Meaning of
"KANI"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
KANI
ESTEEM
KANI
ESTIMATION
KANI
NOTION
KANI
THOUGHT
KANI
PERSUASION
KANI
SIGHT
KANI
BELIEF
KANI
EYE
KANI
FANCY
KANI
DELIVERANCE
KANI
OPINION
KANI
VIEW
KANI
SURMISE
KANI
IDEA
KANI
IMPRESSION
KANI
JUDGEMENT
KANI
SENSE
kanı arama
opinion mining
Kanı azalmış (tıp)
Anhydremic
KANI DURDURAN
ASTRINGENT
KANI KAYNAMAK
HIT IT OFF WITH SMB.
KANI KAYNAMAK
TAKE A SHINE TO SMB.
kanı kaynamak
take a shine to
KANI KAYNAMAK
TAKE TO
KANI KAYNAMAK
CLICK
Kanı oksijensiz (kimse)
Anoxemic
Kanı pıhtılaşmayan, hemofilli(tıp)
Hemophilic
Kanı sulandırıcı (ilaç)
Attenuant
Kanı zehirlenmiş (tıp)
Sapremia
kanı, düşünce, yargı, takdir
estimation
kanımca
As I see it
kanımca
For my money
kanın damarlardan başka dokulara akması
effusion of blood
KANIN GEÇEBİLECEĞİ İKİNCİ YOL
BYPASS
kanın pıhtılaşması, tromboz
coronary thrombosis
KANINA GİRMEK
SEDUCE
Kanını akıtma
Exsanguination
KANINI EMMEK
BLEED
kanının son damlasına kadar mücadele etmek
die game
kanının son damlasına kadar mücadele etmek
die in harness
KANISINDA OLMAK
ESTEEM
KANISINDA OLMAK
BE OF OPINION THAT
Kanısındayım
am satisfied that
KANIT
EVIDENCE
kanıt
evidence
kanıt
proof
KANIT
CASE
KANIT
CONFIRMATION
kanıt
index
kanıt
confirmation
kanıt
indication
KANIT
ARGUMENT
KANIT
DEMONSTRATION
kanıt
testimony
kanıt çarpanlaması
proof factoring
kanıt doğruluğu
evidence fidelity
kanıt hatası
evidentiary error
kanıt için bu cesedi incelemek
examine the body for evidence
KANIT OLARAK GÖSTERMEK
ALLEGE
KANIT OLUŞTURAN
PROBATIVE
kanıt öğütücü
shredder
kanıt varlığı
Body of Evidence (BoE)
kanıt, delil
support document
kanıtı olmak
attest
kanıtla
prove
kanıtla
attest
kanıtlama
probation
KANITLAMA
PROOF
KANITLAMA
SUBSTANTIATION
KANITLAMA
DEMONSTRATION
Kanıtlama denemesi
Proof testing
kanıtlama gücü
probative force
kanıtlama zorunluluğu
onus probandi
kanıtlama zorunluluğu
burden of proof
KANITLAMAK
STAND
KANITLAMAK
ESTABLISH
KANITLAMAK
EVIDENCE
KANITLAMAK
DOCUMENT
KANITLAMAK
BE CONTENTED WITH
KANITLAMAK
SHORE
kanıtlamak
prove
KANITLAMAK
SHOW
Kanıtlamak
To prove, to evidence
KANITLAMAK
SUBSTANTIATE
kanıtlamak
substantiate
KANITLAMAK
VERIFY
KANITLAMAK
DEMONSTRATE
KANITLAMAK
SUPPORT
KANITLAMAK
CERTIFY
KANITLAMAK
ATTEST
KANITLAMAK
ATTEST TO
KANITLAMAK
AVER
KANITLAMAK
MAKE SMTH. STICK
kanıtlamak
testify
KANITLAMAK
STAMP
kanıtlamak, doğrulamak
substantiate
KANITLAMAYA ÇALIŞMAK
REASON
KANITLANABİLİR
PROVABLE
KANITLANABİLİR
VERIFIABLE
kanıtlanabilir
demonstrable
kanıtlanabilir doğruluk
provable correctness
kanıtlanabilir, ispat edilebilir
provable
kanıtları yok etme
spoliation
kanıtlarla desteklemek, doğrulamak, onaylamak
corroborate
Kanıtlayan
Evidencing
Kanıtlayan beige
Document of proof
kanıtlayıcı
justificatory
kanıtlayıcı belge
document in proof
Kanıtlayıcı belgeler
Justificative documents
kanıtlayıcı toplam
proof total
kanıtsav, teorem
theorem
kanıtsız kabul etmek, güvenmek
take on trust