Meaning of
"in"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
ingilizce seni seviyorum demenin yollarından biri
143
insan yaşamını ileri götüreceği düşünülen fakat genellikle yeni problemlere yol açan değişen/yeni dünya/toplum düzeni
a brave new world
insan duyduğunu/söyleneni değil gördüğünü yapar
a good example is the best sermon
in ustası
a good number of
insan kalabalığı
a large crowd of faces
ince iş
affair
ince iş (aşk)
affair
İNANÇ
AFFIANCE
in taklidinde, e benzeyerek, gibi aynı surette,
After the fashion of
İNCİTMEK
AGGRIEVE
incit
aggrieve
incitmek
aggrieve
incinmiş, kırılmış, üzüntülü, haksızlığa uğramış
aggrieved
in önünde
ahead of
in önünde, ilerisinde; den iyi
Ahead of
İNİŞ PİSTİ (AMER.)
AIRSTRIP
İNGİLTERE
ALBION
ingiltere
Albion
İNMEK
ALIGHT
inmek, tutuşmuş, alev almış, yanan
alight
iniş takımı
alighting gear
iniş takımları
alighting gears
in hepsi
all of
in hepsi, en aşağı
All of
in tümü
all of which
İNDİRİM YAPMAK
ALLOW
İNDİRİM
ALLOWANCE
İNDİRİM
ALLOWANCE FOR CASH
in yanında
alongside of
inci toplamak veya avlanmak gibi amaçlarla dalan japon dalgıç
ama
insan gücü
an arm of flesh
İNCELEMEK
ANALYSE
İNCELEME
ANALYSIS
inceleme
analysis
insan devingenliği çözümlemesi
analytics for human dynamics
İNCELEMEK
ANALYZE
İNCELEME
ANATOMY
insan biçiminde robot
android
insan şeklinde robot
android
insansı
android
İNGİLİZCE DEYİM
ANGLICISM
İNGİLİZLEŞTİRMEK
ANGLICIZE
ingiliz kilisesine ait
anglican
ingiliz kilisesi
anglican church
ingiliz özelliği
Anglicism
ingilizce deyim
anglicism
ingilizleştirmek, ingilizleşmek
anglicize
ingiliz veya kuzey avrupa kökenli kimse
anglo
İNGİLİZ HAYRANI
ANGLOPHILE
İNGİLİZ DÜŞMANI
ANGLOPHOBE
ingiliz düşmanı, ingiliz aleyhtarı
anglophobe
ingiliz düşmanlığı
anglophobia
ingilizce konuşan
anglophone
ingilizce konuşulan ülkeler
anglophone countries
ingilizce konuşulan ülkeler
anglosphere
İnsan tüketimine uygun olmayan hayvan atıkları (balık, bağırsak, mesane ve işkembe hariç)
Animal disposal, unfit for human consumption (excluding fish, guts, bladders and stomachs)
İNSANA BENZEYEN
ANTHROPOID
İNSANA BENZEYEN MAYMUN
ANTHROPOID
İNSANA BENZEYEN MAYMUN
ANTHROPOID APE
insan benzeri, insansı, maymunsu
anthropoid
insana benzeyen
anthropoid
insan tarihi ilmi
anthropology
insan vücudunu ölçme bilimi
anthropometry
İNSANBİÇİMCİLİK
ANTHROPOMORPHISM
insan benzetme
anthropomorphising
insan biçimi alma
anthropomorphising
insan olmayan bir şeye insan nitelikleri kazandırma
anthropomorphising
insan biçimcilik
anthropomorphism
insan niteliklerini başka bir varlığa aktarılması
anthropomorphism
insan şekilcilik
anthropomorphism
insanbiçimcilik, antropomorfizm
anthropomorphism
insan benzetme
anthropomorphizing
insan biçimi alma
anthropomorphizing
insan olmayan bir şeye insan nitelikleri kazandırma
anthropomorphizing
insan şeklinde
anthropomorphous
insan eti yiyen
anthropophagite
insan eti yiyen, yamyam
anthropophagous
insan yeme
anthropophagy
insanlara karşı kullanılan
antipersonnel
insan öldürücü bomba
antipersonnel bomb
in herhangi biri
any of
in herhangi birisinde
any one of
insana benzeyen primat.
apeman
insan eliyle yapılmış arı kovanı
apiary
İNCİL’İN SON BÖLÜMÜ
APOCALYPSE
İNMELİ
APOPLECTIC
İNME
APOPLEXY
inme felç
apoplexy
İnme; Felç (tıp)
Apoplexy
inançlarını değiştirme
apostasy
indirim yapmak
apply reduction
inşaat
architecture
İnce çapaklı alan(cam)
Area of fine hackle
insan eliyle yapılan şey
artefact
İNSAN ELİYLE YAPILMIŞ ŞEY
ARTEFACT
insan yapımı
artefact
insan eliyle yapılmış şeyler
artefacts
insan yapımı eşyalar
artefacts
insan eliyle yapılmış
artefactual
İNSAN ELİYLE YAPILMIŞ ŞEY
ARTIFACT
insan eliyle yapılan şey
artifact
insan eliyle yapılmış şey
artifact
insan yapımı
artifact
insan eliyle yapılmış şeyler
artifacts
insan yapımı eşyalar
artifacts
insan eliyle yapılmış
artifactual
insan eliyle yapılmışlık
artifactuality
insan tarafından yapılmışlık
artifactuality
insan düzeyi yapay zekâ
Artificial General Intelligence (AGI)
insan üstü yapay us
artificial super intelligence
insan üstü yapay zekâ
artificial super intelligence
in sonucu olarak
as a consequence of
insanlık bakımından
As a man
in neticesinde
As a result of
in sonucu olarak
as a result of
in aksine olarak
As opposed to
in dediği gibi
As someone has it
İNCECİK
AS THIN AS A WAFER
inatçı
asinine
insan veya hayvanlarda eşleşirken eşlerin rastgele değil de birbirine uygun seçilmesi durumu
assortative
inanç
assurance
İNANDIRMAK
ASSURE
İNANDIRMAK
ASSURE SMB. THAT
İNANÇLI
ASSURED
intizamsız
At loose ends
İntizamsız
At sixes and sevens
in maiyetinde
At the court of
in sonunda
at the end of
in yakınında
At the hands of
in ısrarı ile
At the instance of
in üstelemesiyle
At the instance of
İNSAN ŞEKLİNDE SÜTUN
ATLAS
inanmak, kabul etmek
attach credence
ince
attentive
incelik
attentive
İNCE
ATTENUATE
incelme
attenuate
İNCELTMEK
ATTENUATE
İNCELTME
ATTENUATION
İNCE ESPRİ
ATTIC WIT
ince
attic
insan algısı ve hayvan hissi arasında kalan algılama biçimine ait veya ilgili
attuitional
insan algısı ve hayvan hissi arasında kalan
attuitive
insan algısı ve hayvan hissi arasında kalan bir yolla
attuitively
İNCELEMEK
AUDIT
internet üzerinden ses iletimi
audio transmission over internet
insan bebeğiyle gizlice değiştirilen peri veya elf bebeği
auf (obsolete)
insan vücudunun etrafındaki enerji alanı
aura
index tezgahı
automatic screw machine
insansız özerk araç
autonomous unmanned vehicle