Meaning of
"YAKIN"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
yakın
nigh
YAKIN
HANDY
YAKIN
HARD
YAKIN
HARD BY
yakın
Within hail
YAKIN
BY
YAKIN
INTIMATE
YAKIN
PENDING
YAKIN
NOT FAR
YAKIN
PROXIMATE
yakın
beef about
yakın
imminent
yakın
complain
yakın
complain about
yakın
complain of
yakın
bemoan
YAKIN
APPROXIMATE
YAKIN
FAMILIAR
YAKIN
ADJACENT
YAKIN
CONNATE
YAKIN
CONNECTED
YAKIN
CONNECTION
YAKIN
CONNEXION
yakın
vicinal
yakın
hot
YAKIN
CONTIGUOUS
YAKIN
CONVENIENT
Yakın
At hand
yakın
At one’s elbow
YAKIN
IMMEDIATE
YAKIN
IMMINENT
yakın
In sight
yakın
near
Yakın
Near - by
yakın
Near at hand
YAKIN
RELATIVE
YAKIN
CLOSE
YAKIN
CLOSE TO
YAKIN
CLOSE-RAGE
YAKIN
AKIN
YAKIN
AKIN TO
yakın
akin
YAKIN
INSEPARABLE
YAKIN
NIGH
YAKIN (ARKADAŞ)
THICK
yakın (arkadaş)
thick
yakın (arkadaş)
close
yakın ağ
piconet
yakın akraba
close relative
yakın akraba ile cinsel ilişki kurma
incest
yakın akraba ilişkisinden çocuk sahibi olma
inbreeding
yakın akrabalar
home-folks
yakın akrabalar arasında evlenme
intermarriage
yakın akrabalar arasında yapılan evlilik
inmarriage
yakın akrabalar arasında yapılan evlilik
intermarriage
yakın alan
near field
yakın alan bölgesi
near field region
yakın alan etkisi
near-far effect
yakın alan iletişim hizmeti
near field communication service
yakın ama tam değil
pert near, but not plumb
yakın arkadaş
alter ego
YAKIN ARKADAŞ
INTIMATE
yakın arkadaş
fast friend
yakın arkadaş
fella
yakın arkadaş
fellow
yakın arkadaş
intimate
YAKIN ARKADAŞ
BOON COMPANION
yakın arkadaş
boon companion
yakın arkadaş
bosom friend
yakın arkadaş
chum
YAKIN ARKADAŞ
CLOSE FRIEND
yakın arkadaş
close friend
yakın arkadaş
hail fellow well met
yakın arkadaş
crony
Yakın bağlar
Close links
yakın benzerlik
close resemblance
yakın bir arkadaşım
a close friend of mine
yakın çaprazkarışma
near end crosstalk, NEXT
Yakın çekim(fotoğraf )
Close-up
Yakın dişli oranları
Small gear steps
YAKIN DOST
FAMILIAR
yakın dost
intimate friend
YAKIN DÖVÜŞ
CLINCH
YAKIN DÖVÜŞ
INFIGHTING
Yakın düşmek
FALL ON
yakın galip/muzaffer
Near-victorious
yakın geçmiş zaman
present perfect tense
yakın geçmişte
recently
yakın geçmişte
In more recent times
yakın gelecek
near future
yakın gelecek zaman
early future
Yakın gelecekte
In the immediate future
Yakın görmezlik (tıp)
Long sight (Hypermetropie)
YAKIN İLİŞKİ
AFFILIATION
yakın ilişki
affiliation
yakın ilişki (iki hayvan arasında)
pair-bond
yakın ilişki kurmak (iki hayvan arasında)
pair-bond
Yakın illiyet,nedensellik bağlantısı.
CAUSE PROXIMA
Yakın İnfrared/Yakın kızıl ötesi
Near Infrared
Yakın işbirliği
Close cooperation
yakın kız arkadaş
girlfriend in training
yakın kızılaltı
near infrared
Yakın kızılötesi-
Near infrared
YAKIN MENZİLLİ
POINT-BLANK
Yakın mesafe.
SHORT RANGE
YAKIN MESAFEDEN YAPILAN
POINT-BLANK
Yakın morötesi-
Near ultraviolet
yakın olmak
be in sight
YAKIN OLMAK
OVERHANG
YAKIN OLMAK
IMPEND
yakın olmak, elinin altında olmak
be within arms reach
Yakın olmak.
STAND OF
yakın olmaya devam etmek
remain close
yakın plan çekim
close shot
yakın plan, göğüs çekimi
close shot
yakın süreç
Near-term
yakın takipte
in tow
Yakın taraf
The on side
yakın taraf
hitherside
yakın uçlu girişim, yakın çapraz karışma
near-end crosstalk
yakın uçtaki çapraz konuşma zayıflatması
near end crosstalk attenuation
yakın uçtaki yankı
near end echo
Yakın ve Ortadoğu Çalışma Eğitim Merkezi
Near and Middle-East Labour Training Centre
yakın zaman önce
not long ago
yakın zaman önce
a little while back
yakın zaman önce
a short time ago
yakın zaman önce
lately
yakın zaman önce
in the past few days
yakın zaman önce
in the past months
yakın zaman önce
in the past weeks
Yakın zamanda alınan bir mahkeme kararı
A court decision recently formulated
yakın zamanda bitmiş bir anlaşmazlık veya mücadeleyi anlamlı bir şekilde yansıtan olay
epilog
yakın zamanda bitmiş bir anlaşmazlık veya mücadeleyi anlamlı bir şekilde yansıtan olay
epilogue
YAKIN ZAMANDA OLAN
Recent
yakın zamanda var olmuş
new-sprung
Yakın zamanlarda
In recent years
yakın, samimi
pally
yakın, sonlandırıcı, daha yakın
Closer
yakın, yakında olacak
imminent
Yakınalan optiği
Nearfield optics
Yakınalan taramalı ışık mikroskopisi
Nearfield scanning optical microscopy
Yakınalan taramalı ışık mikroskopu
Nearfield scanning optical microscope
YAKINAN
QUERULOUS
yakınan, söylenen, somurtkan
repining
yakınan, şikayet eden, söylenen, mızmız, dırdırcı
querulous
yakınça, yakından adj.sıkıca
Closely
yakınçağ
modern times
Yakında
Hard by
YAKINDA
SHORTLY
yakında
anon