Translate
"sec"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
sec
(şarap) sek
SEC
DRY
sec
kis., A.B.D. Securities and Exchange Commission tahvil borsasini teftis eden resmi daire.
sec
s., Fr. sek (sarap).
sec
saniye
SEC
SEK
sec.
kis. secant, second, secretary, section, Just a sec. k.dili Bir saniye!
Secant
1) Kesen (geometri) 2) Kesenlik, sekant (trigonometri)
secant
1. kesen, 2. sekant
secant
kesen
secant
kiriş
secant
s., i. kateden, kesen; i., geom. sekant.
secant conic chart
sekant konik harita
secant conic map projection
sekant konik harita projeksiyonu
secant method
kiriş yöntemi
Secant modulus
Sekant çarpanı
Secant modulus
Sekant çarpanı; Secant katsayısı
secant order bench mark
ikinci derece nivelman noktası
secant order leveling
ikinci derece nivelman
secant order traverse
ikinci derece açı kenar ağı
secant order triangulation
ikinci derece nirengi
secant order work
ikinci derece iş
secateurs
bahçıvan makası
Secateurs and similar one-handed pruners and shears (including poultry shears) (excluding secateur type scissors with secateur blades with finger rings, pruning knives)
Budama makasları ve benzeri tek elle kullanılan budayıcılar ve makaslar (kümes hayvanları makasları dahil) (parmak halkaları olan, budama makası uçlu budama tipi makaslar, budama bıçakları hariç)
secatuers
budama makası
secco
s., i., it. kuru; i. siva kuruduktan sonra uzerine yapilan duvar resmi.
SECEDE
AYRILMAK
secede
çekil
SECEDE
ÇEKİLMEK
SECEDE
ÇIKMAK
secede
f. cekilmek, ayrilmak (ozellikle siyasi veya dini bir orgutten).
secede
üyelikten çekilmek, ayrılmak
SECEDER
AYRILAN KİMSE
secern
f. ayirt etmek, tefrik etmek; tb. ifraz etmek.
secernent
i. ifraz edici gudde veya ilac.
SECESSION
AYRILMA
SECESSION
UZAKLAŞMA
SECESSIONAL
AYRILMA
SECESSIONIST
AYRILIKÇI
secession
ayrılma
secession
i. ayrilma, uzaklasma; b.h.,(A.B.D.) 1860-61’de Guney Eyaletlerinin Birlikten ayrilmasi. secessionist i. ayrilma taraftari.
secession
uzaklaşma
secession
üyelikten çekilme, ayrılma
secessionist
ayrılma yanlısı
SECLUDE
AYIRMAK
SECLUDE
EVE KAPAMAK
seclude
f. bir yere kapatip disari salivermemek, tecrit etmek, ayirmak.
SECLUDE
GÖRÜŞTÜRMEMEK
seclude
inzivaya çekmek, başkalarından uzak tutmak
SECLUDE
KİMSEYLE GÖRÜŞTÜRMEMEK
seclude
tecrit et
SECLUDE ONESELF
İNZİVAYA ÇEKİLMEK
secluded
1.münzevi, 2.içerlek, ıssız, tenha, gözden uzak
SECLUDED
GİZLİ
SECLUDED
GÖZLERDEN UZAK
secluded
ırak
SECLUDED
İNZİVAYA ÇEKİLMİŞ
SECLUDED
KAPALI
SECLUDED
KİMSEYLE GÖRÜŞMEYEN
secluded
mahfuz
SECLUDED
MAHREM
secluded
s. ayrilmis; kapali; bir kenara cekilmis; irak; mahfuz, sakli, korunmus.
secluded
saklı
secluded
v.tecrit et:adj.tecrit edilmiş
SECLUSION
İNZİVA
SECLUSION
TOPLUMDAN UZAK YAŞAMA
seclusion
i. inziva, koseye cekilme; tenhalik.
seclusion
inziva
seclusion
inziva, bir köşeye çekilip yaşama
seclusion
tenhalık
seclusive
s. yalnizlik egiliminde olan.
secobarbital
sekobarbital
Second
1) İkinci 2) Saniye
second
1.ikinci, 2.ikinci derecede, 3.diğer, öteki, öbür, 4.saniye, 5.an, göz kırpımı, kısa süre, 6.yardımcı, muavin, 7.(düello) tanık, 8.ç. ikinci kalite mallar, 9.ikinci vites, 10.yardım etmek, bir öneriyi desteklemek, 11.geçici olarak göreve getirmek
Second
1.SANİYE 2.İKİNCİ
SECOND
AN
second
aşağı
second
bir daha
second
bir dakikalık sürenin altmışta biri
SECOND
DESTEK
SECOND
DESTEK VERMEK
SECOND
DESTEKLEMEK
SECOND
DÜELLO ŞAHİDİ
second
i. saniye.
second
ikinci
second
ikinci (kimse/şey)
SECOND
İKİNCİ DERECELİ
SECOND
İKİNCİ OLAN KİMSE
second
ilerletmek
SECOND
NOTA ARALIĞI
SECOND
ÖBÜR
second
saniye
SECOND
YARDIM ETMEK
SECOND
YARDIMCI
second and a half generation (2.5G)
2.5 nesil (2.5 N)
Second ary degree liability
İkinci dereceden sorumluluk
Second attachment notice
İkinci haciz ihbarnamesi
second base
ikinci taban
second cameraman
kamera yönetmeni yardımcısı
SECOND CHILDHOOD
BUNAKLIK
SECOND CHILDHOOD
BUNAMA
second childhood
bunaklık, ikinci çocukluk
second class
1. ikinci sınıf posta, 2. (tren, vb.) ikinci mevki
second class
ikinci sınıf
second class
kalitesiz ürün veya hizmet
SECOND CLASS PAPER
Değeri şüpheli olan poliçe,tahvil,kambiyo senedi.
second deck
ikinci güverte
second degree burn
ikinci derece yanık
Second derivative
İkincil türev(matematik)
second estate
ikinci mülk
Second firing
İkinci pişirme (cam)
second gear
ikinci vites
second generation (2G)
ikinci nesil (2N)
second generation computers
ikinci kuşak bilgisayarlar
second half
ikinci yarı
second hand
ikinci el
second hand
saat kadranında saniye ibresi
second hand
saniye ibresi
second hand store
ikinci el mağazası
Second harmonic microscopy
İkinci uyumlu mikroskopi
second joint
ikinci birleşme
second label; back label
ikinci etiket; arka etiket
second law of motion
ikinci hareket kanunu
Second law of thermodynamics
Termodinamiğin ikinci yasası
Second law of thermodynamics
Termodinamiğin ikinci yasası,isıldevinimin ikinci yasası
SECOND LIEUTENANT
TEĞMEN
second lieutenant
teğmen
second moment
ikinci an
second mortgage
ikinci derece ipotek
second mortgage
ikinci rehin
second nature
huy, tabiat, alışkanlık, âdet
second one
ikincisi
Second Order System
İkinci Derece Düzgeç
second period
ikinci periot
second person
ikinci kişi
second power
ikinci güç
Second priority
İkinci öncelik
second quality
ikinci kalite
second quantum revolution
ikinci nicem devrimi
second ranked operator
ikinci işletmeci
SECOND RATE
İKİNCİ DERECEDE
second rate
ikinci sınıf
SECOND SIGHT
KEHANET
second sight
altıncı his, önsezi
second sitting
gemide iki öğünün ikincisi
Second stage graphitization
İkinci aşama grafitlenme
Second stage superheater
İkinci kızdırıcı, kızdırıcı ikinci kademesi
second string
ikinci sınıf
second thought
sonradan akla gelen
second to none
hiçbirinden geri değil