Translate
"thin"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
Thin
1) İnce; 2) Zayıf; Cılız; Çelimsiz;3) Seyrek; 4) Sulu; Cıvık
thin
1.ince, 2.zayıf, cılız, 3.sulu, cıvık, 4.seyrek, 5.hafif, zayıf, güçsüz, sudan, 6.incelmek, 7.inceltmek, 8.seyrekleşmek, 9.seyrekleştirmek, 10.ayırmak
thin
cansız
thin
cılız
thin
çelimsiz
thin
eksik
thin
f. (-ned, -ning) inceltmek, incelmek; seyreklestirmek, seyrelmek; zayiflatmak, zayiflamak.
thin
hafif
thin
içine su katılmış gibi (sıvı)
thin
ince
thin
incelmek
thin
kuvvetsiz
thin
seyrek
thin
seyrekleştirmek
thin
seyrelmek
thin
soluk
thin
sulu
thin
v.incelt:adj.ince
thin
zayıf
thin
zayıflamak
thin
zayıflatmak
thin
zayıflık
thin and smooth leaf
canfes gibi yaprak
thin client
ince istemci
thin client fat server model
ince istemci büyük sunucu modeli
thin enough
yeterince ince
thin Ethernet
ince Ethernet
thin excuse
sudan bahane
thin film
ince film
Thin film
İnce zar, ince film
Thin film coating
İnce zar kaplama
Thin film deposition techniques
İnce zar bırakım yöntemleri
Thin film diamond
İnce zar elması
Thin foil
İnce varak; İnce folyo
thin hatchet, archaic
ince balta, arkaik
thin honey
ince bal
thin juice
sulu şerbet
Thin Layer Chromatography (TLC)
İnce Tabaka Kromatografisi (İTK)
thin lens -
ince mercek
thin on the ground
nadir, ender, seyrek
Thin oxide film
İnce oksit zar
thin plastering
İnce sıva
thin plate model
ince levha modeli
thin route network
seyrek güzergahlı ağ
thin route network
seyrek trafikli ağ
Thin section
İnce kesit; Ultramikrotomda dilinmiş kesit
thin server
küçük sunucu
Thin sheet glass
İnce pencere camı
Thin sheets ’voiles’ of irregularly laminated glass fibres (excl. glass wool)
Düzensiz lamine edilmiş cam elyafından ’tüller’, ince tabakalarda (cam yünleri hariç)
thin shelled mussel
ince kabuklu midye
thin skinned
duygusal
Thin slab
İnce yassıkütük; ince slab
Thin slab casting
İnce yassıkütükdökümü
Thin slab casting machine
İnce yassıkütük döküm makinası
thin(typeface)
ince
thine
(eski) senin, seninki
thine
zam., (eski) senin, seninki.
Thin-edged blade
İ nce kenarlı kanat
thiner
adv.daha ince:adj.ince
thinest
en ince
Thin-film electroluminescence
İnce zar elektriksel ısınması
thin-film optical modulator
ince filmli optik kipleyici
thin-film optical waveguide
ince film optik dalga kılavuzu
thing
1.şey, nesne, 2.olay, 3.yaratık, canlı, 4.gerekli şey, ihtiyaç
thing
eşya
thing
mevcudiyet
thing
nesne
thing
şey
thing
şey (soyut)
Thing
Şey; Nesne
thing
var oluş
thing in itself
kendisi
thing you don’t want is dear at any price
bir şey sadece fiyatı ucuz olduğu için alınmaz
thingamabob
bkz. thingamajig
thingamajig
adı akla gelmeyen şey/kimse, nesne, zamazingo, şey, zımbırtı, zırıltı, karın ağrısı
thinginess
gerçek şeylerle ilgili olma
things
1.eşya, 2.gidişat, durum, vaziyet, işler
Things are (going) all anyhow
İşler karma karışık
Things are getting beter
İşler iyiye gidiyor
Things are looking blue
Durum kötü görünüyor
things got you down?
seni huzursuz eden bir şey mi var?
things got you down?
seni üzen bir şey mi var?
things haven’t been easy
hiç kolay olmadı (ama geçti)
things haven’t been easy
zor oldu (ama geçti)
things we saw today
bugün gördüğümüz şeyler
thingumabob
şey
thingumabob, thingumajig
i., k.dili. sey, zimbirti, zirilti.
thingumabob, thingumajig
zımbırtı
thingumabob, thingumajig
zırıltı
thingumajig
zıpırtı, zırıltı
thingummy
bkz. thingamajig
think
1.düşünmek, 2.sanmak, 3.hatırlamak, anımsamak, 4.beklemek, ummak, tahmin etmek
think
addetmek
think
düşünme
think
düşünmek
think
fikir
think
hatırlamak
think
kurmak
think
ölçünmek
think
sanmak
think
tasarlamak
think
v.düşün:n.düşünce
think
zannetmek
think about
düşünmek, aklına getirmek
think about
uzun uzun düşünmek
think ahead
gelecekte ne olacağı hakkında çok düşünmek
think aloud
düşündüğünü söylemek
think back
tekrar düşün
think better of
1. fikrini değiştirmek, vazgeçmek, 2. vazgeçmek
think fit
uygun bulmak
think highly of
takdir et
think how/what/who...
diye düşünmek
think ill of someone
birisi hakkında kötü düşüncelere sahip olmak
think in terms of
düşünmek, gözden geçirmek
think in the same way
aynı düşünmek
think likewise
öyle olduğunu düşünmek
think little of
-e göre mesele olmamak
think much of
hakkında iyi düşünmek
think nothing of
-e göre mesele olmamak
think nothing of
hiçe saymak, önemsememek
think nothing of
yok saymak
think nothing of it
rica ederim ne demek!
think nothing of it
rica ederim, hiç önemi yok
think of
1. düşünmek, tasarlamak, 2. hatırlamak, anımsamak
think of
aklına gelmek
think of
düşün
think one is the bee’s knees
küçük dağları ben yarattım demek
think out
düşünüp taşınmak
think out
planla
think over
tekrar düşün
think over
üzerinde düşünüp taşınmak, iyice düşünmek
think probable
ihtimalli düşün
think similarly
aynı düşünmek
think so
öyle olduğunu düşünmek
think something significant
önemli bulmak
think something significant
önemli görmek
think something significant
önemli saymak
think tank
düşünce kuruluşu
think the same
aynı kafadan olmak
think through
üzerinde düşünmek
think time
düşünme zamanı
think to
içinden demek
think to yourself
(bir şeyle ilgili) kendi kendine düşünmek
think twice
iyi düşünmek, düşünüp taşınmak
think up
düşün
think up
uydurmak, icat etmek, ortaya çıkarmak
think with one’s heart
duygularına göre hareket etmek
think with one’s heart
hislerine göre hareket etmek
thinkable
düşünülebilir
thinker
(belirli bir şekilde) düşünen kimse