Translate
"PEN"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
Pen
1) Mürekkep kalemi; Dolma kalem;2) Ağıl; Kümes
Pen
1.AĞIL 2.TÜKENMEZ KALEM
pen
1.tükenmezkalem, 2.dolmakalem, 3.yazarlık, kalem, 4.yazar, kalem, 5.kümes, ağıl, 6.yazmak, 7.ağıla/kümese kapatmak, 8.dar bir yere tıkmak, kapatmak
PEN
AĞIL
pen
ağıl (çevresi çit veya tel örgüyle çevrili, üstü açık)
PEN
AĞILA KAPAMAK
PEN
DOLMAKALEM
PEN
HAPİSHANE
PEN
HAPSETMEK
PEN
KAFES
PEN
KÂĞIDA DÖKMEK
pen
kalem
PEN
KALEME ALMAK
pen
kapatmak
PEN
KODES
PEN
KÜMES
pen
muharrir
PEN
MÜREKKEPLİ KALEM
pen
stilo
PEN
TÜKENMEZ KALEM
pen
v.yaz:n.kalem
pen
yazar
pen
yazı kalemi
pen
yazı üslubu
PEN
YAZMAK
pen
i., f. (pent veya penned, -ning) agil, kumes ve kafes gibi evcil hayvanlarin barindirildigi yer; (argo) tevkifhane; ask. denizaltilarin tamirine mahsus dok; f. kapatmak, hapsetmek; agila koymak.
Pen cases
Tükenmez kalem çantaları
pen friend
mektup arkadaşı
Pen holders
Mürekkepli kalem tutucuları
Pen holders
Tükenmez kalemlikleri
PEN IN
AĞILA KAPAMAK
PEN IN
HAPSETMEK
pen menu
kalem menüsü
pen name
(yazar) takma ad
pen name
takma ad
Pen nibs and nib points; duplicating stylos; pen-holders, pencil-holders and similar holders; parts (including caps and clips) of articles of HS 9608
Dolma kalem/divit uçları; kopya kalemleri; kalem sapları ve benzeri saplar; HS 96.08’deki (Kalemler; ucu bilyeli, keçeli kalemler, dolma kalemler, parçaları) ürünlerin (kapaklar ve klipsler dahil) parçaları
Pen or pencil sets containing two or more writing instruments
İki ya da daha fazla yazı gereci içeren kurşun veya mürekkepli kalem takımları
pen pal
mektup arkadaşı
pen plotter
çizici
pen plotter
kalemli çizici
Pen point
Kalem ucu
pen recorder
kalemli kaydedici
Pen stock (leg pipe)
Ayak borusu
pen test
sızma testi
pen travel
kalem yolalımı
PEN UP
AĞILA KAPAMAK
PEN UP
HAPSETMEK
PENAL
CEZA
PENAL
CEZA GEREKTİREN
penal
ceza olarak
Penal
Cezai
PENAL
CEZAYA AİT
penal
s. cezaya ait, ceza kabilinden. penal code ceza kanunlari. penal colony mahkumlarin gonderildigi surgun yeri. penal servitude agir hapis cezasi. penally z. ceza olarak, ceza kabilinden.
Penal Act
Ceza Kanunu
penal code
ceza kanunları
Penal decree
Ceza kararnamesi
PENAL INSTITUTION
CEZAEVİ
Penal Judgement Laws
Ceza muhakemeleri kanunu
Penal law
Ceza hukuku
penal provision
cezai hüküm
Penal provision
Cezai nitelikte yasa hükmü
penal sanction
cezai yaptırım
penal servitude
ağır hapis, kürek cezası
penal transactions
cezai işlem
PENALIZE
CEZA VERMEK
PENALIZE
CEZALANDIRMAK
penalize
ceza vermek, cezalandırmak
penalize
cezalandır
penalize
cezalandırmak
penalize
f. cezalandirmak.
penalty
1.ceza, 2.penaltı
penalty
ceza
penalty
i. ceza; para cezasi; (spor) penalti.
PENALTY
PARA CEZASI
penalty
penaltı
penalty area
ceza sahası
Penalty clause
Ceza maddesi
Penalty clause
Ceza maddesi (sözleşmelerde)
Penalty clause
Ceza şartı
penalty function
ceza işlevsisi
penalty kick
penaltı atışı
Penalty provisions
Ceza hükümleri
penance
1.ceza, 2.kefaret
penance
bir günahı bağışlatmak için papazın önerdiği kefaret
PENANCE
GÜNAHA KARŞILIK CEZA (KİLİSE)
penance
i., f. bir gunah islemis olmaktan dolayi hissedilen pismanligi belirten davranis; kil. itiraftan sonra gunaha kefaret olsun diye papaz tarafindan verilen ceza; f. bu suretle ceza vermek. do penance kefaret olarak ceza cekmek.
PENANCE
KEFARET
penance
kefaret ceza pişmanlık
pen-and ink
kalemle yazılmış, kalemle çizilmiş
PENATES
EV VE AİLE MABUTLARI
penates , penates
i., cog. eski Romada aile ve ev mabutlari.
pen-based computer
kalem bilgisayar
pence
bak. penny.
pence
bkz. penny
PENCE
PENİ
penchant
1. eğilim, meyil, 2. tutku
penchant
eğilim
penchant
i. egilim, meyil, temayul; siddetli arzu, isler durumda, nufuz edici sekilde, etkileyici bir surette.
PENCHANT
MEYİL
penchant
temayül
PENCHANT
TUTKU
PENCIL
KALEM
PENCIL
KARAKALEM
PENCIL
KARAKALEM İLE ÇİZMEK
PENCIL
KURŞUNKALEM
PENCIL
KURŞUNKALEMLE YAZMAK
PENCIL
KÜÇÜK RESİM FIRÇASI
PENCIL PUSHER
YAZMAN
pencil
1.kurşunkalem, karataş, 2.kaş kalemi, 3.kurşunkalemle yazmak, çizmek
pencil
i., f. (-led, -ling) kursun kalem; kucuk resim fircasi; renkli kalem; tas kalem; makyaj kalemi; fiz. isin demeti; edeb. kalem; f. kursunkalem ile yazmak veya cizmek; renkli kursun kalem ile boyamak. pencil sharpener kalemtiras. indelible pencil sabit kale
pencil
kalem
pencil
kurşun kalem
pencil
küçük resim fırçası
pencil beam
kalem biçimli huzme
pencil beam antenna
kalem huzmeli anten
pencil box
kalem kutusu
Pencil boxes
Kalem kutuları
Pencil core
Kalem maça (döküm)
Pencil edging
Kenar pahlama
Pencil gates
Kalem yolluklar
Pencil holders
Kurşun kalemlikleri
Pencil holders
Kurşunkalem tutucuları
Pencil lead refills
Kurşun kalem uçları
pencil me in
iptal olabilir/değişebilir ama şimdilik beni yaz
pencil me in
tam emin değilim ama beni not al
Pencil of light
Işık süzmesi
pencil of rays
ışın demeti
pencil sharpener
açacak
pencil sharpener
kalem açacağı
pencil sharpener
kalem açacak
pencil sharpener
kalem tıraş
pencil sharpener
kalemtıraş
Pencil sharpener
Kalemtraş; Kurşun kalem açacağı
Pencil sharpeners
Kalem traşlar
Pencil sharpeners
Kalemtıraşlar
Pencil sharpening
Kalem açma; Kalem sivriltme
Pencil skirt
Boru etek
pencil, pen
kalem
Penciliform
Kalemsi; Kalem biçimli
penciling
kurşunkalem ile çizme
pencilling
kurşunkalem ile çizme
Pencils
Kurşun kalemler
Pencils
Kurşunkalemler
Pencils and crayons with leads encased in a rigid sheath (excluding pencils for medicinal, cosmetic or toilet uses)
Kurşun kalemler ve kuru boya kalemleri (tıbbi, kozmetik veya bakım amaçlı kullanım için olanlar hariç)
Pencils, crayons, pencil leads, pastels, drawing charcoals, writing or drawing chalks and tailors’ chalks
Kurşun kalemler, kuru boya kalemleri, kurşun kalem içleri, pastel boyalar, kömür kalemler, yazı, çizim veya terzi tebeşirleri/sabunları
pend
f. askida olmak, muallakta olmak (karar).
PENDANT
1)Ara teli 2)Palanganın işleyen halatları 3)Kamçı,bir çıması bir yere bağlı diğer çıması serbest olan halat
pendant
asılı
PENDANT
ASILI ŞEY
pendant
asılı şey