Translate
"on"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
on
1. aralıksız, durmadan, 2. ileri, 3. giymiş, üzerinde, 4. aralıksız, durmadan, 5. ileri, 6. ileriye, 7. giymiş, 8. (edat) üstün(d)e, 9. üzerin(d)e, 10. yanında
on
açık
on
açık, çalışır
on
aralıksız
ON
BERİ
ON
CİVARINDA
ON
ÇAKIRKEYİF
ON
ÇALIŞMAKTA
on
daha sonra
on
de
ON
DEVAM ETMEKTE OLAN
ON
DEVREDE
ON
DURMADAN
ON
-E DOĞRU
ON
GİYMİŞ OLARAK
on
hakkında
ON
HAZIR
on
için
ON
İLE
on
ileride
on
kenarında
on
makbul
ON
OLMAKTA OLAN
ON
SAHNEDE
ON
SÜREKLİ OLARAK
ON
ÜSTÜNDE
ON
ÜSTÜNDE (GİYSİ)
ON
ÜZERİNDE
ON
YANIK
on
yanında
ON
YÖNÜNDE
on
zarfında
on (dialect) (uk/scotland)
’-siz
on a call by call basis
çağrı bazında
On a certain date of maturity
Belli bir vadede
on a friendly footing
arkadaş olarak
On a full stomach
tok karnına
On a full stomach
Yemek üstüne
ON A KNIFE-EDGE
GERGİN
ON A LARGE SCALE
BÜYÜK ÇAPTA
On a large scale
Büyük ölçüde
On a large scale
Geniş ölçüde
on a level with
ile aynı düzeyde
on a level with
ile aynı hizada
On a level with
İle bir düzeyde/seviyede
on a line
aynı hizada
On a line
Aynı hizada bir sırada
On a non-discriminatory basis
Ayrımcı olmayan temelde, ayrım yapılmaksızın
ON A PAR WITH
EŞİT
On a par with
Eşit derecede veya kıymette
On a pinch
icabında
On a pinch
ihtiyaç karşısında
On a reciprocal basis
Karşılıklılık temelinde, mütekabiliyet esasına dayanarak
On a shoe string
Çok az para ile
on a shoestring
çok az para ile
On a small scale
Küçük çapta
On a string
baskı veya kontrol altında
On a string
Sermayesiz olarak
ON A SUDDEN
ANİDEN
ON A SUDDEN
ANSIZIN
ON A SUDDEN
BİRDENBİRE
on a turnkey basis
anahtar teslimi
On a vast scale
Büyük çapta
On a war foot
Yolcu durumunda
on account of
den dolayı
on account of
için
on account of
ötürü, için
On account of
Sebebiyle
On account of
yüzünden
on account of the fact t
gerekçesiyle
On account of the fact that
dığından
On account of the fact that
gerekçesiyle
On account of the fact that
nedeniyle
On account of you
Sayenizde
On account of, on behalf of, for the account of
Hesabına
on again and off again
düzensiz aralıklarla kesilen ve devam eden
on all charges
tüm suçlamalardan
On all fours
Dört ayak üzerinde
On all hands
Her yandan
On an average
Ortalama
On an empty stomach
Aç karnıyla/karnına
On an equal with
ile eşit olarak
ON AN EQUALITY WITH
EŞİT OLARAK
On an equality with
anlaşmış vaziyette
On an equality with
eşit
On an equality with
müsavi
On an equitable basis
Hakkaniyet temelinde
on an even keel
1. değişmez, sürekli, 2. dertsiz belasız, sakin
On an even keel
Yatay
on an ongoing basis
devam eden bir şekilde
On and after
den başlayarak
On and again
Tekrar tekrar
On and off
Ara sıra
on and off
ara sıra, bazen, aralıklı olarak
on and off
kesintili
On and off
kesintili olarak
On and on
Ara vermeden
ON AND ON
BOYUNA
On and on
durmadan
on and on
durmadan, boyuna
On and on
sürekli olarak
ON AND ON
Vira,vira kumandası.
on any ground
her ne sebeple olursa olsun
on any of
in herhangi birinde
On application
İstek olduğunda
on approval
muhayyer olarak
On approval
Onaya bağlı
ON APPROVAL
SEÇMECE
On average
Ortalama olarak
on bail
kefaletle
On balance
Her şeyi göz önünde tutarak
On balance
her şeyi hesaba katarak
ON BE HALF OF
Hesabına,lehine,namına.
On behalf of
Adına
On behalf of
birinden yana
on behalf of
için
on behalf of
in adına
on behalf of
-in adına, yararına
On behalf of
in yararına
On behalf of
namına
On behalf of
tarafından
On behalf of
yerine
On behalf of the governments of the Member States
Üye Devletlerin hükümetleri adına
on behalf of turkey
türkiye adına
on behalf of turkey
türkiye’yi temsilen
On behalf, in the name of
Namına
on bended knee
yalvararak, ayaklarına kapanarak
on board
1. gemide, gemiye, 2. trende, trene, 3. uçakta, uçağa
On board
Gemide
On board
gemiye
on board
yerleşik
ON BOARD BILL OF LADING
Buna shipped bill of lading de denir.Yüklenmiş konişmento.Yükleyici isterse malın yüklenmesinden sonra böyle bir konişmento isteyebilir.
on board bill of lading
yükleme konşimentosu
On board ship
Gemide
On board ship
güvertede
On business
İş veya ticaret maksadıyla
On call
Göreve hazır (doktor v b)
on call
hazır, amade, çalışmaya hazır
On change
Borsada
on cloud nine
çok mutlu
on cloud nine
sevinçten havalara uçmuş
On cloud nine
Son derece mutlu
On commission
Vazife ile
On commission
vekaleten
on condition of
koşuluyla, şartıyla
On condition that
eğer
on condition that
eğer, şartıyla
on condition that
koşullu olarak
On condition that
Koşuluyla
On condition that
se