Meaning of
"ANCAK"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
ancak
hard
ancak
but
ANCAK
BARELY
ANCAK
HARDLY
ancak
By the skin of the one’s teeth
Ancak
Nothing else
Ancak
Provided that, however, but
ancak
yet
ancak
mere
ANCAK
MERELY
ANCAK
PURELY
ancak
simply
ancak
only
ancak
skin
ancak
however
ancak
sole
ANCAK
SCARCELY
ancak
just
Ancak (sadece) bu tarihten itibaren işlemeye başlamak üzere
to run only from this date
ancak ahmakları yakalayacak tuzak
springes to catch woodcocks
ancak algılanabilen fark
just discernible difference
ancak ara sıra iyi olan
spotty
ancak artık
as late as
ancak başlangıç yatırımı yapıldıktan sonra erişilebilir olan opsiyonel yatırım fırsatlarının değeri
optionality
ancak benim cesedimi çiğnersen
over my dead body
ancak bir başka proje ile birlikte gerçekleştirilebilen proje
contingent projects
ancak bir katır ailesini inkar eder
none but a mule denies his family
ancak bir kişinin sığabileceği çekmece benzeri kompartmanlar halinde uyunacak yer
capsule hotel
ancak bu bile
but even
ancak bu kadar (bir şey) olunabilir!
how (something) can you be?
ancak bu şekilde (olur)
this is the best possible way
ancak bu şekilde (olur)
this is the only possible way
ancak bu şekilde (olur)
this is the only way to do something
ancak büyük güçlükler çekerek
ill
ancak cehennem donduğunda olmak
be the day hell freezes over
ancak çift kese kağıdıyla seks yapilabilecek güzellikte olan aşırı çirkin kadın
double bagger (vulgar)
ancak çiftlikte çalışabilecek zenci
farm nigger (extremely offensive)
ancak eğer
but if
ancak eğer...sa
only if
ancak evet derse rızası vardır
yes means yes
ancak fark edilebilir fark
jnd (just noticeable difference)
ancak farkedilebilir fark
just-noticeable difference
ancak geçimini sağlayacak eserler üretmek
boil the pot
ancak geçinerek
(from) hand to mouth
ancak geçmek (dar bir yerden)
skin through
ancak gerekli yerleri kapatacak kadar küçük erkek mayosu
a banana hammock
ancak gerekli yerleri kapatacak kadar küçük erkek mayosu
banana hammock
ancak hatta
but even
ancak ihtimalin hakikatle olan ilişkisi ölçüsünde biçimle bağdaşan şey
matter
ancak kendi masrafını çıkarmak
wash its face
ancak kendi masraflarını karşılamak
wash its face
ancak küçük bir grupça bilinen
esoteric
ancak küçük bir grupça bilinen
theological
ancak masrafını karşılamak
break even
ancak mikroskop yardımı ile görülebilen aşırı küçük kristal
microcrystal
ancak mikroskopla incelenebilen yapı ve organizmaları araştıran jeoloji dalı
micro-geology
ancak mikroskopla incelenebilen yapı ve organizmaları araştıran jeoloji dalına ait veya ilişkin
micro-geological
ancak o (kadın) azimle devam etti
nevertheless, she persisted
ancak o vakit
only at that time
ancak o vakit
only then
ancak o vakit
only when
ancak o zaman
only at that time
ancak o zaman
only then
ancak o zaman
only when
ancak ölüm çıkar
over my dead body
ancak öte yandan
botoh (but on the other hand)
ancak özel seçilmiş bazı kişilere açık olan
exclusive
ancak rüyanda görürsün
don’t you wish
ancak rüyanda görürsün!
in your dreams!
ancak senin gibi birisi bu imkansız işi başarabilirdi
only nixon could go to china
ancak sezilebilen ayrım
just discernible difference
ancak sizin gibi bir politikacı/yönetici böyle tabu olarak görünen bir işi yapabilirdi
only nixon could go to china
ancak sizin gibi bir politikacı/yönetici böyle zor bir işin üstesinden gelebilirdi
only nixon could go to china
ancak sonra (… olduğunu görmek)
only to (do something)
ancak şimdi
but now
ancak şimdi
only now
ancak şu şartla ki
provided however that
ancak tanrının yardımı ile sayı olabilecek atış
hail mary
ancak ve ancak
if and only
ancak ve ancak
if and only if
ancak ve ancak
if and only if (iff)
ancak ve ancak
iff (if and only if)
ancak ve ancak
all and only
ancak yaşamı sürdürmeye yetecek gelir düzeyi
subsistence level
ancak yer yer iyi olan
spotty
ancak yetecek kadar
bare
ancak zaman içinde
yet in time
ancak, her ne kadar
however, although
ancak, sadece
Simply
ancak, yalnız
solely
ancak…
the (only) thing is...