Meaning of
"yakı"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
YAKI
CATAPLASM
YAKI
PLASTER
YAKI
BLISTER
yakı
blister
yakı
epispastic
Yakı (tıp)
Cataplasm
Yakı; Moksa
Moxa
yakıcı
incendiary
YAKICI
PIQUANT
YAKICI
BITTER
YAKICI
CAUSTIC
yakıcı
caustic
YAKICI
TORRID
yakıcı
vitriol
yakıcı
vitriolic
YAKICI
POIGNANT
YAKICI
SCORCHING
yakıcı
afterburner
YAKICI
PARCHING
yakıcı
burner
YAKICI
BURNING
Yakıcı ağızı
Burner mouth
Yakıcı ayarı
Burner adjustment
Yakıcı devre dışı
Flame ’out’
Yakıcı devrede
Flame ’in’
Yakıcı kotu
Burner level
YAKICI MADDE
CAUSTIC
Yakıcı potaş; Kostik potaş
Caustic potash
Yakıcı soda çatlatması; Alkali çatlatması
Caustic cracking
Yakıcı soda gevrekleştirmesi
Caustic embrittlement
Yakıcı soda yunağı; Sodyum hidroksit yunağı
Caustic soda bath
Yakıcı soda; Kostik soda; Sodyum hidroksit
Caustic soda
Yakıcı sodaya daldırma; Alkaliye daldırma
Caustic dip
YAKICI ŞEY
SCORCHER
yakıcı, aşındırıcı
caustic
yakıcı, kavurucu
scorching
Yakıcı; Kostik
Caustic
Yakıcıların yerleştirilme düzeni
Arrangement of burners
YAKICILIK
BITTERNESS
yakıcılık, aşındırıcılık
causticity
yakılan ölünün küllerinin muhafaza edildiği yer
cinerarium
yakılarak süslenmiş olan
encaustic; hot wax painting
yakıldıktan sonra ölülerin küllerinin koyulduğu urna
mortuary urn
yakılmak
be burned
yakılmış cesedin külleri
ashes
Yakılmış şeker, karamel
Caramel
Yakılmış; yakılıp kül olmuş
Incinerated
Yakımlı süsleme (tahta, çömlek)
Encaustic
yakın
nigh
YAKIN
HANDY
YAKIN
HARD
YAKIN
HARD BY
yakın
Within hail
YAKIN
BY
YAKIN
INTIMATE
YAKIN
PENDING
YAKIN
NOT FAR
YAKIN
PROXIMATE
yakın
beef about
yakın
imminent
yakın
complain
yakın
complain about
yakın
complain of
yakın
bemoan
YAKIN
APPROXIMATE
YAKIN
FAMILIAR
YAKIN
ADJACENT
YAKIN
CONNATE
YAKIN
CONNECTED
YAKIN
CONNECTION
YAKIN
CONNEXION
yakın
vicinal
yakın
hot
YAKIN
CONTIGUOUS
YAKIN
CONVENIENT
Yakın
At hand
yakın
At one’s elbow
YAKIN
IMMEDIATE
YAKIN
IMMINENT
yakın
In sight
yakın
near
Yakın
Near - by
yakın
Near at hand
YAKIN
RELATIVE
YAKIN
CLOSE
YAKIN
CLOSE TO
YAKIN
CLOSE-RAGE
YAKIN
AKIN
YAKIN
AKIN TO
yakın
akin
YAKIN
INSEPARABLE
YAKIN
NIGH
YAKIN (ARKADAŞ)
THICK
yakın (arkadaş)
thick
yakın (arkadaş)
close
yakın ağ
piconet
yakın akraba
close relative
yakın akraba ile cinsel ilişki kurma
incest
yakın akraba ilişkisinden çocuk sahibi olma
inbreeding
yakın akrabalar
home-folks
yakın akrabalar arasında evlenme
intermarriage
yakın akrabalar arasında yapılan evlilik
inmarriage
yakın akrabalar arasında yapılan evlilik
intermarriage
yakın alan
near field
yakın alan bölgesi
near field region
yakın alan etkisi
near-far effect
yakın alan iletişim hizmeti
near field communication service
yakın ama tam değil
pert near, but not plumb
yakın arkadaş
alter ego
YAKIN ARKADAŞ
INTIMATE
yakın arkadaş
fast friend
yakın arkadaş
fella
yakın arkadaş
fellow
yakın arkadaş
intimate
YAKIN ARKADAŞ
BOON COMPANION
yakın arkadaş
boon companion
yakın arkadaş
bosom friend
yakın arkadaş
chum
YAKIN ARKADAŞ
CLOSE FRIEND
yakın arkadaş
close friend
yakın arkadaş
hail fellow well met
yakın arkadaş
crony
Yakın bağlar
Close links
yakın benzerlik
close resemblance
yakın bir arkadaşım
a close friend of mine
yakın çaprazkarışma
near end crosstalk, NEXT
Yakın çekim(fotoğraf )
Close-up
Yakın dişli oranları
Small gear steps
YAKIN DOST
FAMILIAR
yakın dost
intimate friend
YAKIN DÖVÜŞ
CLINCH
YAKIN DÖVÜŞ
INFIGHTING
Yakın düşmek
FALL ON
yakın galip/muzaffer
Near-victorious
yakın geçmiş zaman
present perfect tense
yakın geçmişte
recently
yakın geçmişte
In more recent times
yakın gelecek
near future
yakın gelecek zaman
early future
Yakın gelecekte
In the immediate future
Yakın görmezlik (tıp)
Long sight (Hypermetropie)
YAKIN İLİŞKİ
AFFILIATION
yakın ilişki
affiliation
yakın ilişki (iki hayvan arasında)
pair-bond
yakın ilişki kurmak (iki hayvan arasında)
pair-bond
Yakın illiyet,nedensellik bağlantısı.
CAUSE PROXIMA
Yakın İnfrared/Yakın kızıl ötesi
Near Infrared
Yakın işbirliği
Close cooperation
yakın kız arkadaş
girlfriend in training
yakın kızılaltı
near infrared