Meaning of
"yaş"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
yaş
damp
YAŞ
DANK
Yaş
Moisture
YAŞ
HUMID
yaş
clammy
YAŞ
WET
YAŞ
AGE
yaş
age, wet
YAŞ (AĞAÇ)
SAPPY
Yaş ayırma
Wet separation
Yaş baskılama
Plastic pressing
Yaş baskılama (seramik)
Wet pressing
yaş belirleme
age determination
yaş beton
fresh concrete
yaş birim ağırlık
wet unit weight
Yaş çatkılama, yaşmontaj
Wet installation
Yaş çevirme, yaş dolama
Wet spinning
Yaş çözümleme, yaş analiz
Wet analysis
Yaş çukur (y. fırın)
Wet pit
Yaş dağlama
Wet etching
Yaş dayanç
Wet strength
Yaş dayanç (kum)
Green strength
Yaş Denkliği, Yaşlılık Tartısı
Moisture Balance
YAŞ DÖNÜMÜ
CLIMACTERIC
Yaş eleme (cam)
Wet sieving
yaş farkı
disparity in age
Yaş galvanizleme
Wet galvanizing
yaş gaz
wet gas
yaş grubu
age group
yaş grubu ve cinsiyete göre nüfus
population by age group and gender
yaş grubuna göre
by age group
yaş grupları arasında farklılık göstermek
vary across age groups
Yaş haddi
Limit of age, age limit
yaş haddi
age limit
yaş halkası
age circle
Yaş hazırlama
Wet dressing
Yaş İçeriği
Moisture Content
Yaş İletkenliği
Moisture Conductivity
Yaş karıştırıcı (seramik)
Wet pans
Yaş kırma
Wet crushing
Yaş kum astarı; Yaşkum boyası
Green-sand facing
Yaş kum kalıbı
Green-sand mould
Yaş kum karışımı
Green-sand mixture
Yaş kum maçası(döküm)
Green-sand core
Yaş kum; Taze döküm kumu(döküm)
Green sand
Yaş kumkalıplaması
Green-sand moulding
yaş mazı
oak apple
Yaş oksitlemesüreci (HS giderme)
Wet oxidation process
Yaş Preparasyon Yöntemi
Wet Mount Technique
Yaş püskürtmeli temizleme
Wet blast cleaning
yaş ral
moist rale
yaş rutubetli, nemli
Humid
Yaş savurma aygıtları (gaz temizleme)
Wet centrifugal devices
Yaş seramik kütle
Green ceramic body
yaş sınıfı
age class
yaş sınıfı dağılımı
age class distribution
Yaş söndürme (kok)
Wet quenching
Yaş süreçli emayeleme
Wet process enameling
yaş tahtaya basmamak
wait to see which way the cat will jump
yaş tashihi
correction of age
Yaş taşlama (seramik)
Wet milling
Yaş temizleme
wet cleaning
Yaş temizleme dizgesi (y. fırıngazı)
Wet-cleaning system
Yaş toz dayancı;İşlem görmemiş toz dayancı
Powder green strength
Yaş tozlar
Wet fines
Yaş Tutma, Yaş Bağlama
Moisture Retention, Moisture Bonding
Yaş türCottrell çökelticileri
Wet-type Cottrell precipitators
Yaş ve kuru pastalar (tatlandırıcı ilave edilmiş)
Cake with a creamy filling , cookie and pastry with added sweetening matter
Yaş yapısı
Age structure
Yaş yıkayıcı(gaz)
Wet scrubber (Wet washer)
Yaş yoğruk biçimleme (seramik)
Wet plastic forming
Yaş yöntem (kömür)
Wet method
Yaş yüklenenler kızışabilir ve bozulabilir.Karada iyi korunmamış tahıl gemide bozulunca gemi sorumlu tutulabileceğinden yüklemede çok dikkat edilmelidir.Bu nedenle konişmentolara daima şu kayıt konulmalıdır:’Vessel not responsible for quality or character
GRAIN (AND SEEDS)
Yaş yüklentili izabe(bakır)
Wet-charge smelting
Yaş, nemli, ıslak
Wet
yaş, yaşlılık, rüşt, çağ, çok uzun zaman, asır, yaşlanmak, ihtiyarlamak, eskimek, ihtiyarlatmak, eskitmek, (şarap, vb.) yıllanmak, yıllandırmak
age
Yaş; Nemli; Rutubetli
Damp
yaşa göre çeşitlilik göstermek
vary by age
yaşa göre değişmek
vary by age
yaşa!, hurra!
hurray
yaşadığımız dünya
the world we live in
yaşadıkça öğrenmek
live and learn
YAŞAM
EXPERIENCE
yaşam
days
YAŞAM
LIFE
YAŞAM
LIFETIME
YAŞAM
LIVING
yaşam
life
YAŞAM
VITA
yaşam biçimi
life style
YAŞAM BİÇİMİ
Living
yaşam boyu gelir
life income
yaşam boyu öğrenen makine
lifelong learning machine
yaşam boyu öğrenme
lifelong learning
yaşam çevrim maliyeti
life cycle cost
yaşam çevrimi
life cycle
yaşam destek sistemi, yapay yaşatma sistemi
life support system
yaşam dolu
bouncy
Yaşam Dönemi
Life Cycle
Yaşam Dönemi Maliyetlemesi
Life Cycle Costing
Yaşam Dönemi Muhasebesi
Life Cycle Accounting
yaşam döngüsü
life cycle
yaşam döngüsü
lifecycle
Yaşam Döngüsü Maliyeti
Life-Cycle Cost
yaşam döngüsü saldırısı
life-cycle attack
yaşam döngüsü yönetimi
lifecycle management
yaşam iksiri, iksir
elixir
yaşam ile ölüm arasındaki çizgi
divide
YAŞAM İLE ÖLÜM ARASINDAKİ ÇİZGİ
DIVIDE
Yaşam Koşullu Yıllık Sigorta
Life- Contingent Annuity
Yaşam mahallindeki dar koridor
ALLEYWAY
yaşam moleküler bilişim
biomolecular computing
yaşam öyküsü
memoirs
yaşam öyküsü
life story
yaşam öyküsü
biography
yaşam öyküsü yazan
biographer
yaşam öyküsü, biyografi
biography
yaşam savaşı vermek
scramble for a living
Yaşam Sigortalarının Mevduat Birimi
Deposit Component
yaşam standardı
standard of living
yaşam standardı ve maliyet
cost and standard of living
yaşam sür
lead a life
yaşam süreci
life cycle
yaşam süresi
time of life
yaşam süresi
life span
yaşam süresi
lifetime
yaşam süresi, ömür
lifetime
yaşam tarzı
lifestyle
yaşam tarzı
way of life
yaşam ve ölüm
life and death
YAŞAM, HAYAT
Life
yaşam, iş ve ilişkiler konusunda tavsiyeler almak üzere tutulan kimse
lifestyle guru
yaşam; ömür
live (to)
YAŞAMA
LIVING
yaşama
living
YAŞAMA DÖNDÜRMEK
RESTORE SMB. TO LIFE
YAŞAMA DÖNDÜRMEK
RESURRECT
YAŞAMA DÖNDÜRMEK
RESUSCITATE
YAŞAMA DÖNDÜRMEK
BESTOW HAND ON SMB.
YAŞAMA GÜCÜ
VIGOR
YAŞAMA GÜCÜ
VIGOUR
YAŞAMA GÜCÜ
VITALITY
Yaşama gücü
Vital force
YAŞAMA GÜCÜ
STAMINA
yaşama kabiliyeti olmayan
abiosis
yaşama uğraşı
struggle for life
YAŞAMAK
EXIST
yaşamak
exist
YAŞAMAK
EXPERIENCE
YAŞAMAK
SUBSIST