işlemleri
floating point representation
kayan noktalı gösterim
floating point represntation
kayan ayrımlı gösterim
Floating Point Unit
Kayan Nokta Ünitesi
Floating policy
Abonman sigortası
floating population
gelip geçici nüfus
Floating production facility
Yüzer tip üretim tesisleri
Floating rate
Ayar hızı, kapama hızı (kontrol sistemlerinde)
Floating Rate
Dalgalı Kur
Floating rate interest
Değişken oranlı faiz
floating rate note
değişken faiz oranlı tahvil
floating rate of exchange
dalgalı döviz kuru
floating rib
göğüs kemiğine ulaşmayan kaburga kemiği
Floating roll
Yüzer merdane, hareketli merdane (cam)
Floating speed
Yüzme hızı
Floating storage unit
Yüzer depolama üniteleri
Floating structures
Yüzer yapılar
floating trade
deniz ticareti
floating vote
kararsız seçmen
floating voter
kararsız seçmen
floating wharf
dubalı iskele
floating zero
kayan sıfır
Floating zone
Yüzdürme bölgesi (tek örüt)
floating zone
yüzer bölge
Floating zone method
Yüzdürme bölgeli yöntem
Floating, not fixed
Sabit olmayan
floating-point
kayan noktalı
floating-point constant
kayan noktalı değişmez
floating-point data
kayan noktalı veri
floating-point format
kayan noktalı biçim
floating-point unit
kayan nokta birimi