Translate
"he"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
he
(zam.) (cog. they) (s.), (i.) (iyelik hali, tek. his, (cog.) their, theirs; nesne, (tek.) him, (cog.) them) o, kendisi, kimse (erkek); (s.), iri; he- erkek; (i.) (cog. hes) erkek.
HE
ERKEK
he
iri
he
nesne
he
o
he
o (erkek)
He all but died
Az kaldı ölüyordu
He always talks big
O her zaman büyük konuşur
he asked me if he could kiss me
’bana seni öpebilir miyim diye sordu
he asked me if we needed a ride
sizi bırakayım mı diye sordu
He came to the point at once
Hemen konuya geldi
he can dish it but he can’t take it
başkalarını eleştirir ama kendisinin eleştirilmesinden hoşlanmaz
He can hardly speak
O zorlukla konuşabilir
He can’t take a joke
O şakadan anlamaz
He doesn’t care about me
O beni umursamıyor
He down here, please
Şuraya uzanın lütfen
He fell behind with his work
İşini sonraya bıraktı
he gives twice who gives quickly
az olsun dert değil ama çabuk olsun
he gives twice who gives quickly
az olsun dert değil ama çabuk olsun!
he gives you good value for your money
ödediğin para karşılığında sana iyi mal verir
he goat
erkek keçi
he got three years
üç yıl yedi
He grasped both my hands
Ellerimi yakaladı
he had one thing you haven’t got
sende olmayan bir şeye sahipti
he has a bad name
kötü şöhreti var
He has a large income
iyi para kazanıyor
He has a large income
Onun kazancı çok
He has a remarkable memory
Olağanüstü bir hafızası var
He has a screw loose
Aklından zoru var
He has a sense of humor
O şakadan anlar
He has completed the task
Görevini tamamladı
He has fainted
Bayıldı
He has money to burn
Denizde kum, onda para
He has quite a few friends
Birçok arkadaşı var
He is a character
O bir alemdir
he is a friend of mine
(o benim) arkadaşım
He is a grand fellow
Bulunmaz adamdır
He is a smart boy
O zeki bir çocuk
He is a strict Moslem
Koyu bir müslümandır
He is acting an old man
O yaşlı bir adammış gibi hareket ediyor
He is as good as his word
Sözünün eridir
He is capable of any crime
Suç işlemeye eğilimli biridir
He is collecting (saving) money
Para biriktiriyor
He is cut off for this job
O bu iş için biçilmiş kaftandır
He is ill in bed
O yatakta hasta
he is in the army now
o şimdi asker
He is just a child
O sadece bir çocuk
he is just not that into you
sana o kadar da ilgi duymuyor
He is looking for a job
İş arıyor
He is my age
O benim yaşımda
He is not a man to trifle with
O hafife alınacak bir kimse değildir
he is not married
o evli değildir
He is physically mature
O fiziksel olarak yetişkindir
He is proud of his son
Oğlu ile gurur duyuyor
he is right
hakkı var
He is the happiest man alive
Yaşayan en mutlu adamdır
He isn’t in at the moment
Şu anda burada değil
He knows ... if any man does
yi bilse bilse o bilir
He knows his place
O işini bilir
He lacks courage
O cesaretten yoksundur
He little knows
Bilmiyor ki
he lives way out there somewhere
orada bir yerde yaşıyor
He looks very healthy
O çok sağlıklı gözüküyor
he loves you
o (erkek) seni seviyor
he man
güçlü adam
he mentioned it a few years ago
birkaç yıl önce bahsetmişti
he must brought us here for a reason
bizi buraya bir sebepten dolayı getirmiş olmalı
He neither smokes nor drinks
Ne sigara içer ne de içki
He owes my uncle
O amcama 100 dolar borçlu
He owned himself defeated
Yenildiğini kabul etti
He paused for a reply
Cevap vermek için durdu
he pissed me off
beni uyuz etti
He reminds me of his brother
Bana kardeşini hatırlatıyor
He repaired his house
O onun evini tamir etti
he runs every morning
o her sabah koşar
he said he could not kiss me because he’s married
beni öpemeyeceğini çünkü evli olduğunu söyledi
He seems at little nervous
O biraz heyecanlı gibi
He shot the lion with a gun
Aslanı silah ile vurdu
He strolls about the town
Kasabada gezer, dolaşır
He suggested a picnic
Piknik yapmayı önerdi
he that hath a full purse never wanted a friend
zenginin dostu olmaz olsa zengin olmaz
he that would eat the kernel must crack the nut
emeksiz yemek olmaz
he treated me to a beer
bana bir bira ısmarladı
he turned 7 today
bugün 7 yaşına girdi
He walks with a quick pace
Hızlı adımlarla yürür
He was born in New York
O New York da doğdu
He was efficient in his work
İşinde beceriklidir
He was not a bit tired
Hiç yorgun değildi
He was not a little tired
Az yorulmuyordu
he who fails to prepare prepares to fail
hazırlanmamak demek başarısızlığa hazırlanmak demektir
he who falls has no friends
düşenin dostu olmaz
he will come to no good
onun sonu iyi olmaz
He will do anything but work
Çalışmak dışında ne olsa yapar
He will have it that
iddia ediyor ki
He won an election
O seçimi kazandı
He, she was born in nineteen sixty
O bin dokuz yüz atmış yılında doğdu
he/she is a bit quiet today
bugün biraz sessiz
he/she lives alone
o yalnız yaşıyor
he/she will call you
o seni arayacak
he/she will murder you
seni gebertecek
he/she will murder you
seni öldürecek
he/she won’t eat you
merak etme seni yemez
he’s messing with you
seninle uğraşıyor
he’s my friend
(o benim) arkadaşım
he’s not going with you
seninle gitmiyor
he’s not the only one feeling that way
bu şekilde hisseden sadece o değil
head
(s.) bas, basta olan; basa ait. head sea (den.), bas denizleri, onden gelen dalgalar.
Head
1) Kafa 2) Sıvı metal basıncı
HEAD
1)Gemi başı,pruva. 2)Tuvalet,hela. 3)Bayrağın uçkurluk yakası.
head
1.baş, kafa, 2.baş, baş taraf, 3.akıl, beyin, kafa, 4.lider, başkan, baş, 5.üst kısım, ön taraf, baş, 6.metal paranın resimli yüzü, tura, 7.su, buhar basıncı, 8.başında olmak, başı çekmek, 9.sorumlu olmak, yönetmek, baş olmak, 10.bir yöne doğru hareket et
HEAD
AKIL
HEAD
ANA
Head
Basma yüksekliği, düşü
head
baş
HEAD
BAŞ İLE İLGİLİ
head
baş taraf
HEAD
BAŞ VERMEK
Head
BAŞ, KAFA
Head
Baş. Damıtma işleminde önden alınan baş mahsul
head
başak
HEAD
BAŞI ÇEKMEK
HEAD
BAŞINDA OLMAK
HEAD
BAŞKAN
HEAD
BAŞTAKİ
head
doruk
head
en önemli uç
head
fıkra
head
geçmek
head
gemi tuvaletlerine verilen isim
HEAD
GİTMEK
head
göbek
Head
i.Baş
head
insan veya hayvan başına göre uzunluk veya yükseklik
head
kafa
HEAD
KAYMAK
head
kaynak
HEAD
KELLE
HEAD
KİŞİ
HEAD
KİŞİ BAŞI
HEAD
KONU
HEAD
KONU BAŞLIĞI
HEAD
KÖPÜK
HEAD
KULLANMAK
HEAD
LİDER
head
madde
head
manşet
HEAD
MÜDÜR
HEAD
OLGUNLAŞMAK
head
oral seks
head
ön taraf